51* Ayın Uyanışı

7.1K 442 32
                                    

Akşamın kendine has, eşsiz büyüsü yavaş yavaş her yeri sarıyor ve yeni uyanışlara hazırlandığını haber veriyordu. Ayın uyanışı, yıldızların uyanışı, serinliğin ve kaybolmanın uyanışı...

Güneşin kaybolup yerine ayın görünmesi gibi, uyanan bir şey daha vardı. Bryant ve ben, ayrı ayrı kaybolup biz olarak doğmuştuk artık.

"Bana bakın çocuklar"

Bryant odanın ortasında durmuş, tek elini kaldırıp çıkmak için hazırlanan herkesin dikkatini kendinde toplamıştı.

"Şimdi, içinizden birinin bana 'Maite ile sen birlikte misiniz?' diye sormasını istiyorum"

Herkes gibi ona bakakaldım, kafam biraz dolu ve bulanıktı, halüsinasyon görüyor, duyuyor olamazdım ama biliyordum. Sonra sabah söylediğim şey aklıma geldi ve taşlar yerine oturdu.

Sormadılar. Sordular mı?

Bahaneyi ortadan kaldırma yöntemine tek kelimeyle hayran kalmıştım. Bryant beklentiyle yüzlerine bakıyordu. Andrew, cümleye tam dikkatini vermemiş ama ne söylediğini ucundan duymuş gibi kaşlarını çatmış doğru duyup duymadığından emin olmaya çalışıyordu. Sonunda Emily'e döndü, onun yüzü de bir porselen bebeğinkini kadar hareketsiz kalmıştı. Ve Kathleen koltuğuna yaslanmıştı, odadaki en sakin yüz ifadesini taşıyordu.

"Maite ile sen birlikte misiniz?" diye soran o oldu. Eğlenir bir hâli vardı. Bryant durup gülümseyerek başını bana çevirdi.

"Maite, bir şey soruyorlar. Sanırım söylememe için bir neden kalmadı"

Hayranlıkla baktım, bu adamı nasıl bu kadar çok seviyordum?

"Nereden anladın bilmiyorum ama..." dedi hayretli bir yüzle Kath'e bakarak.

"Evet, biz...öyleyiz"

Sessizlik.

Ve hareketsizlik.

Sonunda ilk, Andrew'un hayrete düşmüş sesi duyuldu,

"Dostlarım, beni tutun bayılacağım. Bu adam neler diyor?"

Emily de aynı kıpırtısızlık içindeydi.

"Siz ciddi misiniz?" Boynuna sarmak üzere olduğu şalı elinde kalmıştı.

Andrew üst üste evraklar dizili karışık masasına diktiği gözlerini kısarak bu kez bana döndü,

"Siz... Ne soracağımı bilemiyorum, nasıl ve hadi ama, ne ara?!"

Sonunda bir kahkaha attı. Hâlâ tek kelime etmemiştim.

"Bana bir şey anlatmadığına inanamıyorum Maite" dedi. "Sonuçta birdenbire olmadı değil mi? Bu süre boyunca hiçbir şey belli etmedin bile"

Bryant hiç gecikmedi,

"Yapma koca adam, Maite bana söyleyebildiği için şanslıyım"

"Hele sen!" dedi bu kez, yanına gidip kolunu sertçe omzuna attı, gülüyordu.

Bryant bana bakarken gülümsedim, artık ikimizi daha da ayrılmaz bir bütün olarak görüyordum. Herkesin, Bryant'ı sevdiğimi ve Bryant'ın da beni sevdiğini bilmesini isterken heyecandan gerildim.

Emily hızla gelip masama yaslandı,

"İnanamıyorum Maite. Nasıl oldu?"

"Bilmiyorum" dedim mutlulukla gözlerine bakarak. "Ben sadece, doğru olanın bu olduğunu biliyorum"

O içten, sakin gülümsemesi bana hep beni anladığını hissettiriyordu. Yine öyle baktı.

"Biliyorsan, doğrudur canım. Bryant belki de sana göre olan tek insan türü."

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin