İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN...

By MSD4921

31.5K 1.2K 440

Akıl, Göz Gibi, Din Bilgileri de Işık Gibidir. Göz, Işık Olmadıkça, Karanlıkta Görmez. Göz, Karanlıkta Görmed... More

BİSMİLLAHİRRRAHMANİRRAHİM
NAMAZIN TARİHİ
ŞİMDİ OKU... MEZARDA OKUYAMAZSIN...
FAL... BÜYÜ... KEHANET...
DÖVME
HESAP GÜNÜNÜ UNUTMAYALIM ve UNUTTURMAYALIM
ÜMMÜ ZER' HADİSİ
ÜMMET-İ MUHAMMED'İN HUSÛSİYETLERİ
ORUÇLULAR İÇİN BERÂAT
KIZ İSTEME MERASİMİ
salatı selâm
Din Kardeşlerim
Kadınlar...!
dargınlık...!
DİKKAT...ŞEHVET
→ KİMSENİN YAPTIĞI YANINA KALMAZ ←
Her şeyi bilmek iyi mi ?
Peki sizin derdiniz ne .....?
!... STRES...!
BAŞ MELEKLERİN CUMA NAMAZI.
Ümmetim üç şeyi sever...!
ADAMIN (adem'in insan'ın) DİBİ.
KIYAMET ALÂMETLERİ
Ey insanlar!.
Hazret-i İbrahim, Niçin Oğlunu Kurban Etmek İstedi?
SÛİZAN
İNSANIN KADER KAT SAYISI
''Ay gönlüne doğsun, ahlarım gönlümden sana doğrulsun''
Hariciler kimdir, nasıl ortaya çıkmıştır ve temel özellikleri nelerdir?
Hz. MUHAMMED VE ANNELER
Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur...!
YEDİĞİN GİYDİĞİN HARAM OLUNCA
MEMNUN OLDUM YAŞADIĞIMA
NEDEN BAŞIMIZA BİR ÖMER GELMEZ?
EVLİLİĞİN BÖYLESİ
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
..Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
HİÇ NAMAZ KILMADAN CENNETE GİDEN ADAM
Muhiddin-i Arabî buyuruyor:
YAHUDİLERİN MAYMUN OLMALARI ?
NAMAZIN FAZILETİ
Kur-An'la ilahi aşk" islami evlilik
Gerçek Soru
AĞLA EY NEFİS!
"Yâ Kime?!"
ÎKAZ...!
İtikadî Meselelere Hiç Girmiyorum Bile!
İslâm'da Modern, Demokrat, Ilımlı Müslüman ve Aşırılık Yoktur!
Muteber Kaynak Kitaplardan Bâzıları:
Herkes Birbirini Suçluyor
İslâm Nâkil Dinidir.
Ne Yapmaya Çalışıyorlar ve Nasıl?
DİNİN NAMUSU...!
Çıplaklık Tâcizdir
FİTNE
Epeydir İnce Bir Mesele Takılıyordu Aklıma
Bismillah Şerif'in Esrarı
İslâm ve İlim
Âlimler Huyun Değişip Değişmemesi Hakkında Diyorlar ki:
Günümüz Müslümanlarının
Millî Eğitim Bakanlığından Onaylı...!
Aslında Kadın Düşmanı Filân Değilim Ama...
Şehvet ve Aşk Hastalığı !!!
Çok Eşlilik
Bir Zamanlar Yoktu İnternet
Bir Şeyi Anlatamazsınız, Anlatsanız da
Ehl-i Sünnet Âlimleri Buyuruyorlar ki:
Îmânın Gitmesine Sebep Olan Şeyler:
Tevbe Kapısı Nasıl Şeydir?"
Selâmlaşmak:
Doğru Yolda Olmak...
Bakalım Neymiş?
Kâbil'in Ateşe Tapması ve İdrîs Aleyhisselâm'ın Kıssası:
MÜBAREK ÜÇ AYLAR
Recep ay'ındaki namaz...! ve duâ
Kabir Azâbından Kurtaran Şeyler:
Hazreti Âdem Aleyhisselâm'ın Vefâtı:
Haber-i Nuh Aleyhisselâm:
