Isabella'nın elinden tuttu ve etrafından döndürdü. Uzun bir ıslığın ardından yüzünde kocaman bir gülümsemeyle  "İyi terzilik bir yere kadar. Senin kumaşın o kadar iyiki... Mümekkel bir çıkardım." diyerek böbürlendi. Kendine ardı ardına sıraladığı övgüler ve abartılı tavrı Isabella' ı güldürdü.  Yanağına eğilip dudaklarını dokundurdu ve odadan çıktı. Küçük bir çantaya ihtiyaç duyabileceği şeyleri attı ve evden çıktı. Belinda' nın " Adamın kollarına hemen atılma. " dediğini duydu kapıyı kapatırken. Eksik kalan maceracı, aşırı ve çılgın tarafını Belinda tamamlıyordu. Birkaç gazeteci çıktığını gördüğünde onlardan önce davranan Enzo kendisine arabaya kadar eşlik etti. Kendisini krem rendi deri ile döşenmiş lüks arabanın arka koltuğunda bulduğunda zar zor nefes almayı başardı. Araba dar sokaklarda hızla giderken hızla nefes almaya başladı.

"Bunlar kim? Çıldırmışlar. " Diye sordu. Şoför koltuğunda oturan Enzo, dikiz aynasından Isabella baktı. "Muhabirler hanımefendi. " Dedi. 

"Beni ikinci kez kurtardığın için teşekkür ederim." Diyerek adama mahcupça gülümsedi. Yakışıklı koruma Enzo dikiz aynasından başını sallayarak karşılık verdi. 

Isabella hızla yol alırken "Nereye gidiyoruz?" diye sordu.

"Limana sinyorina .Bay Rossi sizi teknede ağırlayacak." Dedi.

"Bu şey... Kameralar her zaman olur mu?" Diye sordu. Şoförün yanında oturan adamın güldüğünü duymuştu.

"Çoğu zaman karşınıza çıkacaklar." Dedi kısaca. Araba marinanın güvenliğinden geçerken içinde anlam vermediği bir çökmüştü bedenine. Durduklarında gene kapısı açılmıştı. Tanımadığı başka iri yarı bir adam kapısını açmış diğerleri de aşağıya inmişti. İki yanında birer koruma ile tekneye yürüdü. Elindeki çantayı sıkıca tuttuğunun farkında değildi. Deri çanta parmaklarının arasında toz olacaktı. Teknenin girişinde durdu. O ayakkabıları çıkarmak için eğildiğinde adamlar kafalarını başka yöne çevirdiler. Isabella "Bana yardım eder misiniz?" dediğinde ikisi de aynı anda elini uzaktı. 

Birine çantasını uzattı, diğerinin ise elini tuttu. Bir elinde çantası diğer elinde ayakkabıları ile sallanan tekneye yürüdü. Korumalar girişte onu bekliyordu. Isabella sağlamlığına güvenmediği köprü benzeri büyük teknenin kara ile bağlantısını sağlayan şeyin üzerinde bebek adımları ile yürümeye başladı. Sallanan bir ipin üzerinde yürüyen bir akrobat gibi hissetti kendini. Sona ulaştığında tekneye vuran sert bir dalga ile dengesini kaybetti. Elindeki tekneye doğru atıp kalın halatlardan korkuluklara tutundu. İçeri doğru bir adım attığında Francesco ile burun buruna geldi.

***

"Geldiğini görmemiştim." Deyip kenara çekildi ve elini uzattı. Söylemeyi sevmese de yalan konusunda doğuştan gelen bir yeteneği vardı. Araba marinaya girdiğinde teknenin üst katındaydı. Arabadan indiği ilk an kızı tanıyamamıştı. Üzerindeki elbise dizinden bir karış yukarısındaydı. Beyaz elbiseyle yürürken o fark etmese de yanındaki iki koruma rüzgar ile uçuşan eteğinin gayet farkındaydı ve işlerinin sorumluğunu yerine getirip biri arkasına diğerde solunda siper olmuştu. Ayakkabıları çıkartmak için eğildiğinde başını öne doğru eğdi. Korumanın elini tutup ayağa kalkarken "Ne yapıyor bu?" söylenişi sadece dibindeki arkadaşı duymuştu. Tekneye binmek için yürürken zorlanışı hoşuna gitmişti ve gülmeye başladı.

Edward "Aşağıya  inip yardım etsem iyi olacak. Bu gün deniz çok dalgalı, düşmesin." dedi ve yanındaki adam tarafından durduruldu. Francesco "Ben giderim." Dedi ve odayı hızla geçip merdivenleri indi.  Sürgülü kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Telaşlı görünmemeye çalıştı. Ona doğru gelen kadın her an dengesini kaybedip düşecekmiş gibi yürüyordu. Isabella çantasını kol altına almıştı ve ayakkabısını elinde tutuyordu. Isabella Armando denizden  ya da teknelerden korkuyor diye düşündü. 

Burada Olan Burada Kalır ( HENÜZ DÜZENLENMİYOR.)Where stories live. Discover now