57* Kötü Haber Getiren Kötü Adam

5K 428 44
                                    

Karanlık.

Ve nem.

Rutubetin ve ıssızlığın toprağımsı kokusu...

Bu koku, bu durgunluk çemberi bana yıllar boyu tek bir şeyi hatırlatıp durdu, ve hâlâ hatırlatmaya devam ediyor. Zihnimde babama dair kalan acı ve ekşi son anı.

Sersemlemiş bir hâlde uyanıp hiçbir şey göremediğimden, bütün alıcılarım koku duyuma yoğunlaşmıştı. Bir de ses duyuyordum. Arka taraflardan gelen, pervanenin dönerken çıkardığına benzer mekanik bir sesti.

Gözlerim karanlığa alışamadı, onları ard arda kırparken ense köküme doğru uzayan kuvvetli ağrıyı hissetmemle kendime geldim ve içimde dönen huzursuzluğun nedenini o zaman hatırladım.

Antonio.

Sersemlemiş hâlde, olanları hatırlayınca içgüdüsel olarak başıma dokunmak istedim ancak ellerimi yönlendiremiyordum. Karanlığın ve kontrolü kaybetmenin vahametiyle dehşete kapıldım. Bir anda belirmişler gibi, vücudumu sıkı sıkıya saran ipleri fark ettim; üzerine oturduğum sandalyeye kalın iplerle bağlanmıştım.

Ağaçtaki adam gözlerimin önünde tekrar beliriverdi.İplerin sıkıştırdığı vücudu, cansızca omzuna düşen başı...

Acı içinde gözlerimi kapattım, yakalamaya geldiğim adamın eline düşmüştüm ve o ne yapacağı belli olmayan insafsız bir psikopattı.

Pes edemezdim, eğer edersem sadece ben değil benimle birlikte aylardır verdiğimiz emekler de mahvolacaktı. Kollarımı hareket ettirerek ipi gevşetmeye çalıştım ancak öyle sıkı bağlanmıştı ki en ufak hareketimde bile canım çok yanıyordu.

Yazın ortasında olmamıza rağmen ürperdim, askılı tişörtümün üstünde incecik bir ceket vardı sadece ve burası hiç güneş ışığı görmemiş gibi serindi.

Gözüm, normalde telefonumu koyduğumda onun şeklini alan pantolon cebime gitti, dümdüzdü. Elbette onu almıştı, daha kötüsü rehberimde onun asla bilmemesi gereken onlarca numara kayıtlıydı. İçim korku ve üzüntüyle titredi, bu işi zararsız kapatmam gerekirken burada esir olarak oturamazdım.

Etrafa bakınıp ipi kesebileceğim herhangi bir şey aradım. Ufak bir çivi bile olurdu, tek istediğim bir umuttu çünkü umut en küçük silahlara zafer kazandırabilir.

Gözlerimi kısarak zemini görmeye çalışıyordum ki ağır, metal bir sesle irkildim. Açılan kapıdan cılız sarı bir ışık süzüldü, karanlık bir siluet şeklinde olsa da o olduğu belliydi; Antonio Arcuri.

Sanki burası dışındaki dünya yok olmuş gibiydi, sadece bu matem havasını düşünebiliyordum.

Kapı, yeri titreten bir gürültüyle kapandı, içeri sızan tüm ışık kapının ardında kaldı ve yeniden karanlığa gömüldüm. Ancak bu defa, yalnız değildim.

Adımlarını işitiyordum, bestelenebilecek en mükemmel gerilim müziğinden bile daha korkutucuydu.

Yaklaştı, sandalyede iplerin acısına rağmen dikleştim. İçimde biriken ne kadar zayıf duygu varsa hepsini katı yüzümün arkasına saklamaya çalıştım.

Korkuyordum, ama bir o kadar cesaretim vardı. Kendime inanıyordum.

Unutma, ondan güçlüsün sen.

Yaklaştı.

Durdu.

İnsan vücudunun yaydığı o sıcaklık ve enerjiyi hissettim. Nefes alışını duyuyordum.

Bir saniye sonra başımın üzerinden küçük bir tık sesi duydum, aynı anda başımı yukarı kaldırıp oraya baktım, gözlerim parlak, beyaz ışıkla karşı karşıya gelip şok içinde kapandı hemen. Tam başımın üzerinde, tavana asılı bir elektrik düğmesi vardı ve tüm ışıklar o tık sesiyle açılmıştı.

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now