Hikmet Ehli Zâtlar Buyuruyor ki:
Dâvûd-i Tâî Hazretleri:
Îmâm-ı Rabbânî Hazretleri
KADİR GECESİ
KURAN' DAN BAŞKA KAYNAK DELİL TANIMAM DİYENLER?
Kur'an ve Sünnet'e Tabi Olmak
Mİ'RÂC GECESİ
İsm-i Rahman Duâsı:
TARİKATLAR VE CEMAATLER NASIL OLUŞUR?
İbrahim Aleyhisselâm
Dört Grup İnsan Vardır.
insan dört parçadan oluşur
DUÂNIN DİNİMİZDEKİ YERİ
Hangisi acep !!!
DUÂNIN KABUL EDİLMESİNİN ŞARTLARI
İslâm Ayrı Mezhep Ayrı Değildir!!
GÜNLÜK OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN DUÂLAR
DİĞER MEŞHUR DUÂLAR
BERÂT GECESİ
Evliyânın Anılması...!
DİN NEDİR?
► Yaratılış...
► Cehennemi Merak Ediyor musunuz?
RAMAZAN AYI VE HÜKÜMLERİ
İnsanlar Dört Kısımdır...
orucu bozucak hasletler..!
Vesvese....!!!
Süleyman Aleyhisselâm
ASHÂBlN İLME TEŞVİKLERİ
Felsefi Ve Bilimsel Bir Farkindalik
KORKU!!!
KURBAN
Arefe.
SELEF/HALEF
Neyin derdindesiniz siz?
Talebe-Âlim Münazarası
Kabir Azabı ve Suali !!!
Aşure..!
İnanmak isteyene,inanıyorum diyenler dahi!
ŞİİR/ŞAİR
İNSAN...!
::BİLİNEMEZCİLİK::
KALP
Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili...!
Adalet
Resim yapmanın hükmü
Cennetin Nimetleri
Ahlakı bozma gayretleri;
Berzâh Âlemi ve Kabir Azâbı:
Ümidin Böylesi!
Size benim vasiyetim olsun!
Keseci Kadın
Tarihte İlk Çalgı!
Cinsî münâsebette ters ilişki;
Hakîki İnsan Kimdir?
Mezhepsizlik Dinsizliğin Köprüsüdür
ZAMANE ALİMLERİNE (!)
Dört maddeli hadis-i şerifler
Beş maddeli hadis-i şerifler
Sekiz maddeli hadis-i şerifler
Vasiyet-i Nebi(sav)
İslâm ve İlim
Kadınlar ile Erkekler
VALLAHİ MÜRAİSİNİZ !
Cehaletin Sinsiliği
==BERAAT GECESİNE ÖZEL==
Teheccüd/1
Teheccüd/2
Teheccüd/3
KADININ ERKEK ÜZERİNDEKİ HAKLARI
BÖLÜM 1
BÖLÜM 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
(Dua'ma Amin Der misiniz.?)
ÖZENLE DİKKAT!!!
İtikâf-Kadir Gecesi-Fître
Kader Hakkında...
Yüzüklerin Efendileri
Yaratılış...
Ahh şu kadınlar!
MEZHEPSİZLİK BATIL BİR MEZHEPTİR
İslâmiyet'te İlk İtikad Ayrılıkları
mevdudi-seyyid kutup
*-ACİL BİLDİRİ-*
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHÎM
İLMİMİZİ ARTTIRMALIYIZ!
TUHAF DEGİL MI?
...ILK'LERIMIZ...
KUR'AN MUSLUMANLIGI(!)
İslâm'da...
Modern, Ilımlı, Demokrat Müslüman Nedir?
TEHLİKENİN FARKINDA MISIN/IZ(!)
İslamoğlu ise Goldziher !!!
YASAKLANDIRILAN İNCİL
KUR'AN'DA İNSANIN ÖZELLİKLERİ
Zilhicce
Dua Niyaz-ı
Fani-Baki
KURBAN KESMENİN FAZİLETİ
Başarısızlığın 30 Nedeni
TESLIMIYETIN MERHAMETI"KOÇ"
INDIRILENI UYDURULANLAR
Hasta Ziyâreti Sünnettir
SON VE DE SONUÇ OLARAK
HEY GİDİ OSMANLI HEY !
BILGILENDIRME

ZEMAHŞERÎ

69 1 0
By MSD4921

Ebû'l-Kâsım Mahmud İbn Ömer ez-Zemahşerî el-Harezmî.

Büyük bir dilci, edebiyatçı, kelâmcı ve müfessirdir. Mekke'de uzun süre ikamet ettiği için Cârullah lakabı verilerek "Cârullah Zemahşerî" adıyla meşhur olmuş, ayrıca kendisine "Fahr-ı Harezm" ünvanı da verilmiştir.

Zemahşerî, Selçuklu sultanlarından Melikşah devrinde Harezm kasabalarından Zemahşer'de 467 (1075) yılında mütedeyyin bir ailede dünyaya gelmiş, ilk tahsilini büyük bir ihtimalle, kasabanın imamı olan babasında yapmış; okuma yazma öğrenip hâfız olduktan sonra ilim tahsili için o zaman büyük bir ilim ve medeniyet merkezi olan Buhârâ'ya gitmiştir. Bu arada çocukluğunda bir gün bindiği hayvandan düşerek yaralandığını ve neticede bir ayağının kesilmiş olduğunu de zikretmeliyiz. Bazı kaynaklarda ayağının kesilmesi ile ilgili olarak annesinin bir bedduası olduğuna (küçük bir kuşu ayağına ip bağlayarak sürüklemesi ve kuşun ayağını koparması sebebiyle) dair bir hikâye kendisinden nakledilmektedir.

Zemahşerî'nin Buhârâ'ya hangi tarihte gittiğine dair kaynaklarda açık bir bilgi yoktur. Yalnız, Buhârâ'ya gittiğinde babası hayatta idi. Fakat kaynaklar babasının, Müeyyedü'l-Mülk (ö. 494/1101) tarafından siyasî sebeplerle hapsedildiğini ve Zemahşerî Buhârâ'ya gittiği sırada hapiste olduğunu kaybederler. Babası Ömer İbn Muhammed İbn Ahmed ez-Zemahşerî hapiste iken 488 (1095) yılında vefat etmiştir. O sırada Zemahşerî 21 yaşında bir genç idi.

Zemahşerî Buhârâ'da muhtelif hocalardan usûl-u fıkıh, fıkıh (Hanefî fıkhı), hadis, tefsir, kelâm, mantık, felsefe ve arapça dersleri aldı. Bu yetişme devresinde Harezm ve Horasan bölgelerinde bir çok şehre gitti ve buralarda birçok ders halkasına katılarak bilgilerini ilerletti. 502 (1109) yıllarında Mekke-i Mükerreme'ye gitti ve burada bir süre ikamet ederek zamanın meşhur ediblerinden Şerif Ali İbn Hamza Vehhâs (ö. 526/1132) gibi âlimlerden feyz aldı. Bu Vehhâs daha sonraları Zemahşerî'nin talebelerinden olmuştur. Bu arada Arap yarımadasındaki bazı yerleri ve Yemen şehirlerini gezdi ve Arapçaya vukufiyyetini güçlendirdi. O'nun, Ebû Kubeys Dağı'na çıkarak; "Ey Araplar, gelin atalarınızın dilini benden öğrenin" diye dil konusunda Araplara meydan okuduğu rivâyet edilir. Dile hâkimiyeti gerçekten yazdığı eserlerde ve söylediği şiirlerde, kasîdelerde, medhiyelerde açıkça görülmektedir.

