12* Antonio'ya Daha Yakın

16K 776 19
                                    

Gözlerimi bana seslenen biri olmadan açtım.

Yıllardır bu şekilde uyanmama rağmen bir kez birinin beni uyandırması tüm alışkanlığımın alt üst olmasına yetmişti.

Tatmadığım için eksikliğini hissetmediğim o duygunun yokluğunu;bir kez tattığımdan beri tüm canlılığıyla hissediyordum.

Yastığa gömülmüş olan başımı kaldırınca kumaşların temiz kokusu kayboldu burnumdan.Saatimi almak için komidine uzanınca öylesine koyulup yüz üstü kapaklanmış porselen balerin bebeği gördüm.

Saatimi koluma takarken hâlâ onun boyanmış sevimli yüzünü inceliyordum,ellerim boşalınca onu tutup ayağa kaldırdım ve telefonumun sesiyle irkildim.Kalkıp baktığımda ekranda yazan şey şuydu:

'Antonio Arcuri.'

Antonio Arcuri?

Bu saatte?

"Günaydın Ambra!" dedi açar açmaz.

"Günaydın Antonio,bir şey mi oldu?"

"Evet tatlım tabi ki oldu,seni almaya geliyorum ama adresine ihtiyacım var"

Şaka yapıyordu herhâlde,ne adresi? Ona adresimi vermem demek işten atılmam hatta hakkımda soruşturma başlatılması demekti.

Ayrıca az önce bana tatlım demişti!?

Donup kaldığım yerden istemsiz bir kahkaha attım.

"Yapma Antonio. Cidden,neden aradın söyler misin?" gerçekten çok komik gelmişti, sinirlerim bozulmuş gibi gülmeye devam ettim.

"Ambra, geliyorum" dedi kelimeleri yayarak, o da benimle gülmeye başlamıştı.

İkimiz de gülüyorduk ama ortada şaka filan olmadığını anlayıp toparlanmam uzun sürmedi.

"Henüz uyanamadım bile" dedim telâşla,

"Ee, sen dur ben oraya geleyim.Bir saat sonra buluşalım"

Hızla düşünerek bir çıkış yolu arıyordum ama ısrarlarına verecek bir karşılık yoktu.

"Tamam, söylüyorum" dedim en sonunda ve telefonu kapatır kapatmaz olabilecek en hızlı şekilde giyindim. Saçlarıma geçtiğimde boy aynasında gördüğüm şey karşısında kurutma makinesini neredeyse elimden düşürecektim.

Karşımda Ambra olması gerekirken Maite duruyordu,kendi giysilerimi giymiştim.

Ambra giysilerini koyduğum standa koştum. Çok vakit kaybetmiştim.

Birbirinden hoş elbiseler içinden birini alıp giydikten sonra saçlarıma şekil verdim ve olabilecek en hızlı kararla bir kolye seçip taktım.

Her şey ters gidiyor, dakikalar hızla geçiyordu ve daha evden çıkamamıştım bile. Giydiğim topuklularla koşarken ufak çapta bir inşaat çalışması kadar ses çıkararak evden çıktım.

Bu adamı enseleyene kadar çıldırmazsam iyidir.

Arabama atladığım gibi, evimden en az yarım saat mesafede olan söylediğim adrese sürdüm.

Bir arka sokakta durup nefes aldım, hâlâ aramadığına göre gelmemişti. Rahatlayarak biraz soluklanırken üstümü düzeltim ardından indim ve eve yürüdüm.

Hayır bu kadar telâştan sonra bu gerçek olmamalı.

Antonio'nun siyah iri McLaren'ı tam

söylediğim evin önünde duruyordu hatta Antonio arabasına yaslanmış eve bakıyordu.

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin