65. BÖLÜM: HÜSRAN 2 DÎL-İ VİRAN 🥀 ZEHİR ZEMBEREK

165 10 1
                                    


Medya: feel of jailer (hoş bir müzik dinlemenizi tavsiye ederim.)☺️🥀

Epey uzun bir bölüm oldu. Pek çok kurgu var kafamda ama nedendir bilinmez Hüsran serisinin yeri hep ayrı. Benim için anayasanın ilk üç maddesi gibi vazgeçilmez oldu karakterler. Yeniden basılır mı bilmiyorum. Eğer basmaya karar verirsem sizlere layık başarılı bir yayınevi tercihinde bulunmak isterim. Hikayemizdeki sırlar her geçen bölümde biraz daha ortaya çıkacak. Özellikle son iki kitabı dikkatli okumanızı öneririm. Her kitap için farklı kapaklar ve tanıtım filmleri yapmayı düşünüyorum. İlki tamamlamak üzere. Duyurular için Instagram'dan beni takip edebilirsiniz. (seyma_yldz_koc) 🤗🌹

     Gülnaz ilk şoku atlattıktan sonra soluğu hastanede almıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Gülnaz ilk şoku atlattıktan sonra soluğu hastanede almıştı. Kardeşini yitirme korkusu onu neredeyse delirme seviyesine getirmiş, öfkeden ve üzüntüden sığınacak yer aratmıştı. Gülnaz'la birlikte hastaneye gitmek istemiştim; fakat Mervan'ın adamlarına tosladığımdan bu arzumu yutmak zorunda kaldım. Daha fazla dikkat çekmemek en iyisiydi.

Hanzadelerin evine gitmek istediğimi çocuklarımı almadan buraya dönmeyeceğimi söylemiş, bağırıp çağırarak her türlü rezilliği göze almıştım; fakat yaptığım hiçbir şey buradan kurtulmamı sağlamaya yetmemişti. Durumu kabullenip eve döndüm. Mervan'dan hesap sormak istiyordum. O an en büyük arzum ona eli kanlı bir canavar olduğunu hatırlatıp kahrederek ortalığı yıkıp savurmaktı.

Bir canavarı hayatımda ağırlamanın bedelinin bu kadar hüsran yüklü olacağını tahmin edemezdim ve ne yazık ki Mervan'ın bana vereceği zararların yanında bu çok daha hafif kalıyordu. O zamanlar esas fırtınadan habersiz soğuk bir meltemin iç gıcıklayıcı fısıltısıyla ürküyor, daha ağır bir şeyin travmasını aklıma dahi getirmiyordum. Ne boş bir yanılgı! Sahiden hazır mıydım yaşayacaklarıma?

    Gözümün önünden bir film şeridi gibi geçen hayat hikâyemi öz benliğimden yutkunmaya çalışıp karanlığı yaran o siyah aracı göreceğim anın heyecanı tırnaklarını yüzüme çoktan geçirmişti. O gün Gülnaz'la görüştüğümüz geceden bir gün sonrasıydı ve cam kenarında Mervan'ın dönüşünü bekliyordum. Kapı açıldığında bir umutla Mervan'ı karşıladım. Gözlerim kucağını ve ardını taradı. Yine hüsran... Yoktular. Hayatımın anlamı olan o iki melek yanında yoktu ve ben her geçen saniye daha da paramparça oluyordum.

Mervan, zihnimi okumuş gibi yüzünü çevirdi. Gözlerinde çaresizliğin yanı sıra bilindik bir öfke vardı. Onu tanıyordum. Bu bakışlar hayra alamet olamayacak kadar tehditkârdı. Gülnaz, kendisine anlattıklarımı Mervan'a bildirmiş olabilir miydi?

     Düşüncelerimi okumuş gibi içeri girdi. Bana sert bakışlar attıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi sessizce yemek masasına oturdu. Dilan'ın bizim için hazırladığı yemekleri suskunluğumu koruyarak servis ettim. Bizim için karnıyarık, pilav, çorba ve salata yapmıştı. Mervan da ben de yemek yapmayı severdik fakat çocuklarımızı düşünmekten böyle bir girişim aklımıza bile gelmemişti.

HÜSRANWhere stories live. Discover now