14* Kızıl Saçlı Kadın

15.7K 726 22
                                    

-BRYANT

Sahneden mütevazi gülücükler atarak inen Antonio'yu alaycı bakışlarla izledim, etrafındaki bu ilgiden ne derece hoşlandığını; dikkatli bir bakışa cesareti olan herkes anlayabilirdi.

Onu restoranda ilk gördüğüm andan beri ondan hiç hoşlanmıyordum ama şimdi düşüncelerim değişmişti.

Ondan nefret ediyordum.

Çünkü beyefendi maskesi taşıyan serserinin biriydi ve Maite yanındayken bile çaktırmadan bir başka kızla bakışıyor ama Maite'le ilgilenmeyi de ihmal etmiyordu.

Bu beni çıldırtıyordu.Sadece bu değil, onu Maite'le yakın hâlde izlemek dayanılır gibi değildi. Maite'in omzuna kolunu atarken onu görünce yapmak istediğim tek şey atılıp o kolu o omuzdan almak bir ağaca bağlamak oluyordu.

Sahnede onu izlerken içimde büyüyen öfkeye hâkim olamıyordum, her gördüğümde Maite geliyordu aklıma. Ona olan duygularım başka türlü hissetmemi imkânsız kılıyordu.

Maite öyle temiz ve değerli ki, bu adamın yanında durması bile ona haksızlıktı. Aynı zamanda bana da.

Sahneden inen Antonio'yu takip ederken bakışlarım kırmızı elbisesi içinde hemen fark edilen birine takıldı; hangi kalabalıkta olsa ayırt edebilirim onu.

Maite.

Onu görür görmez refleks olarak doğruldum. İfadesizce Antonio'yu izliyordu, ne düşündüğünü anlayamıyordum. O çatık kaşları ve masum yüzüyle öyle sevimliydi ki, utanmasam gidip kollarımı etrafına dolayacaktım.

Ona her rastladığımda içimde bir nokta eziliyordu ve bu mükemmel bir histi.

Başımı çevirmek üzereyken gözleri benimkilerle buluştu. Başka hiçbir yere bakamazmışım gibi öylece ona baktım ve ifadesini bozmadan gözlerini ilk çeviren o oldu.

Arabada onu uyandırdığım akşam geldi aklıma.

"Birinin sesiyle uyanmayalı yıllar oluyor" demişti.

Bu söz beni öylesine yaraladı ki, hayatım boyunca unutmayacağım. Onda yıllar boyunca oluşmuş bu boşluğun belki kendisi bile farkında değildi.İhtiyacım olduğunda sevgisine muhtaç olduğum bir anne babam olmadığı düşüncesi bile korkunçtu ama Maite çocukluğundan beri bu dünyanın içindeydi. İçim ezildi. Elimde olsa tüm bu boşluğu doldurmaya çalışarak onu mutlu ederdim.

Konserden sonra Maite Antonio'yla kısaca konuşup salondan çıktı. Antonio'nun görüş alanından çıkar çıkmaz yürüyüşü normal rahat haline döndü. Havayla hareket ediyormuş gibi esnek ve her zamanki gibi zarifti. Ağır elbisesiyle tezat oluşturan yürüyüşüyle gözden kayboldu.

Benim gözüm bir süre daha bu adamın üstünde olacaktı.

Yanında getirdiği kimse yoktu, demek ki yardımcılarını gözden uzak tutuyordu. Suçları onlar işliyor ama meyvesini Antonio yiyordu.

Çevresindeki gülen fotoğraflar çeken ve ona iltifatlar yağdıran insanlara baktım.Böyle insanlara nasıl dayanıyorlar hayatım boyunca merak ettim bunu.Birini bile yanıma yaklaştırmam.

Salon boşalmaya başladığında çıkıp odama yürüdüm ama kapımı açtığımda yerde duran bir not gördüm. Kapının altından gönderilmiş olmalıydı.

'Sana ulaşamadık,notu görünce odama gel lütfen.

Kth'

Telefonuma bakıp cevapsız çağrıları görünce notu katlayıp ceketimin cebine koydum ve kapımı kapatıp Kath'in odasına yürüdüm.

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin