49* Karanlık Biri

6.8K 468 25
                                    

Neler duyuyordum öyle...
Antonio'nun gizli bağlantılarından biri daha avuçlarımdaydı.
"Senin gibi, asla yakalanmadı değil mi?" diye sordum.

Antonio yüzünü buruşturdu,

"Kimse mükemmel olamıyor, ben hariç. Bir kez yakayı ele vermişti ancak onu içeride tutacak sıkı bir delil bulamadılar. Biraz yatıp çıktı"

"Bu adam oldukça zekî görünüyor. Onunla çalışmayı neden bıraktın?"

"Çünkü ben kendimin kralı, patronu ve yöneticisiyim. Kimsenin emri altında olamam tatlım. Donald'ın üstünde ve onun üstünde de birileri var. En azından piramitin üst basamaklarında duruyor. Bu örgütleri bilirsin, alta indikçe sefil oluyorsun" baş parmağıyla aşağıyı gösterdi. Biliyordum, bu yatay ve dikey örgütlenmiş imparatorluğun içerisi arı kovanı gibi bir şeydi.

"Biliyorum, ben de uzun süredir kendimin patronuydum unuttun mu? Bu yüzden yönetilmeye alışmaya çalışıyorum ve inan, senden başkası olsa asla emir altına girmezdim"

Fred oyunu devam ettirdi ve acıklı bir sesle konuştu,
"Şunu da duy Ambra, bu haberci kız aynı zamanda Wayne'in eski kalp acısıdır"

Ekrana bir kez daha göz ucuyla baktım, kızın yüzünü ezberlemiştim bile.
Wayne sinirle ona çenesini kapatmasını söylerken, Fred "Ne yazık..." diye gülüp alay ediyordu.
Zihnim takıldığı yerden gelip oyuncumu koşturmaya devam ettim, Fred koltukta kıpırdanarak heyecanla oynuyordu.
"Üzülme adamım, Sarah mikrofonunu tişörtüne uydurmaya çalışırken sen milyonlarla oynuyorsun! O geveze kızdan çok daha iyilerine kafayı tak gitsin"

Onun bu yorumu karşısında gülen Wayne ile konuşmaya devam ederlerken Antonio ilgisizce yaklaşıp oyunu izledi.
"Pası ver Ambra"

"Hayır, bu açıdan daha çok şansım var" dedim kaleye yaklaşırken. Yüzüme baktığını hissettim,

"Biz seninle hiç kapışmadık değil mi?"

"Hayır. Kapışsaydık emin ol unutmazdın, bu odadaki herkesi yenebilirim"

Fred "Hah!" diye güldü. "Heveslenme kızım. Şu adamlarımın kararlılığını görmüyor musun?"

Ona cevap vermedim.
"Eski dostlarının olması fikri ilginç geliyor" dedim Antonio'ya.

"Dostlar, seninle aynı yoldaysa dostun olarak kalır. Ve biz Donald ile kesinlikle aynı yoldayız."

"Onunla görüşüyor musun?"

"Eh, uzun zaman oldu"

"Belki de onu aramalısın" dedim kayıtsız görünerek. Ama Antonio'dan öğreneceğim şeylerle oyundan çok daha ilgiliydim. Bu yüzden dikkatimi veremiyordum ve Fred boşluğu çok iyi değerlendirip bir gol atmıştı bile.

"Haklısın sevgili nişanlım, uzun zaman oldu. Uzun zaman..."

İki parmağıyla yanağımı okşayıp serî bir hareketle ayağa kalktı. Eskiden olduğundan çok daha büyük bir rahatsızlık yaşadım çünkü artık orada Bryant'ın izi vardı.

Ayağa kalkıp telefonuna bakınırken gözüm ondaydı. Oyunu filan boşver, asıl oyun burada, yer altı örgütlerinde dönüyordu.

Antonio dostuyla neşe içinde ve yılları telafi eder gibi konuşurken her kelimesine dikkat kesiliyordum ve faydalı verileri çekip almaya çalışıyordum. Anladığım kadarıyla, Donald şu sıralar New York'da takılıyordu ve Finlandiyalı tacirler ile uyuşturucu alışverişi yapmak üzereydi.
Antonio eskiden kalma bir bağla bağlı olduğu dostuyla sık sık kahkaha atarak konuşuyordu. Asla eskimeyen dostların getirdiği neşe harikaydı ama karanlık adamlarınki biraz komik oluyordu sanki.

KUM *[Tamamlandı]Where stories live. Discover now