Bu gezilerinden sonra Zemahşerî'nin memleketine gittiğini, 518 (1124) yılında tekrar Mekke'ye geldiğini görüyoruz. Mekke'ye bu gelişinde artık uzun süre burada kalmış ve eserlerinden bir çoğunu, bu arada meşhur tefsirini de burada kaleme almıştır. Daha sonra yetişmiş bir âlim olarak tekrar memleketine (Harezm) dönüp 538 (1143)'de Seyhan nehri kenarındaki Cüreaniye'de vefatına kadar orada kaldı.

Zemahşerî'nin hocaları arasında, nahiv ve edebiyat okuduğu Mahmud İbn Cerîr ed-Dabbî (ö. 507/1113-1114), Ali İbn Muzaffer en-Neysâbûrî; Fıkıh okuduğu el-Hayyâtî; Usûl ilimlerini öğrendiği Rükneddin Muhammed el-Usûlî; Hadis okuduğu Ebu Mansur Nasr el-Hâris, Ebû'l-Hattâb Nasr İbn Ahmed el-Batır (ö. 494/1101) gibi âlimler sayılabilir.

Zemahşerî itikadda ateşli bir Mu'tezile, fıkıhta ise Halefîdir. Mu'tezile oluşundan dolayı çok tenkid edilmiş ve bu yüzden çok muhalif kazanmıştır. Ehl-i sünnet âlimleri ile, onları tahkir etme derecesinde alay eden, keskin ve katı bir tutumu vardır. Hayatının sonlarına doğru Mu'tezile oluşundan tevbe edip ehl-i sünnet inancına döndüğü rivayet edilirse de bu, eserinde görülmez. Sırf Mu'tezile oluşundan dolayı Selçuklu sultan ve verirleri tarafından ilimde ulaştığı yüksek mertebeye rağmen itibar görmemiş, hattâ haklarında methiyeler söylediği emirler bile yüzüne bakmamışlar, ama o bildiği yoldan şaşmamıştır.

Zemahşerî, yetiştirdiği çok sayıda talebe -ki bunların birçoğu nahiv, edebiyat ve İslâmî ilimlerde şöhret bulmuş âlimlerdendir (bunların bir kısmı için bk. Abdullah Nezîr Ahmed, Ruûsu'l-Mesâil Mukaddimesi, Beyrut 1987, 40-42)- yanında velûd, çok yazan bir âlimdir. Hal tercemelerinden bahseden eserler onun elli civarında eseri olduğunu belirtiyorlar. Bunlardan önemlilerini şöyle sıralayabiliriz:

1- Esâsu'l-Belâğa: Zemahşerî'nin, kelimelerin ilk harflerine göre (o zamana kadar te'lif edilen sözlüklerde bu sistematiği görmek mümkün değildi. Alfabetik olanlar da kelimelerin son harflerine göre sıraya konulmuştu) alfabetik olarak hazırladığı Arapça bir sözlüktür. O'nun, Arapçaya ne kadar hâkim olduğunu gösteren eseridir. Kelimelerin lüğâvî ve mecâzî manaları verilirken eski Arap şiirinde,n bolca istifade edilmiş, ancak bu şiirlerin sahiplerine nadiren işaret edilmiştir.

2- A'cebu'l-Ucâb fi Şerhi Lâmiyyeri'l-Arab: eş-Şenferî İbnü'l-Evs İbnü'l-Hacer'in Lâmiyyetu'l-Arab adlı eserinin (Kâtib Çelebi, Keşşfu'z-Zunûn, İstanbul 1971, II, 1539) şerhidir. Eser sadece lüğât, müfredât ve nahiv yönünden şerhedilmiş, belâğat konularına girilmemiştir. İlk baskısı İstanbul'da yapılan eser daha sonra Kahire'de (1324) neşredilmiştir.

3- el-Mufassal: Arap dili gramerine dair bu eseri Zemahşerî 513-515 (1119-1121) yılları arasında yazmıştır. Eser dört bölümden oluşur. Bölümler sırasıyla isim, fiil, harf (edatlar) ve müşterek lafızlara tahsis edilmiştir. Eserde anlatılan konular Kur'ân, Hadis, Arap şiir ve nesrinden bolca örneklendirilmiştir.

