13* Düşmanını Tanımak

16.2K 747 19
                                    

Bay Arcuri,

Beyaz yakalı suçlu,

Medyada hayırsever profilini kuvvetlendirmek için yeni bir hamle yapıyordu ve muhtemelen bunun ardından yeni bir soygun gelecekti.

Tuhaf olan şey bana bundan söz etmemesiydi. Anlaşılan beni götürmek gibi bir niyeti yoktu, dürüst olmak gerekirse bana olan ilgisinin sönmesi tahminimden çabuk olmuştu.

"Kaçacak bir yer olmayınca seni ekibine kabullenmesi daha kolay olur diye düşündüm. Ama madem sana söylemedi, biz de sürpriz yaparız" dedi Steve kurnaz bir bakışla.

Bryant'a döndüm;

"Sen de geliyorsun değil mi Bryant?" dedim fısıltıyla. Başını sallayarak onayladı. Bu hayatî ânı hayatta kaçırmazdı.

"Bu, görev adı altında bir tatil biliyorsunuz değil mi? Mavi yolculuk, harika"

Kath bunları söyleyip göreve katılıp katılmayacağını sordu.

Steve,

"Sen, geliyorsun Kath." diyince sevinçle elini kısacık saçına götürüp güldü.

"Süpersin Steve"

"Aman ne harika" dedi Andrew,

"Steve rica ediyorum beni ekibe yazdıysan sil çünkü gemi yolculukları beni boğuyor"

"Merak etme Andrew. Maite, Kathleen ve Bryant'tan başka kimse gitmiyor."

Steve çıkınca hepimiz işimize döndük, şu gemi olayı hoştu ama canımı sıkmıştı. Elimizi çabuk tutmalıydık.

Kirpiklerimi kaplayıp ağırlaştıran rimeli hissetmemeye çalıştım, normalde hiç kullanmadığım için buna zor dayanıyordum. Elimdeki el aynasına bakıp rimeli neyle sileceğimi düşünürken aynada arkamdan yaklaşan Bryant'ı gördüm. Aynadan gördüğümü fark edince gülerek bana el salladı .Aynamı kapatıp gülerek arkama dönerken,

"Maite?" diye seslenip yanıma geldi.

"Alarm kullanıyor musun?"

Onun bu tuhaf sorularına artık alışıktım. Gülümseyerek başımı salladım, sabah uyanabilmek için en az üç kez ertelediğim alarmı düşünerek.

"Bir dakikalığına telefonunu alabilir miyim?" dedi.

Uzattığım telefonu aldı ve birkaç yere dokunup telefonu bana bakarak yüzüne yaklaştırdı. Yüksek sesle konuşmaya başladı.

"Günaydın Maite. Evet, artık uyanma zamanı. Muhtemelen derin uykunun içinde bu kısmı hiç duymayacaksın bile ama bu kısımları da doldurmak gerekiyor değil mi?"

Bu sırada diğerlerinin toplanıp bir şeyler konuştuğu taraftan bir gülme sesi yükseldi. Bense şaşkınlıkla Bryant'ı izliyordum.

"..Neyse, şimdi sen uyanana kadar sana sesleneceğim, görüşmek üzere ve yeniden günaydın" dedi ve dudakları kendiliğinden yukarı kıvrıldı, yaklaşık on kere ismimi söyledi ve son kez 'Maite' dedikten sonra,

"Kahvaltını ihmal etme" diyip ekrana dokunarak telefonumu geri uzattı.

"Seni uyandıracak bir ses istersen..." dedi.

"Bu kaydı kullan"

Ellerimle yüzümü kapatma ihtiyacı hissederek güldüm, bu beni nedense utandırmıştı ve böyle bir şey düşünmesi benim için çok değerliydi.

"Bunu düşündüğüne inanamıyorum Bryant" dedim yüzüne bakarak. "Hiç aklıma gelmezdi. Çok teşekkür ederim."

Omuz silkti gülümseyen yüzüyle.

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin