İtikâf-Kadir Gecesi-Fître

72 2 4
                                    

İtikâf

Itikâf, bir camide ibadet niyyetiyle durmak demektir. Ramazanın son on gününde itikâf, kifâye olarak sünnet-i müekkede'dir. Cemaatten biri itikâfa girince bu görev diğerlerinden düşmüş olur.
İtikâfın şartları, niyet etmek, oruçlu olmak, itikâfı beş vakit cemaatle kılınan camide yapmak ve kadının ayhalî ve lohusa halinde olmamasıdır. Kadın, camide değil, evinde namaz kıldığı odada itikâf yapar.
İtikâfın adabı:
1. Câmilerin en faziletlisinde ve Ramazanın son on gününde itikâfa girmek.
2. İtikâf esnasında sadece hayırlı şeyler konuşmak.
3. Kur'an okumak, hadis-i şerif, peygamberlerin hayatına ait kitaplar okumak.
4. Temiz elbise giymek, güzel koku sürünmek. İtikâfa giren kimse camide yer, içer, uyur ve lâzım olan şeyleri camide alır. Bunlar için dışarı çıkarsa itikâfı bozulur.

Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli ise gusûl yapmak gibi tabiî ihtiyaçları için camiden dışarı çıkar. Cuma namazı aynı yerde değil de başka yerde kılınıyorsa cuma için bulunduğu yerden çıkıp oraya gidebilir. Cenaze namazı için dışarı çıkamaz.
Kendisine ve malına bir zarar geleceği korkusu ile ve zorla camiden çıkarılması durumunda başka bir camiye geçmek üzere camiden çıkabilir.
Bu zorunlu haller dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur. İtikâfda olan kimsenin eşi ile cinsel ilişkide bulunması itikâfı bozduğu gibi dokunmak ve öpmekle bir boşalma olursa yine bozulur. İhtilâm olmak (uyku halinde cünüplük meydana gelmesi) itikâfı bozmaz.
Itikâfa giren kimse hayırlı ve iyi işler söylemeli, kötü sözlerden sakınmalıdır.
Ihlas ile itikâf yapan mü'min, bir süre dünya işlerinden ayrılarak Allah'a yönelir. Düşmanı olan şeytanın şerrinden en sağlam kaleye sığınmış, Allah'ın evi olan camide onun sonsuz rahmetine iltica etmiş olur. Bu durumda olan bir mü'min, Allah'ın evinde onun misafiridir. Ev sahibine lâyık olan da misafirine ikramda bulunmaktır. Peygamber Efendimiz, vefat edinceye kadar Ramazanın son on günü itikâfa devam etmişlerdir.

Kur'an Güneşinin Doğduğu Kutlu Bir Gece.

KADİR GECESİ

Hakk'ın en şa'şaalı nûru tecelli etti.
Doğdu Kur'an güneşi, leyle-i fetret bitti.
Ramazan ayının 27. gecesi "Kadir Gecesi"dir. İnsanlara dünya ve ahirette mutlu olmanın yollarını gösteren, beşeriyyeti karanlıklardan çıkarıp aydınlığa kavuşturan dinimizin kutsal kitabı Kur'an-ı Kerim Ramazan ayında, Kadir gecesinde inmiştir.
Bu gece, çok şerefli ve müstesna bir gece olduğundan müstakil bir sûre ile şerefi yükseltilmiş, Kur'an-ı Kerimin 97. sûresi buna tahsis edilmiştir.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
1. "Doğrusu, Biz, onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.
2. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin?
3. Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler.
5. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir."
Bu kutsal gecede;
- Şerefli bir kitap (Kur'an-ı Kerim)
- Şerefli bir melek aracılığıyla, (Cebrail)
- Şerefli bir ümmetin,
- Şerefli peygamberine (Hz. Muhammed A.S.) nazil oldu.
Kadir gecesi;
- Kur'an-ı Kerim'in bu gecede inmesi,
- Bu gecenin bin aydan (83 sene, 4 ay) daha hayırlı olması,
- Allah'ın ezelde takdir ettiği şeylerden bir yıllık olayların ana kitaptan alınarak görevli meleklere bildirildiği gece olması, sebebiyle üstün bir değer taşımaktadır.
Cebrail (a.s.)'in diğer meleklerle bu gece yeryüzüne inerek Allah'a ibadet eden kulları selâmlamaları ve bu gecenin tan yeri ağarana kadar selâm ve esenlik olması da ilâhî rahmetin çok güzel bir tecellisidir.
Bin aydan daha hayırlı olduğu açıkça bildirilen bu gece bizim için Allah'ın büyük bir lütfudur.
Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:
"Kim ki faziletine inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."
Peygamberimiz, Ramazanın son on gününde, her zamankinden daha fazla ibadet eder, aile fertlerini de ibadet için uyandırırdı.
Hiç şüphesiz Kadir gecesine yetişmek mü'minler için büyük bir mutluluk olduğu gibi, en iyi şekilde değerlendirilmesi gereken bir fırsattır.
Bu geceyi, namaz kılmak, Kur'an okumak, dua etmek, tevbe ve istiğfarda bulunmak suretiyle ihya etmeliyiz. Namaz borcu olanların hiç olmazsa bir gün bir gecelik kaza namazı kılmaları, böyle bir borcu olmayanların ise nafile namaz kılmaları uygun olur.
Peygamberimiz Kur'an okuyanlara bu Yüce Kitab'ın şefaat edeceğini şu sözleri ile bildirmiştir.
"Kur'an okuyunuz, zira O, kıyamet gününde sahibine (okuyana) şefaatçı olarak gelir."
Bu sebeple, Kur'an-ı Kerimin yeryüzüne inmeye başladığı bu mübarek gecede, Kur'an okumanın ayrı bir değeri vardır.
Peygamberimizin saygıdeğer eşi Hz. Aişe (R.A.) diyor ki: "Peygamberimize:
- Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasıl dua edeyim" diye sordum. Peygamberimiz:
-"Allahım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet" diye dua et" buyurdu.
İbn Fariz diyor ki:
Hak tecelli ederse, bütün geceler Kadir gecesidir. Vuslat ve mulâkat günlerinin hepsi de cuma günüdür.
Konu ile ilgili rivayetler arasında; Kadir gecesinin, Ramazanın son on gününde, sayıları tek olan gecelerin içinde ve bu tek sayılı gecelerden de 27. gecede olduğu rivayeti tercih edilmiş ve asırlardan beri mü'minlerce kutlana gelmiştir.
Ayrıca 19,21,23,25 ve 29 geceleri de tan ağarana kadar da değerlendirmeyi de, ihmal edilmemesine ve özen gösterilmesinden de fayda vardır.

İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ  ?[Tamamlandı]Onde as histórias ganham vida. Descobre agora