105. BÖLÜM: HÜSRAN 4 RUH-U REVAN ❤️‍🔥 AVARE

106 6 4
                                    

Medya : Sezen Aksu ( Vazgeçtim)

İnsanın en çaresiz olduğu an aslında güce en yakın olduğu andı. Mühürlü gözler gecenin siyahına sevdalı genç bir kadını düşledi parmaklıkları aratmayan şebekeli pencerenin ardında. Artık ölümü arzu etmiyordu. Ölmek için fazla erken vazgeçmek için ise bir o kadar geçti. Nazar Mervan'ı seviyordu. Bu gerçek Mervan'ı bileğindeki kelepçeye rağmen deli gibi mutlu ediyordu. Hâlâ bir şans yakalayabilirdi. Nazar'la hep hayalini kurduğu aşkı yaşayabilirdi. Artık eskisi gibi hasta değildi. Tamamen iyileşmiş sayılmazdı ama en azından kırılan kemikleri kaynamış, ayakta durabilecek kadar güçlenmişti. Nazar'ın kokusunu deliler gibi özlediğini biliyordu. Bu öyle çaresiz bir duyguydu ki ne adı vardı ne de tarifi.

İntihar etmek isteyen yüzücü suya dalardı. Amacı nefesini tutup hayatına son vermek olsa da oksijensizliğin acısı, ciğerlerin bir nebze hava için çırpınması onu hemencecik caydırır yaşama iterdi. Hal böyle olunca yapılacak tek şey iradesini bitirecek o kayayı ayağına bağlamak ve ölüme yürüyecekse de onunla yürümekti. Aksi taktirde irade silinişe izin vermeyecekti. Mervan da başlarda Nazar'ı unutmayı tercih etmiş, bunun için de yüreğine aşk hançerini saplayıp kendi kendine iyileşmesini beklemişti. Olmamıştı. Her kaçtığında görünmeyen ipler onu Nazar'a çekmiş, çırpındıkça ruhunu saran örümcek ağına daha da saplanmıştı. Olmayacaktı. Mervan tükenmeden bu aşk bitmeyecekti. Zaten batacağı kadar batmıştı. En dibi görene kaybetmek koyar mıydı?

O gece elindeki belgeleri polise teslim etmiş ve kendi babası da dahil olmak üzere yeraltının tüm zebanilerini adalet terazisine piyon yapmıştı. Hak yerini bulmuş, mazlumların gözyaşlarıyla sulanan vicdan kılıcı zalimlerin yüreğine batmıştı. Şu saatten sonra Mervan'ın vicdanında günahın zerresi bile yer tutamazdı. Hapse girmesine gerek yoktu. O yaptığı bu büyük fedakarlıkla tüm günahlarının diyetini ödemiş ve mutlu olmaya hak kazanmıştı.

Battal'a gizlice attığı mesajda kendisini kurtarmasını istemişti. Kendisine yardım edeceğinden en ufak şüphe duymuyor, bu hastaneden er ya da geç çekip gideceğini biliyordu. Buradan kurtulsa bile hemen ülkeyi terk edemezdi. Büyük bir operasyon düzenlenmiş, suçlular cezasını bulmuştu. Fakat ne yazık ki bazıları adaletten kaçıp fare deliğine girmekten vazgeçememişti. Kadir Bey, yakayı ele vereceğini anladığında oğlu Aras'ı da alıp kendini piyasadan silmişti. Buradan çekip gitmeden önce yapması gereken birkaç iş vardı. Karun ve Pazu kaçmıştı. Onlarla gecikmiş bir hesabı olduğunu iyi biliyordu. Bu hesabı unutması halinde geride bıraktıkları, kızlarına zarar verebilirdi. Mervan, böyle bir sonu göze alamayacak kadar çocuklarını çok seviyordu. Düştüğü karanlığın onları mahvetmesine izin veremezdi.

"Kolay gelsin. Ayaklanmışsın." Elindeki havluyla uzayan saçlarını hızlıca kuruladı. Niyazi'yle konuşacaklarının bitmediğini biliyordu ve tahmininde yanılmamıştı. İlk operasyon bittiği halde sevkinden önce Niyazi yine soluğu yanında almıştı. "Banyo yaptım. Bu benim için sevindirici çünkü uzun zamandır suyla mesafeli bir ilişkim vardı. Bitlenmeden kendisiyle müşerref olduğuma memnunum." Niyazi Mervan'ın esprili sitemine güldü. "Sana intihar etmeni ben söylemedim Aslanhan. Kendi kendini bitirmeye çalışan sendin. Uslu uslu bileziği koluna geçirebilseydin bunca zaman yatmana gerek kalmayacaktı. Bir ara kirlerin altından başka biri çıkacak diye endişelenmeye başlamıştım."

Olan biteni hatırlamak Mervan'ın kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Acaba Komiser onun yaşadıklarını yaşasa bu kadar cüretkâr konuşur muydu? "Hasretime dayanamıyorsun! Küçük evcil hayvanından uzak kalmak senin için zor olmalı. Bu sürpriz ziyaretini neye borçluyuz?"

Niyazi Mervan'ın dokundurmalarına ensesini kaşıyarak cevap verdi. Kafasında dolaşan tilkilerin korkulu rüyasıydı Mervan. Yıllarca kilitli kalan naftalinli gerçekleri bir tek kara şövalye ortaya çıkarabilirdi. "Bugün ikinci operasyonu düzenleyeceğiz. İki saat sonra bu ülkenin düşmanlarının tepesine çökmek için saldırıya geçeceğiz." Mervan otuz iki diş sırıttı. "Anladım. Sana şans öpücüğü vermemi istiyorsun." Niyazi karmaşık beynini gizleyen alaylı bir gülüşle onun tırnaklarını omzuna sürüp poz atışını izledi. "Üzgünüm Komiser. Ben kadınlardan hoşlanıyorum."

HÜSRANWhere stories live. Discover now