24* İyileştirici Güç

12.6K 575 11
                                    

Günler sonra ilk kez tamamen serbest olarak dışarı çıktım ve kapının önünde birkaç saniye durup temiz havayı soludum. Artık takipçiden kurtulmuştum.

Hem bugün büyük gündü, Andrew taburcu oluyor ve nihayet aramıza dönüyordu. Onları almaya gitmek için hastaneye sürdüm, günün bu erken saatinde hava tatlı bir serinlikle doluydu.

Odasına geldiğimde Andrew'un kapısı açıktı, o yatakta otururken Emily ona bir hırka giydiriyordu ve keyifle bir şeyler konuşuyorlardı.

"Gitmeye hazır mısınız gençler?" dediğimde ikisi de kapıya bakıp beni gördüler. Onları yıllardır görmüyor gibiydim ve de güldürücü şekilde, onları böyle birlikte görmek bana bir anne mutluluğu yaşatıyordu.

"Maite! Eski dostum" dedi Andrew yaşlı adamları taklit ederek.

"Şu işe bak, kader bizi yine bir araya getirdi"

Aniden gülüp yanlarına gittim, ikisine de sarıldım. Emily'nin yüzü son gördüğümden bu yana oldukça renklenmiş ve parlamıştı.

"Selam Maite" dedi, "Ne dersin, ona iyi bakmışım değil mi?"

Andrew'a baktım, kollarını esnetip gerindi.

"Sakal tıraşı olursa daha iyi görünecek, ama iyi iş çıkarmışsın" dedim. Bunu duyunca Andrew eliyle çenesini yokladı,

"Tam da onlara alışmaya başlıyordum"

Andrew kalkarken yardım etmek için uzandım ama buna hiç gerek olmadığını ortaya koyuyordu. İçinde hiç yara yokmuş gibi kolaylıkla kalkıp yürümeye başladı.

"Gelmiyor musun Maite?"

...........................................

İkisi arkada konuşmadan otururken, takıldığımız kırmızı ışıktan faydalanarak onlara döndüm.

"Nasıl geçti günler, bir değişiklik var mı?"

"Yok!" dedi ikisi aynı anda. Kaşlarımı kaldırdım.

"Bu haylazın hastanede bir haftadan fazla kalabileceğine hayatta inanmazdım" dedim, "Senin gibi bir refakatçiyle çok kolay olmuştur Emily"

Ben önüme dönerken birbirlerine baktılar.

"Böylesi zor bulunur Maite" diye karşı îma yaptı sonunda Andrew, konuyu kapatmamı ister gibi homurdandı.

"Nereye gidiyoruz?" dedim sonunda onlarla uğraşmaktan vazgeçerek. "Evlere mi bırakayım?"

İkisi birden "Hayır!" diye çıkışınca dikiz aynasından onlara baktım.

"İşe dönmeye ihtiyacımız var" diye Emily açıklarken Andrew da hararetle başını salladı, başımı eğip direksiyonu çevirdim.

"Peki, siz istediniz" dedim gülerek.

.............................................

"Evet, herkes hazırsa..."

Odadaki dört insan bir an önce devamını getirmemi bekleyerek bana bakıyordu, kapıyı açtım.

"İşte sürpriz!"

Emily ve Andrew görünüp içeri girerken odadakiler gülmeye ve alkışlamaya başladılar. Steve hemen kalkıp Andrew'a sarıldı,

"Geçmiş olsun oğlum, seninle gurur duyuyoruz" dedi bir yandan sırtını sıvazlayıp. Ardından Emily'ye.

Richard ve Kathleen koltuklarından kalkarken Bryant yaslandığı masadan doğruldu,

"Nihayet tam olduk" dedi.

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now