"Susamadım." Demesiyle yaptığı espriye yüzümü buruşturdum. "Lütfen Demon.. sonra söz, istediğin bir şeyi yapacağım." Demem ile kaşlarını kaldırdı. Sesli bir nefes verip saçlarımı iki yanına ayırdım ve hiç düşünmeden kesmeye başladım. "Anca saçlarını kesersin zaten! Saçlar mı güç verecek sana?" Umursamadım yine, tutamlara bakmadan keserken saçlar yere ve üstüme düşüyordu, umursamadım.

Gözlerimden yaşlar aktığında gözlerimi sıkıca kapattım. "Bunlar sizin için döktüğüm son gözyaşları, Akar'lar!" Diye fısıldarken sesim titredi. Umursamadım, devam ettim saçlarımı kesmeye. Hıncımı almak ister gibi hızlı ve sert bir şekilde kesiyordum.

Eski Ayza'ya ait hiçbir şey kalmayacaktı bende. Eski Ayza, uzun saçları severdi fakat ben sevmiyordum artık. Onların karşısına eski ben olarak değil, hiç tanımadıkları bir kız olarak çıkmak istiyordum.

Hepsini kestikten sonra ağzımdan bir hıçkırık koptu. Dakikalarca hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra en sonunda susmuştum. Yorgunca derin nefesler alıyor ve yere bakıyordum. En sonunda ayağa kalktım ve sarsak adımlarla banyoya gidip saçlarıma baktım.

Çenemin altında, omzumun üstünde bir yerlerdeydi. Her tutam yamuktu ama sorun değildi, kötü gözükmüyordu.. "Yalancı!" Yüzümü buruşturup sessizce tekrar içeriye gittim ve bir tutam saç aldım ve ikiye katladığım kağıdın arasına sıkıştırdım. Kağıdı bir kez daha iki katladıktan sonra açılan kapıya döndüm.

Hemşire saçlarıma bakarken sinirle soludu. "Hani kağıt kesecektin?" Diye sordu sinirle. Sakince gidip yerdeki makası aldım ve ona verdim. "Kağıt da kestim.." Diyerek dudaklarımı ıslattım ve elindeki poşeti aldım, doktor bana kıyafet gönderecekti ve muhtemelen bunlar benimdi.

Bir şey demeden kilitleyip gitti ve bende içeriye girip üstümü değiştirdim. Altımda dar, açık mavi bir pantolon, üstümde de turuncu bir kazak vardı. Pantolon bacaklarımı sardığı için zayıflığım ortaya çıkmıştı, fazla zayıf gözüküyordum.

Son olarak hasta terliklerini çıkarttım ve beyaz ayakkabıları giyindim fakat rahat edemiyordum.

"Tabi ki rahat edemezsin bücür, çünkü sen buraya aitsin!" Diyen Demon kahkahalara gömülmüştü, Lidya hâlâ ortalıklarda gözükmüyordu. Sonunda çıkma saati gelince hızla odadan ayrıldım ve resmen koşarak merdivenleri inmeye başladım.

Bahçe kapısının önünde beni bekleyen Ural'ı görünce yutkundum ve koşar adımlarla yanına yaklaştım. Beni fark ettiğinde gamzelerini göstererek gülümsedi fakat kıyafetlerimi görünce kaşları hafifçe çatıldı. Daha sonra bakışları saçlarımda dolaştı.

"Ben," Diyerek cümleye başlayıp duraksamam ile bana döndü. "Ben çıkıyorum bugün.." Diye mırıldanmam ile duraksadı, uzun uzun gözlerime bakarken kirpiklerinin titrediğine şahit oldum.

"Gidiyor musun?" Diye sordu birkaç dakika sonra. Gülümsedim dolu gözlerimle, daha sonra ise başımı salladım. "Evet. Ama söz veriyorum, seni de çıkartacağım buradan." Dedim ve yutkunup elini tuttum. "Söz veriyorum." Dememle hafifçe yutkundu ve bana sımsıkı sarıldı.

Karanlığa Gömülen Hayaller -tamamlandıWhere stories live. Discover now