66. BÖLÜM: HÜSRAN 2 DÎL-İ VİRAN 🥀 BİR VEDA

154 6 1
                                    

***
Medya: Çok geç (Toygar Işıklı)

Uyan sonsuz rüyalardan uyan
Çok geç artık
Çok geç
Dayan ruhum
Bu acıya dayan
Çaresizim
Çok geç
Bir günüm daha geçer mi?
Sensiz darmadağınım
Yapayalnızım
Sığındığım limandı
Bu aşk
Nolur kalbine bir bak ah
Ben oradayım
Beklemekle dinermi sızı
Sessizliğinin yok mu ilacı?
Gün be gün kanarken
Aşk acısı
Savurur yıkar geçer zamanı.




BİR VEDA

"Kuşlar uçsun yüreğinin kırılan penceresine,

Ve bir serçe konsun en kırılmış yere...

Adı gurbet olsun, hasret olsun, özlem olsun...

                                Ve özü sevda olsun."

CEMAL SÜREYA


       Aradan günler geçmişti. Delirmek üzereydim. Mervan günlerdir ortalıkta görünmüyordu. Kötü bir şeyler olmasından endişe duyuyordum. Nerelerdeydi? Benden hiç bu kadar uzun süre ayrı kalmamıştı. Dün en sonunda bu uzun bekleyişe dayanamayıp isyan bayrağını çektim. Kapımın önündeki adamlara bağırıp çağırarak yaşadığım saçmalığı haykırmış, kaçıp çocuklarıma gitmek için deli gibi kıvranmıştım. Yaptığım hiçbir çirkeflik beni durdurmalarını engelleyememişti.

     Mervan'ı aramalarını istemiştim duyarsızca cıklayıp durmuşlardı. Artık tüm bu saçmalıklarla bana bir açıklama yapması gerekiyordu. Bu sessizlik ne demek oluyordu? Adam istemeye istemeye numarası çevirdiğinde kalbimin heyecandan durma noktasına geldiğini biliyordum. Ne yazık ki beklentilerimin karşılığı hüsrandan başka bir şey olamayacaktı.

     "Ulaşılamıyor!" dedi başını olumsuz bir şekilde sallarken. İsyan edip çocuklarıma gitmek istediğimi söylediğimde duymazdan gelerek beni daha da çıldırttılar. Onların tüm engellemelerine rağmen kaçıp gitmek istemiş ve direnişlerimi umursamadan çekiştirerek beni eve hapsetmelerine maruz kalmıştım. Neredesin Mervan?

Sayıklayışlarımın yanlış kişi için olduğunu fark etmiştim. Mervan'dan bana sadece bela gelirdi. Derbeder bir şekilde yatağıma geçip yüzümü yastığıma gömdüm. Bebeklerim... Aras... Asya... Neredesiniz? Bana o gece Battal'ın bebeklerimi getireceğini söylemişti. Günler geçtiği halde neden bir ses, bir soluk yoktu?

   Korkuyordum. Geceler ziyan yüklüydü. Beynime inen hatıralar çekiç darbesi misali duygularımı zedelemişti. Pervasızdı hislerim. Mervan'a duyduğum öfke ve merak sürekli yer değiştirip kafamı iyice allak bullak etmişti. Öyle kâbuslar görüyordum ki artık gözlerimi kırpmayı bile istemiyordum.

    Bu günlerde yatağımda uyumak bile bir lüks hâlini almıştı. Kendimi genellikle ya berjerde ya da terastaki plastik sandalyelerin birinde uyur halde buluyordum. Deli gibi evin içinde dolaşıyordum. Her an Mervan'ın çocuklarımla birlikte geleceğini düşünüp yollarını gözlemekten başka bir çare göremiyordum. Ne Dilan'ın ne de Makbule Hanım'ın yakınlığı beni teskin etmeye yetmiyordu.

Dün gece yine sersem bir şekilde uykuya dalmıştım. Rüyamda üzerime siyah uzun bir elbise giymiş, dalgalı hale getirdiğim saçlarımı savurarak masallardaki şatoları andıran gösterişli bir mekâna giriyordum.

HÜSRANWhere stories live. Discover now