73* Ölü Kızın Hatırası

5.4K 426 50
                                    

Ses çıkarmamak için azamî dikkatle, parmak uçlarıma basarak yürüyüp yatağın örtüsünü yavaşça üzerine kapattım, bir yandan da sessizce gülüyordum. Saat daha 7'ydi, işe gitmek zorunda olmadığım hâlde bu saatte uyandığıma inanamayacaklardı. Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım ve geceliği çıkarıp giysilerimi giydim. Saçlarımı topladım. Çok sessiz olmalıydım, bu saatte kimseyi ayağa dikmek istemiyordum. Yine parmak uçlarımda yürüyerek kapıyı çok yavaş açtım, hafif bir gıcırtı olduysa da hemen durdu. Hole çıkıp banyoya gittim ve bir kurşun kalem kalınlığında açtığım suyla yüzümü yıkadım, bu sessiz olma işini epey iyi kıvırıyordum. Yüzüm su ile tazelenip canlanmıştı, yeniden sessizce güldüm. Herkesten önce uyanmak epey eğlenceliydi.

Ahşap merdivenden bir tırtıl gibi hafif adımlarla indim ve çıplak ayaklarımla merdivenin tam önünde durdum. Mutfağa döndüm sonra, güzel bir kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Bryant kahvaltıya bayılırdı ve onun bayılacağı bir şey yapma fikri aklımı başımdan almıştı. Bir an onun, hazırladığım omleti iştahla yediğini hayal ettim ve omlet yapmak için akıl almaz bir istek duydum.

Mutfağa giriyordum ki bahçeden gelen sesleri duydum; yaprak hışırtıları, metalik bir ses. Yönümü değiştirip kapıya yürüdüm ve açtım. Bir an hafif bir isyanla orada kalakaldım, kollarım iki yana sarktı. Bryant başında yaza özgü hasır bir şapka ve elinde kırmızı başlı bir bahçe makasıyla küçük ağaçlarla ilgileniyordu. Dallarını buduyor veya temizlenmesi gereken şeyleri temizliyordu sanırım. Herkesten önce kalkıp onları şaşırtma girişimim büyük bir hayal kırıklığıyla çatırdayıp ikiye ayrıldı. Hadi ama! Her gün kaçta kalkıyordu bu adam böyle?

Fakat insan bu manzaraya dayanamazdı, kapıya yaslanıp onu izledim; içime geniş bir mutluluk dalgası uzanmış ve beni ele geçirip yaşama sevinciyle doldurmuş, bambaşka yerlere götürmüştü. Gülümsedim. Bahçe işine bayılıyordu, nefes alan bu yeşil canlılar onun büyülü parmaklarına çok yakışıyordu.

Bir süre onu izledikten sonra sessizce içeri girdim ve her ne kadar ilk kalkan olamadıysam da kahvaltıyı hazırlayan olmak için mutfağa gittim. Bryant acıkmış veya acıkmak üzere olmalıydı.

Mütevazi olamayacağım, masayı hazırlayıp bir adım geri atarak ortaya çıkan şeyi izlediğimde bayağı etkilenmiştim. Eh, bir şeyler hazırlamam her gün karşılaşabileceğiniz bir şey değildi bu yüzden yaptığım zaman çok değerli oluyordu. Joanne gurur duyardı, bana bir şeyler öğretmek için o kadar uğraştıktan sonra... Sahi Joanne ne yapıyordu, nasıldı? Görmem gereken öyle çok kişi vardı ki...

Madeleine'i merdivenlerden inerken gördüğümde saat 8 buçuğa gelmemişti, kahvaltıyı neden bu kadar erken hazırladığımı düşünmeyi yeni bitirmişim fakat görünen o ki isabet olmuştu, bu ev zannettiğimden çok daha erken uyanıyordu.

"Maite! Uyandın mı güzelim?" diye sordu beni görünce şaşkın şaşkın bakarak.

"Epey erken uyandım aslında" dedim, "Ama Bryant benden de erkenciydi. Yatağına iğne mi koyuyor ne?"

Madeleine yüksek sesle güldü,

"Bahçeyle mi uğraşıyor? Ya bahçeyle uğraşır ya da pastaneye çörek almaya gider ve herkesle sohbet ede ede dönmesi saatler alır."

''Bahçe" diye açıkladım. Başını aşağı yukarı salladı,

"Bu konuda tıpkı annesine çekmiş. Haydi gel, biz de kahvaltıyı hazırlayalım"

Bryant hâlâ içeri gelmemişti ve makasının sesi bazen kesiliyor, bazen yeniden başlıyordu. Madeleine'e, ele avuca sığmaz bir çocuğu adam etmiş bir eğitimci zaferiyle baktım.

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now