102. BÖLÜM: HÜSRAN 4 RUH-U REVAN ❤️‍🔥 KÜRKÇÜ DÜKKÂNI

115 5 10
                                    


Medya: Dalgalan Karadeniz (Resul Dindar)

Mervan'ın Kaleminden Geçmiş       

           Bazen ne kadar uğraşsak da geçmişimizi geride bırakamayız. Kaçıp saklandıklarımız sinsi bir kâbus gibi peşimizden gelir ve yayından çıkmış bir ok gibi geri dönülmez bir şekilde irademize galebe çalardı. Hayatta seçemediğimiz şeyler vardır. Nerede doğacağımızı, kimin çocuğu olacağımızı asla seçemezdik. Alın yazısı kimine nurdan kimine ise çamurdan yazılırdı da boyun bükmekten başka çare kalmazdı.

            Ben pek çok insanın gıpta edeceği bir evde kalabalıklar içinde bir yalnızlık yaşamıştım. Babamın tahtını devretmek için çocukluktan itibaren yetiştirdiği kurbandım. Kötü bir insan olmamı istemişti. Bense onun bana aşılamaya çalıştıklarına inat bu hayatı reddetmiş ve kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için talihimin kapılarını bir daha açmamak üzere çarpıp kapatmıştım.  Tüm o zenginliği ve şatafatı, karanlık aleme girmemek için terk etmiş ve tökezleyerek de olsa ayaklarımın üzerinde durmaya çalışmıştım. Acele etmiştim. Kadir Bey'in peşimi o kadar kolay bırakmayacağını anlamalıydım.

            O yağmurlu sonbahar günü oynadığım oyunun sahnesi korkunç debdebelerle paramparça olmuştu. Beni ıssız yollarda ölüme sürükleyen kişinin kim olduğunu anladığımda içimdeki endişe tüm ruhuma tepeden tırnağa yayıldı. Beni almaya gelmişlerdi. Bin bir güçlükle kurduğum hayatı yerle bir edecek ve babamın korkunç dünyasına sürükleyerek götüreceklerdi. Berzah'ın iri elleri omzuma ilişip yakamı hırsla çekiştirdi. O karanlık gecede, kahverengin çamura bulanmış siyah bir silüet gibiydi bedenim. Henüz on sekizinde toy bir delikanlıydım. Yo hayır, ürkek biri sayılmazdım.  Ne ölüm ne dayak girdiğim yoldan döndüremezdi beni. Açlıktan korkmuyordum, işkenceden de. Korkum şu kısacık zamanda edindiğim dostlarımın benim yüzümden zarar görebilecek olmasıydı. Bir insanın hayatını karartmak bu kadar kolay olmamalıydı.

            Düşüncelerimde boğuluyordum. Beni yerden kaldıran elleri hırsla omzumdan sıyırmış, binmem için gösterdikleri arka koltuğa da yine kendi irademle yerleşmiştim. Gururum yaka paça babamın karşısına çıkmama izin vermeyecekti. Araç ıssız yollardan geçerek dar patika bir yola geçti. Gözlerim dolunayda, yaşayabileceğim her anı zihnimin eleklerinden geçiriyordum. Kadir Bey, benimle ilgili kim bilir daha neler düşünüyordu? İsyankâr oğlunu önündeki sayısız düşmanına yaptığı gibi öldürecek miydi? Acaba ölmeden önce işkence görüp acı çekmemi tercih eder miydi?

            Sahi... Ölüm fermanım cellatlarına teslim edilmişse yok oluşum hangi yolla olacaktı? Alnımın tam ortasına inecek tek el kurşun... Zehir... Belki de asıp intihar süsü verecekti. Yakışırdı ona! Ben kimdim ki? Zaten sevmemişti hiç. Yaşatsa ne kazanırdı, öldürse ne kaybederdi?

            "Geldik." Berzah'a ve ön koltuktaki tanıdık simalara öfkeyle baktım. Olabilecek her şeye hazırlıklıydım. Kapımı açmaya yeltendiklerinde önce davranıp sürgüyü çektim, dimdik duruşumu bozmadan ve bakışlarımı kaçırmadan araçtan indim. Kararımı vermiştim. Ölümse ölüm, zulümse zulüm... Asla geri adım atmayacaktım. Ağır ama emin adımlarla tuttukları bağ evinin kapısına yöneldim. İki katlı, mermer detayları olan, şatafatlı bir yapıydı. İç göstermeyen camlar olası bir cinayet için oldukça kullanışlı görünüyordu. Aşağı tarafın bodrum olduğunu anlamıştım. Belki de tabuta hapsetme cezasını göreceğim yerin yanından geçiyordum kim bilir? Umarım benimle işi bittiğinde en azından evladı için bir mezar kazdırırdı. Yüzümün aç kurtlar tarafından parçalanması tenime yakıştırdığım bir son değildi.

            Kapı açıldığında gözlerim saniyeler içinde Kadir Bey'in heybetli cüssesine tosladı. Berzah "Efendim." diye gelişimizi haber vermek istediyse de Büyük Beyin yırtıcı parmak işareti susması için yetti. Üzerindeki kravatsız siyah takım ve boncuk boncuk terleyen alnı dilimin ucuna yerleştirdiğim tüm isyan sözlerini ipe dizdi. Oysa olur da bir kez daha karşılaşırsak diye kendi kendime provalar yapmış ona söyleyeceğim her sözü zihnime ince ince işlemiştim. Şimdi hepsi zihnimden endişeyle atan kalbime düşmüş ve orada hoyrat bir kilide hapsedilmişti.

HÜSRANWhere stories live. Discover now