72. BÖLÜM: HÜSRAN 3 AŞK-I DİLHUN 🔫 GÜLE HİCRET

207 10 0
                                    


Medya: Mert Demir (Ateşe Düştüm)🔫🔥

Medya: Mert Demir (Ateşe Düştüm)🔫🔥

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.


1. GÜLE HİCRET

      Mervan'ın kaleminden

İliklerime kadar mutsuzluğu içtiğim günlerdi. Mutsuz bir evlilik, mutsuz bir iş ve aşksız bir dünya... Dışarıdan bakıldığında güçlü, kibirli bir adam içine eğildiğinde acılı, ürkek bir çocuk... Nasıl tarif edilir ki bu boşluk? Hangi kelime, hangi cümle merhem olur soluşuma? Her şey ne kadar da manasız ne kadar da boştu.

Sabahları karım dediğim insandan ayrı bir yatakta uyanır, acı bir Türk kahvesinin ardından işe giderdim. Göstermelik holdingimizin sıkıcı, kasvetli işlerini yapar, karanlık çöktüğünde de ait olduğumu sandığım lanetli inime sinerdim. "Aslanhan" derlerdi bana. Aslan gibi sert, yırtıcı ve cesur olduğum için almıştım bu adı. Liderlik ve otorite kanımda vardı. Hiçbir şeyden korkmazdım. Ölüm bile ceket ilikler, boyun bükerdi karşımda. Ruhumu bir kefene sarıp yaktığım gün korkuya dair ne varsa silip atmıştım. Kaybedecek bir şeyim yoktu bu hayatta. Kalbi yarım kalmış bir adamdım ben. Eksik duygularımı tırmalamış ama asla tamamlanamamıştım. Zamanla bir kalbim olduğuna dair hiçbir inancım kalmamıştı. Hiçlik... O yumuşak, kaslı dokuya karşı hissettiğim tek duygu buydu.

Yine o gün mutsuz bir sabaha gözlerimi açtım. Eşim Gülnaz her zamanki gibi benden önce uyanmış ve bir kelime bile etmediğim halde sabah kahvemi getirmişti. Koltuğuma kurulup kendime has bir tarzda beyliğimi hissettirerek oturdum. Bu duruşu babamdan öğrenmiştim. Bey gibi... Dünyaya hükmeder gibi davranmamı ister, çocukluğumdan beri bir oyun hamuruymuşum gibi beni istediği şekle sokmaya çalışırdı. Artık bu konuda biraz daha özgür olsam da sevimsiz müdahalelerine alışmıştım.

İnsan ne tuhaf bir varlıktı. Mutsuzluğa, yıkılmaya, kendini inşa edemediği bir ömre bile alışıyordu. Duyguların kör topal olduğu bir hayata bile eyvallah diyordu umutsuzca. Ben de onlardan biriydim artık. Mervan'ı bir kenara bırakmış Aslanhan rolünü hayatımın en kıymetli gayesi haline getirmiştim. Ait olduğum yerin burası olup olmadığını ben de bilmiyordum. Ve ne yazık ki bunu umursamıyordum.

Ben kahvemin son yudumlarını alırken Haşim de iki dirhem bir çekirdek kılığıyla aynada saçlarını düzeltiyordu. Bugün yola çıkacak babamın kendi için uygun bulduğu kızla görüşecekti. Tüm bu heyecanını uzaktan bir hayretle takip etmekten kurtulamıyordum. Bu hali, âşık olmadığı bir kızla evlenecek bir erkek için fazla değil miydi? Ne saadet ama(!)

Babamın ayak seslerini girişte duyunca ayağa kalkıp arabayı hazırlamaları için emir verdim. Epey yol gitmemiz gerekiyordu. Haşim gibi tenceresi kaynar maymun oynar bir adamla o yola nasıl dayanacaktım bunu ben de bilmiyordum.

HÜSRANDonde viven las historias. Descúbrelo ahora