Zemahşerî'nin bu eseri dilciler tarafından büyük itibar görmüş, bir çok şerh ve hâşiyesi yapılmıştır. Bunların en meşhuru Muvaffakuddîn Ebu'l-Bakâ Yaîş İbn Ali el-Halebî (ö. 643/1245)'nin şerhidir ve 18821886'da Leipziğ'de neşredilmiştir. Bunun dışında İ'râbu'l-Kur'ân adlı eserin müellifi el-Ukberî (ö. 616/1219)'nin ve İbnu'l-Hâcib (ö. 646/1248)'in de el-İzâh adında şerhleri vardır.

4- el-Enmûzec: el-Mufassal adlı kitabından kısaltarak yazdığı bu eseri Arap dili nahvi hakkındadır ve 1401 (1979-80)'de Beyrut'ta neşredilmiştir.

5- Ruûsü'l-Mesâil: Hanefî ve Şâfiî mezhepleri arasında ihtilâflı olan fakhî konuları ihtiva eder.1407 (1987) yılında Abdullah Nezîr Ahmed tarafından bir cilt halinde tahkikli bir neşri yapılmıştır.

6- el-Fâik fi Garîbi'l-Hadîs: Alfabetik ve geniş bir hadis lüğâtidir. Hadislerde geçen garîb kelimeleri izah eder. Haydarabad ve Kahire'de (1364) basılmıştır.

7- el-Keşaf fı Kırâât

8- el-Müstaksâ fi Emsâli'l-Arab: Arab darb-ı meselleri (atasözleri) ne dairdir. Esâsu'l-Belâğa'da olduğu burada da atasözleri ilk kelimelerine göre alfabetik olarak sıralanmıştır. Zemahşerî, bu atasözlerini -ki sayıları 3461'dir- sıralamakla yetinmemiş; açıklamalarını, doğuşunu, dil yapısını ve tahlillerini de vermiştir. Eser, 1381'de Haydarabad'da neşredilmiştir.

9- Makamât: Zemahşerî'nin Mekke'de 512/1118'de kaleme aldığı bu eser 50 makame ihtiva eder. Bu Makâmeler nasîhat, irşad ve mev'îzalardan ibarettir. Kendi şerhi ile birlikte 1312'de neşredilmiştir.

10- Mukaddimetu'l-Edeb: Müellifin, Harzemşahlardan Emîr Bahâeddin Alâuddevle Ebul-Muzaffer Atsız'a ithaf ettiği gramer ve lügat kitabıdır. Beş bölümden oluşan eserin ilk iki bölümü Arapça-Farçsa; kalan bölümleri ise Arapçadır. Bölümlerde sırasıyla isimler, fiiller, harfler (edatlar), isimlerin çekimleri,fiillerin çekimleri konuları işlenir. İlk iki bölümü 1843'de, kalan kısmı ise 1850'de Leipziğ'de neşredilmiştir (Zemahşerî'nin hayatı ve eserleri için bk. Ahmed Muhammed el-Hûfı, ez-Zemahşerî, Kahire 1980; Mustafa es-Sâvî el-Cuveynî, Menhecu'z-Zemahşerî fı Tefsîri'l-Kur'ân ve Beyâni İ'câzilıî, Kahire 1984; Abdullah Nezîr Ahmed Ruûsu'l-Mesâil (Mukaddime) Beyrut 1987; Muhammed Hüseyn ez-Zehebî, et-Tefsîr ve'l-Mufessirûn, Kahire 1976, I, 429-431; Murtazâ Ayetullâhzâde eş-Şîrâzî, ez-Zemahşerî Lüğâviyyen ve Müfessiran, Kahire 1977, 83-131. Yalnız Murtazâ Âyetullâhzâde, Zemahşerî'nin Fars yani İran asıllı olduğunu iddia eder. Halbuki diğer bütün kaynaklar Zemahşerî'nin Türk olduğunda ittifak halindedir).

