32* Minik, yeşil

9.8K 553 25
                                    

Bana Bryant'ın en sevdiğim yanını sorsalar, daima ne zaman ne yapılacağını bilmesi derdim.

Bazen bir şey yapar ve ardından uzun uzun, daha doğru olacak bir alternatif tercih etmiş olmayı düşünüp dururum. Ama Bryant'la tanıştığımdan beri, Bryant olsa ne yapardı diye düşünüyorum. Çünkü hep doğru şeyi yapmayı, nasıl oluyor bilmiyorum ama, başarıyor.

Yine öyle yaptı, birine âşık olsam yapacağım son şey ona bunu söylemek olurdu ama Bryant bunu gizlememeyi seçti. Belki bu doğru olandı ama yapmamasını isterdim.

Onunla bir kez daha eskisi gibi rahatça konuşabilseydim, bu dürüstlüğünden vazgeçmelisin derdim. Bazı konuları kendine saklamalısın...

Dürüstlük, tüm duygularını açığa vurmayı gerektirmez.

Aksini düşününce, yani bana hiçbir şey söylemeden içten içe hisler besleseydi kızmadan edemezdim herhâlde.

O hâlde derdim neydi? Ne diye kendi kendime sızlanıp duruyordum? Kendimi bir anlayabilsem hayat daha kolay olacaktı.

Ayaklarımın dibinde hafifçe uçuşan yapraktan alamıyordum gözlerimi. Sanırım beni üzen şey onun dostluğunu kaybetmekti. Şimdi nasıl eskisi gibi yakın olabilirdik? İmkânsızdı.

Benim düşüncelerimi bildiğine göre hislerini yavaş yavaş unutacağını umuyordum. Sahi neden beni sevmişti?

'...Elimde olmadan başlayan ama büyümesine benim izin verdiğim hisler...'

Ona bunu sormak isterdim. Muhtemelen önünde birçok daha iyi seçenek varken, neden sanki? Karmaşık olmayan ve tatlı bir kız senin için ne kadar iyi olurdu.

Aniden ona döndüm,

"Bryant, seni kaybetmek istemediğim bir dostum olarak görüyorum" dedim kararlılıkla. Bırak konuşayım dedim kendi beynime ve içimdekileri bir çırpıda ona söyledim.

"Yakın bir dost ve mükemmel bir insan olman dışında bir hissim yok ve bunu söylediğim için çok üzgünüm. Gerçekten doğru kişiye âşık olmanı isterdim, içinde büyük çatışmaları olmayan, seni festival alanında öylece bırakıp gitmeyecek birine. Eskisi gibi olamayacağımız açık ama bu yüzden aramızın gergin istemiyorum. Sence? Yani sen ne dersin? Bundan sonra...?"

Durakladım, hepsini söylemek beni öyle rahatlatmıştı ki... Bryant ise tamamen sakindi. Yüzünü karşıya çevirdi.

"Bundan sonra bu konuyu açmamamız en doğrusu" dedi. "Senden bağımsız gelişen bir duygunun seni rahatsız etmesini istemem Maite. Aramızın gergin olması ikimizi de üzer"

"Hayır Bryant beni rahatsız etmeli. Bundan öylece kaçamam, tüm sorumluluğu kendine yükleyemezsin."

"Sorumluluk bana ait. Kendiliğinden geçeceğini düşünüp önemsemedim, büyümesine ses çıkarmadım"

Neredeyse yenik bir sesle kestim sözünü,

"İstesen de çıkaramazdın. Böyle olmuyor mu? Kim minik yeşil bir filizi görüp onu kesmeye kıyabilir?"

"Yaşlanmış, heybetli ağaçları da kesmeye kıyamazsın"

Ürpertiyle irkildim. Hayretle ona bakakaldım. Hisleri heybetli, yaşlı bir ağaç olacak kadar büyümüş müydü, yoksa hâlâ büyüyor olduğunu mu kastediyordu? Her ikisi de korkunçtu. O filizin dönüştüğü şeyi kesmeyecekti. Hislerini unutmaya çalışmayacak, ancak kendiliğinden gitmelerini bekleyecekti belki.

Bir şey demeden, imâ dolu gözlerine baktım. Sonra yeniden yere indirdim gözlerimi, yaprak ayağımın dibinden gitmişti.

Yeniden irkildim, bu yaprak bir anda Bryant'ın yerini aldı. Gözlerimin önünde uçuşuyordu,

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now