"Bende böyle hissettim Adar." Dedi sakince. "Bana böyle hissettirdiniz, abi." Dediğinde Adar Akar gözlerini sımsıkı kapattı. Ayza Akar, ona son kez bugün abi demişti.

"Git." Dedi Adar dakikalar sonra gözlerini açarken. Ayza tekrar gülümsedi. "Gururun mu kırıldı? Dur tahmin edeyim." Dedi ve Adar'ın üstüne doğru eğilip elini Adar'ın göğsüne koydu. "Acıyor, değil mi?" Diye sorarak gülümsedi ve doğruldu.

"Kabullen Adar, sende artık yarım insansın. Bunun ağırlığı ile yaşamayı öğren. Belki artık ihtiyacım olmasa da beni, bana yaşattıklarınızı biraz olsun anlarsın. İnsanlar karşına geçip sana engelli dediğinde.." Dedi ve erkek kardeşine döndü genç kız.

"Seninle iyi bir karşılaşma olmadı." Dedi ve olan hiçbir şeyin sebebi kendisi değilmiş gibi samimice gülümsedi. "Daha sonra görüşürüz." Dedi ve yanlarından ayrıldı.

Adar Akar, belki de ilk kez onun hakkında empati kurdu. Gözlerinden yaşlar akarken yutkundu, ona böyle mi hissettirmişti? Üzülmek için çok geçti.

Artık hissettirdiğini hissetme zamanıydı.

.
.
.

AYZA'NIN AĞZINDAN..

Yarım insan.

Bu kelime insanın gururunu kırıyordu, kendisinden utanmasına sebep oluyordu. Kimsenin kendisinden utanmaması gerekirdi aslında, ama insanlar acımasızdı.

En çok Akar ailesi acımasızdı.

Adar Akar, artık hayatın karanlık ve acımasız kısmı ile yüzleşecekti.

Ona acıyarak bakan yüzler, dalga geçen insanlar, muhtaç olduğu ailesi, asla gerçekleştiremeyeceği hayaller.

Belki insanları atlatırdı.. ya hayalleri?

Bir daha koşamazdı, yürüyemezdi, dans edemezdi ve insanlara üstten bakıp görmezden gelemezdi. Görmezden gelinen olurdu.

Çünkü Adar Akar'ın cezası, üstten baktığı insanlara muhtaç kalmasıydı.

Onun mahkemesi, bir ömür sürecekti.

Kendi vicdanını, aklı ve kalbi ile bir ömür kendini aklamaya çalışacak fakat başaramayacaktı. O, cezaların en ağırını yaşıyordu.

Aradan sadece bir gece geçmişti. Dün akşam olanlardan sonra sabaha kadar uyumamış öylece düşünmüştüm.

Onları, olanları, geçmişi.

Herkesi kendi zihnimde aklamaya hazırdım, peki ya kalbim? Kalbimde ki mahkemede onları nasıl masum çıkaracaktım?

Çıkaramazdım.

Şimdi ise Ural zorla bana bir şeyler yedirmeye çalışıyordu. "Valla aç değilim.." Diye sızlansam da elindeki tosttan zorla bana yedirdi. Pes ederek güldüm ve tostu alıp yemeye başladım.

"Meyve suyunu da iç prenses!" Demesi ile ağzımdaki lokmayı yuttum ve sabahtan beri red eden ben değilmişim gibi iştahla meyve suyundan içtim.

O da kendi tostunu yerken ikimizde bitirmiştik. Ural bulaşıkları yıkarken, bende banyoda dişlerimi fırçalamış ve aşağıya inmiştim. Ural elinde tuttuğu iki pamuk şeker ille bana döndü ve gülümsedi.

Karanlığa Gömülen Hayaller -tamamlandıWhere stories live. Discover now