11- el-Keşşâf an Hakâikı't-Tenzîl ve Uyûni'l-Ekâvîl fı Vücühi't-Te'vîl: Zemahşerî'nin bütün İslâm âleminde tanınmasını sağlayan tefsiridir. Kısaca Keşşâf olarak tanınır. Tefsir tarihinde önemli bir yer tutan, leh ve aleyhinde çok söz söylenen, üzerinde yüzlerce şerh, haşiye, ta'lîka ve reddiye yazılmış bir kitaptır.

Zemahşerî bu eserini Mekke'de ikameti esnasında kaleme almış ve iki senede tamamlamıştır. Aslında çevresinden gelen istekler üzerine Fevâtihu'ssuver ve Bakara sûresi tefsirine dair bazı bilgileri daha önceden yazmışsa da daha önce adı geçen Mekke emirî ve edîb Ali ibn Hamza İbn Vehhâs'ın da teşviki ile tam bir tefsir yazmaya karar vermiş ve bu eserini meydana getirmiştir. Bu tefsirini vefat ettiği yıl tamamladığı nakledilir.

el-Keşşâf müellifi, kendinden önce yazılmış tefsir ve müfessirlerden büyük ölçüde istifade etmiş, eserinde onlardan nakillerde bulunmuştur. Bu cümleden olarak tâbiûn devri âlimlerinden olan Mücâhid İbn Cebr (ö. 104/722), Mu'tezile âlimlerinden Amr İbn Ubeyd (ö.144/761) ve Ebu Bekr el-Asamm (ö. 311/923), Maâni'l-Kur'ân müellifi Ebu İshak ez-Zeccâc (ö. 311/923), Abdullah İbn Deresteveyh (ö. 347/958), er-Rummânî (ö. 384/994) ve Kadı Abdülcebbâr (ö. 415/1024) gibi meşhur isimler yanında yüzlerce kurrâ, dilci, fakih ile sahabe ve tabiûn devri müfessirlerinden nakillerde bulunmuştur. Zemahşerî'nin bu tefsiri daha ziyade dil ve belâğat bakımından önemlidir ve belâğat yönünden Kur'ân'ın mucizelinini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu yönüyle kendinden sonra gelen bütün dirayet tefsirleri ondan istifade etmişler ve Keşşâf tefsiri "Ummu't-tefâsîr=Tefsirlerin anası veya ana tefsir" kabul edilmiştir.

Ancak müellifi Mu'tezile mezhebinden olduğu ve mezhebini te'yid eder biçimde te'villere, açıklamalara gittiği için (kulların fiillerinin yaratıcısı olması, Allah'ın âhirette mü'minlerce görülmesinin imkânsız olması, fâsığın mü'min veya kâfir olmayıp ikisi arasında bir merhalede olması, sihrin hakikatinin olmaması vs. gibi) bu tefsir çok tenkide uğramış ve eserdeki Mu'tezile mezhebinin görüşlerine uygun te'villerin ayıklanması, çürütülmesi ve reddi sadedinde birçok eser, şerh, hülâsa, hâşiye ve ta'l-îka kaleme alınmış, kullandığı hadislerin tahrici yapılmıştır (Keşşâf üzerinde yapılan çalışmalar, tenkidler ve reddiyeler hakkında bk. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Ankara 1960, II, 291-293).

el-Keşşâf'ta, tefsire şahid olarak getirilen bin kadar beyit vardır. Bu beyitler anlamı ve ne yönden şahid olarak getirildiği zor anlaşılır beyitler olup bunların şerh ve açıklamaları için de müstakil eserler yazılmıştır (Meselâ bunlardan Muhibbüddîn Efendi'nin Tenzîlü'l-Âyât Ale'ş-Şevâhid mine'l-Ebyât Şerhu Şevâhidi'l-Keşşâf'ı çok meşhur olup Keşşâf'ın muhtelif baskılarının sonuna eklenmiştir).

Keşşâf müellifi amelî mezheb bakımından Hanefi olduğu için eserde fıkhî meselelerin izahında bu mezhebe uyulmakla birlikte birkaç yerde Şâfiî mezhebinin tercih edildiğine de rastlanır.

Eserde kırâat farklılıklarına büyük ölçüde işaret edilir. Ancak çoğu kere bu kırâat farklılıkları tefsirde malzeme olarak kullanılmaz. Ayrıca Abdullah İbn Mes'ûd, Übeyy İbn Ka'b, Hâris İbn Süveyd mushafları ile bunlar dışında bazı mushaflardaki farklılıklara da işaret edilir.

Keşşâf'ın en çok tenkide uğrayan yönlerinden biri de şâz kırâatlara yer vermesi ve bunları tefsirde delil kabul etmesidir. Öte yandan az da olsa isrâiliyyâta ve zayıf, hattâ uydurma hadislere de eserde yer verilmiştir. Hadis ilminde otorite olan Zemahşerî'nin tefsirinde bu türden hadislerin bulunmasının izahı güçtür.

Keşşâf'ta Ehl-i sünnet âlimlerine karşı oldukça ağır bir dille tenkidler de yer alır ve müellif Zemahşerî adetâ Ehl-i sünnet âlimleri ile alay ederek onların Kur'ân'ı ve âyetlerini anlamaktan âciz olduklarını ileri sürer.

Tefsirde genellikle soru cevap -eğer şöyle dersen ben de derim ki.- şeklinde bir muhavere metodu kullanılmıştır ki herhalde o devrin üslup özelliklerinden biri olmalıdır.

Ehl-i sünnet akîdesine ters düşen birçok te'vile yer vermiş olmasına rağmen sünnî İslâm dünyası medreselerinde en çok okutulan ve kendisinden en çok istifade edilen (meselâ Şeyhülislam Ebu's-Suûd Efendi'nin tefsiri İrşâdu'l-Akli's-Selîm'de, Ebu'l-Berekât en-Nesetî'nin Medâriku't-Tenzîl'inde, Kâdî Beydâvî'nin Envâru't-Tenzîl'inde ve son devir Türk müfessirlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'ân Dili adlı tefsirinde bu son derece açıktır) tefsir özelliğine sahip bu tefsirin, Kur'ân-ı Kerîm'in belâğat ve icâzını en güzel ortaya koyan eser olduğu tartışmaya bile götürmezken.


Şimdiki kendilerini dört köşe duvarbbilen klavye usta ve sözde "bilen bilmeyen bir olur mu?"ayetin prensibine dayanan alim beyler/bayanlar!

Bir alimi veyahutta bir şahsi tenkit ederken önce öğren. Dar boyutta değil!

Günümüzde/asrımızdahherkes alim olmuş!

Herbiri bir başkısını tenkit eder olmuş.

Amellerde farklılıklar tenkitte götürmez bre ahmaklar!

Tenkit edeceğiniz yerde,size faydası olanı al ve kendinle uğraş!

Tenkit sizlerin işi ve aklı değildir ki...


Ve selâmetle

Continue Reading

You'll Also Like

1K 106 20
Şiirler kelebektir.. Kelebekler rüyalar da şairlerine seslenir... Oğuzhan Murt __ ©Kelebeğin Uykusu
93.1K 6.6K 33
Afitap:Bana bak pide hırsızı! Afitap:Ben o pide kuyruğunda kaç saat bekledim biliyor musun? Afitap:Şu mübarek Ramazan ayında hırsızlık yapmaya utanmı...
1.5K 791 18
Bir kalbe dokunmak için doğru kelimeleri değil doğru hisleri bulmak gerek. Kalp en doğru pusuladır, hangi yönden bakarsanız bakın bir pusulanın hep k...
239K 11.2K 32
Uyarı : Talha Hancıoğlu hayali bir karakterdir yaşayanlarda onu aramayınız. ▪▪▪ Bir adam ve bir kadının kaderlerinin beklenmedik şekilde kesişmesiyle...