"Sana kalan Akar Holding'ten %50 hisse var. Onun dışında yurt dışındaki her şubeden de %30 hisse bırakılmış." Demesiyle kaşlarımı çattım anlamayarak.

"Hisseler önemli mi ki?" Diye sormam ile afalladı, Demon ise kahkaha attı. "Daha hisse ne demek bilmiyorsun bücür!" Diyerek aşağılamasıyla derin bir nefes aldım ve dudaklarımı ıslatarak avukata bakmaya devam ettim.

"Hisse, bir şirketin yönetimin de olmak, sözünün geçmesi demek. Yani onların buradaki şirketinde en çok senin sözün geçiyor. Sen çıktığın için hepsi işleme girilecek, senin evet demediğin hiçbir şey yapılamaz o şirkette. Daha basitçe düşünürsek, o şirketin en üstü gibi düşün kendini." Demesiyle yerimde kıpırdandım.

"Ben bu hisseler ile ne yapabilirim peki?" Diye sordum bu seferde. "Ancak oyun oynarsın sen bücür, yerinde olsam bu soruları sorduğum için utançtan kendimi asardım!" Dedi ve kahkaha attı Demon.

"Yani o şirketi yönetebilirsin, buradan büyük bir gelir kazanacaksın. Aynı anda okursun da, sana çok iyi bir fırsat olur bu." Demesiyle yüzümü buruşturdum.

"Şirketin ne ile ilgili olduğunu bile bilmiyorum, ayrıca onların karşısına çıkmak falan da istemiyorum." Dememle başını salladı.

"Anlıyorum seni. Yönetime geçmek yerine hisseleri satabilir veya geçici süreyle başkasına devrede bilirsin." Demesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım ve önüme konulan sıcak çikolataya baktım.

"Bu dediklerinizi anlamıyorum ki.." Dedim en sonunda sitemle. "Devretmek ne?" Diye eklediğimde ellerini masanın üstünde birleştirdi avukat.

"Yani hisseler senin olacak, fakat senin yerine başka birisi şirkete gidip işlerini halledecek. Bu şekilde para kazanmaya devam edeceksin." Demesiyle başımla onayladım onu anladım dercesine.

"Peki satmak nasıl oluyor?" Diye sordum bu seferde. "Yani hisselerini başkasına satıyorsun. Hepsini değil, istediğin kadarını satabilirsin. Hepsini satarsan söz hakkı sende değil sattığın kişide olur, bir kısmını satarsan söz hakkın olur ama daha az olur. Müdürü olduğun bir yerde çalışan olduğunu düşün mesela." Dediğinde hafifçe dudağımın içini ısırdım.

Şuan gururum buna el vermiyordu sanırım.. onlardan intikam almak isterken onların parasını harcamam çok aşağılayıcı olurdu, bunu kendime yediremezdim. Ellerine en ufacık bir hatamı bile vermek istemiyordum.

Zaten yönetmeyi beceremezdim, yapacağım tek şey muhtemelen kendimi rezil etmek olurdu.

Ölmeyi, onların gözünde küçülmeye tercih ederdim.

"Şuan için o şirkete gitmek veya oradan bana para gelmesini istemiyorum. Hisselere işleme girecek demiştiniz, girmezse ne olur?" Diye sordum gözlerimi kısarken.

"Hisseler onlarda gözükecek, fakat işleme girdiği an sana geçecek hepsi." Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.

"İşleme geçirmeseniz?" Diye sorduğumda kaşlarını kaldırdı. "Tabii ki, sen nasıl istersen. Ama eğer ki satmak istersen hepsini satmamanı tavsiye ederim." Dediğinde sesli bir nefes verdim.

Bu şekilde yarım saat daha geçirdik, bana detayları anlatmıştı. En sonunda ise masadan kalkmıştık. Onun aksine yine caddelerde boş boş yürümeye başlamıştım.

Ne yapacaktım?

Her şeyi geçtim, ilk olarak kalacak bir yere ihtiyacım vardı. Sesli bir nefes verirken nerede kalabileceğimi düşünmeye başladım.

"Bana kalırsa eski ve kötü sokaklarda ki yerlere git, elbet boş yer vardır bücür. Böylece kendini rahatça asabilirsin!" Diyerek kahkaha atmasıyla titrek bir nefes verdim ve elimdeki avukat kartıma göz ucuyla bakıp cebime sıkıştırdım.

Aslında haklıydı, ucuz yerlerde illaki kendime kalabilecek bir yer bulabilirdim. Ama ben ucuz yerleri de bilmiyordum ki.

En sonunda bu gece uyumamaya karar verdim, kalabalık sokaklarda dolaşırsam sorun olmazdı bence. En azından nerede ne olduğunu öğrenirdim az da olsa.

Tam da öyle olmuştu.

Hava çoktan kararmıştı, saatler geçmişti ve ben hâlâ sokaklarda dolanıyordum. Uykumun iyice gelmesiyle yine derin bir nefes alıp esnedim.

En sonunda ağrıyan ayaklarıma yenik düşerek bir banka oturdum. Çok acıkmıştım, param veya yemeğim yoktu. Sinirle saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ve etrafa bakmaya başladım.

"Dilensene bücür, çok yakışır sana!" Diyerek kahkaha attı Demon deli gibi. Ben ise sadece soğuyan hava ile ilgileniyordum, üşümüştüm.

İyice midemi kasılmasıyla dolan gözlerimle ayağa kalktım ve bitkince yavaş yavaş yürümeye başladım. Artık neredeyse açık olan dükkan kalmamıştı, ama umursamadım.

Açık bir yer bulana kadar yürüdüm sokaklarda. En sonunda istediğimi bulmam ile gülümsedim ve iyice oraya yaklaştım. İçeriye girdim, market gibi bir yerdi ama değişik şişelerde vardı. Umursamadan dolaba yaklaştım, içerisi zaten kalabalıktı.

Etrafa bakarken sessizce dolaptan yiyecek birkaç şey aldım ve bir anda arkamı dönüp koşar adımlarla çıktım. Daha sonra hiç beklemeden bütün gücümle koşmaya başladım. Koşarken arkama baktım, kimse gelmiyordu yani fark etmemişlerdi. Gülerek önüme döndüm ve birkaç sokak gittim yine de.

En sonunda nefes nefese durdum ve elimde tuttuklarıma baktım. İki tane sandviç, bir iki tane de kek gibi bir şey almıştım. Heyecanla kaldırıma oturdum ve soğuğu önemsemeden sandviçi açıp yemeye başladım.

O şekilde hepsini yedikten sonra doymuştum, mutlulukla alt dudağımı ısırıp güldüm. Şuan Demon'un attığı kahkahalar bile umrumda değildi.

"Hırsız da mı oldun sen bücür?" Diyerek tekrar kahkaha attı Demon. Sesli bir nefes verirken ensemde hissettiğim nefes ile hızla ayağa kalkıp telaşla arkama döndüm.

"Küçük hırsızımız da buradaymış!"

.
.
.

-KESTİİİKKKK!

-Bayramınız kutlu olsunnnn🫶🫶

-Beğendiniz mi bölümü?

-Sizce Ayza, hisseler konusunda ne yapacak?

-Bir sonraki bölüme kadar mutlu kalıııınnnn!!💕

Karanlığa Gömülen Hayaller -tamamlandıWhere stories live. Discover now