77* Varlık Nedeni / [FİNAL]

8K 448 151
                                    


Multimedyada yer alan parça eşliğinde okuyabilirsiniz. / James Blunt - İnto The Dark

*

Küçük pencereden uzanan, beyaz buhar parçalarıyla bölünmüş soluk mavi boşluktan gözlerimi çevirdim, dizlerimin üzerinde birleşmiş parmaklarımı izlemeye başladım.

Yanımda Bryant bir süredir tıpkı benim gibi çok düşünceli oturuyordu.

"Bak" dedi sonunda derin bir nefes çekerek, gömleğinin kolunu yukarı kıvırdı. Altından çıkan koyu renk lekeli deriye baktım. Yangın, dumanlar, Bryant'dan yayılan is kokusu içime doldu. Bu izi öyle seviyordum ki... Bryant'a ait her şeyi seviyordum ve herhangi birinden ayrı kalma düşüncesi bile içimi sıkıyordu.

"Bende bu var. Sendeyse..."

Bileğimden tuttu ve kolumun dış kısmındaki izin görüneceği kadar çevirdi.

"Sendeyse şu iki kez aynı yerden açılan kesik, omzuna giren kurşunun bıraktığı iz ve yüzündeki belli belirsiz izler var."

Tamamen konuşmasının etkisi altına girmiştim, dirseğimdeki girintili izde kaldı gözlerim. Yüzümdeki izler kendilerini belli eder gibi ağırlaştılar.

"Bak" dedi tekrar, "Bunların hepsini paylaşmıyor muyuz?"

Susup bekledi,

"Evet" dedim. Başını aşağı yukarı salladı,

"Beraber geçirdiğimiz zamanda, her şey olup bitince geriye bunlar kaldı. İkimize kaldılar. Bizi birbirimize bağlıyorlar çünkü cildimizde iz bırakan o tehlikeleri birlikte atlattık. Söyle bana, yara izi kadar gerçek ve derin bir hatıra var mı? İki insanı yaşadıkları sürece devam edecek bir bağla sessizce ama kuvvetle nasıl da bağlıyorlar! Nasıl kolumdaki iz benim bir parçam olduysa, senin izlerin de öyle oldular çünkü sen zaten benim bir parçam olmuştun. Şimdi sen, beni anlayacak tek kişisin. Lütfen diğer tüm düşünceleri aklından çıkar, nasıl yara izlerimizden ayrılamıyorsak birbirimizden de ayrılamayız. Benim için mümkün değil. Eskiden, birinden ayrı yaşayamama fikrini çocukça bir abartı ve zayıflık görürdüm ve hep alaya aldım. Ama şimdi hissediyorum, evet büyük bir zayıflık fakat karar verilebilecek bir konu değil"

Anlattıklarına gömülmüş, dalmış gözlerine şefkat ve minnetle baktım;

"Sen ki o kadar zeki ve insanları okumakta o kadar iyisin Bryant, benim için ne ifade ettiğini biliyorsun. Duygularının kafanı bulandırıp seni şüpheye düşürmesine izin verme, bana karşı ne hissediyorsan bil ki bende onların yansıması var, çünkü dediğin gibi, yara izlerimiz. Onları asla atmak istemedim Bryant. Ne benimkileri, ne de seninkileri. Gerçek şu ki, sen benim için ayrı kalmaya dayanamayacağım kadar eşsiz bir yerdesin"

Bahçedeki o konuşmadan, uçaktaki bu ana kadar gergin geçen o kadar saatten sonra ilk kez gülümsedi.

"Niye yüreğimi ağzıma getirmeden önce böyle söylemiyorsun ki?"

"Senin de aynı kaçılması imkânsız duygulara saplanmış olduğundan emin olmalıydım"

Tek bir nefesle güldü,
"Dengede tutulması epeyce zor bir kadınsın Ajan Poesy"

Birkaç dakika sessiz kaldık,
"Sana bağırdığım için özür dilerim" dedi Bryant sonra, "Kendime hakim olamadım."

Omuz silktim, bazen dozunda bir ses yükseltme insanın aklının başına gelmesi için gerekli oluyordu.
Bryant başka hiçbir şey sormadı, yapmaya gittiğim şeyle ilgili tek kelime etmedi, yaklaşık 6 saatin susup düşüncelerimize dalmadığımız az bir kısmında başka şeylerden konuştuk ama Fas'a vardığımız zaman artık bir şeyler açıklığa kavuşmalıydı.

KUM *[Tamamlandı]Onde histórias criam vida. Descubra agora