"Tamam, birkaç dakika bahçeye çıkalım." Diyerek kabul etmesiyle afalladım, kavga edeceğimizi sanmıştım. Üstelemeden yataktan indim ve kapıya adımladım, o da arkamdan geliyordu.

"Ne zaman çıkacağım buradan?" Diye sorduğumda sesli bir nefes verdi sıkkınca. "Sürekli bu soruyu sorma Ayza, çıkartacağız kısa bir zamanda." Demesiyle kollarımı göğsümde birleştirip kaşlarımı çattım.

"Hep aynı şeyi diyorsunuz ama!" Dememle bana döndü. "Çünkü sürekli aynı soruyu soruyorsun." Demesiyle ofladım.

"Bence bahçeye çıkınca kaç bücür!" Diyerek kahkaha attığında onu umursamadım. Lidya da yoktu, terk etmişti yine. Bir daha gelirse onu kovacaktım.

Bahçeye çıktığımızda yağan yağmuru umursamadan gökyüzüne bakıp gülümsedim kocaman. "Yağan yağmuru bile özleyecek kadar acizsin." Sinirlensem de belli etmeden gökyüzünü izledim.

Bir süre sonra yere oturup sırt üstü uzandım ve dizlerimi biraz kendine çekip kollarımı iki yana açtım. "Ural da gelebilir mi?" Diye sordum doktora. "Olmaz Ayza." Demesiyle göz devirdim.

"Ben ne zaman çıkacağım bu hastaneden?" Diye sormamla ofladı. "Ayza.. daha az önce sordun ya?" Demesiyle ofladım ve sustum. Uzun uzun gökyüzün bakarken sebepsizce dilimi uzatıp yağmur damlalarının dilime düşmesini sağladım. Yağmur damlaları dilime temas ettikçe gülüyordum. Bu çok güzel bir histi!

Ama Akar'ların canını yakmam eminim ki daha keyifli olacaktı..

"Cidden o kadar acizsin ki bücür, doktorun bile sana acıyarak bakıyor!" Diyerek hunharca kahkahalar attı Demon.

Bu şekilde birkaç dakika geçmişti. Doktor beni ısrarla içeriye soktuğunda söylenerek odaya gitmiştim. Islanan kıyafetlerimi umursamadan kendimi yatağa fırlatıp yastığıma sarıldım.

"Elbet kurtulacağım buradan Akar ailesi.."

.

.

.

Bahçeye çıkma saati geldiğinde koşarak odadan çıktım ve aşağıya indim, daha bahçeye çıkmadan gördüğüm kişiyle gözlerimin parladığına yemin edebilirdim.

"Ural!" Diye seslenip koşarak ona arkasından sarıldım. Beni fark ettiğinde hızla bana dönüp o da kollarını bana sardı sıkıca. "Ayzacığım! Çok özledim ben seni!" Diyerek beni boğmak pahasına sıkıca sarıldı.

Çok güzel kokuyordu.

"Bence onu öldür sonra kendini as bücür!" Diyerek kahkaha atan Demon'u bile duymazdan gelerek daha sıkı sarıldım Ural'a. Bize bakıp garip hareketler yapan delileri umursamadan Ural'dan ayrıldım ve gözlerine baktım.

"Sen neredeydin? Çok istedim ama senin yanına gelemedim! Hatta biliyor musun, sırf sen üzülme diye hiç ağlamadım! Yani geceleri azıcık, birazcık, şu kadarcık ağladım ama istemeden oldu!" Derken eliyle birazcık işareti yapıyordu, bu haline güldüm.

"Üzülmedim.. ama seni çok özledim." Diyerek durgunlaşmamla o da durgunlaşmıştı. "Hadi, bahçeye çıkalım.." Diyerek elimden tuttu ve bahçeye doğru adımladı. Şaşkınca ellerimize bakarken kalbim hızlı hızlı atıyordu.

Karanlığa Gömülen Hayaller -tamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin