47* Arthur'a Söyle

7.1K 547 112
                                    

-BRYANT

Tatil günüydü.

Chelsea sallana sallana odama girdi, yatağa kendini bırakarak oturdu.

"Gel bakalım küçük kardeşim" dedim.

"Ee, ne konuda yardıma ihtiyacın var? Akıllı birinin tavsiyesine?"

Karşısına sandalyeyi çekip oturmadan önce güldüm. Ciddiyetle bana bakarak bekledi, tek kaşını kaldırdı.

"Ve neden bu kadar berbat görünüyorsun?" endişeyle bakmayı sürdürdü.

"İyi göründüğümü düşünüyordum, perişan hâlde miyim?"

"Evet. Uyumamış gibisin, benim gibi iki çocuğa bakmak zorunda değilsin ya! Yerinde olsam vurur kafayı uyurdum. Benim bu hâlde olmam gerekirdi. Biliyorsun Jason hâlâ hatırlamıyor ve bu beni çıl-dır-ta-cak! Ama şimdilik unut, senin için geldim buraya, neyin var?"

"Öncelikle, doğru heceledin", boğazımı temizledim. Kahverengi gözlerine bakıyordum.

"Ben hep doğru hecelerim", dedi ve saçından bir tutam alıp inceledi.

"Tamam, dinle Chelsea" hazır olmak için birkaç saniye oyalandım. "Bunu söylemek biraz zor... Ben, birini seviyorum"

Elindeki saç anında düştü, ağzı kocaman açılmıştı. Öne atılıp kollarımı tuttu.

"Sevmiyorsun, aşıksın! Şu hâline bak! Buna inanamıyorum!"

"Tamam, sessiz ol. Kimse bilmesin lütfen"

Gözlerini yana kaçırdı.

"Bu konuda pek iyi değilim abi, yani hiç kimse mi?"

"Peki şöyle yapalım; benim çevremden kimse"

Başını olur anlamında salladı ve ona tüm olanları isim vermeden ve gizli görevle ilgili kısımları atlayarak anlattım.

"Ve onu artık sevmediğimi söyledim", dediğimde gözlerini hayretle açarak kendini yatağa iyice yerleştirdi. Sarkıttığı ayaklarını sallamaya başladı.

"Abi, eşeklik etmişsin. Ben Maite'in yerinde olsam..."

Hemen atıldım;

"Hey! Maite olduğunu söylemedim"

Bana bir 'ciddi misin?' bakışı attı.

"Sanki anlamamışım gibi..." başını iki yana salladı ve parmağını kendi yüzüne doğrulttu.

"Benden, kaçmaz. Chelsea iyi bir gözlemci ve..."

"...akıllı bir danışmandır?", diye tamamladım aceleyle. "Onu kırdım değil mi?"

Kalbim yeniden sıkıştı. Her şeyi bütün olarak kendimden dinlemek, daha önce fark etmediğim noktaları yakalamamı sağlamıştı. Ne diye bu kadar üstüne gitmiştim ki?

"Bana sorduğu soruya ne diyorsun?", öne doğru eğildim, yeniden saçlarıyla oynuyordu. Dikkatle bana döndü,

"Şimdi, gerçekçi olalım. Sen ona bir şekilde kızıyorsun ve o peşinden geliyor. Yani seni umursuyor öyle değil mi? Hâlâ onu seviyor olman onun için bir şekilde önemli çünkü..." bana yaklaşıp sesini alçalttı, "...sana karşı hisleri var bence. Senin gibi birine karşı hisleri olmaması saçma olurdu. Bizim ailede genetik bu, çekicilik"

Chelsea'nin gururlu yüz ifadesine, buz gibi suya çarpmış gibi şok içinde bakakaldım, bu ihtimal aklıma getiremeyeceğim kadar hayallerimdeydi ve hayaller, insana gerçeğe dönüşme umudunu pek vermiyorlar. Maite'in güzel yüzü gözlerimin önünde belirip ifadesini okumaya çalışırken, yeni bir soru için Chelsea'ye döndüm ancak o benden önce davrandı,

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin