Teheccüd/3

75 4 3
                                    

Teheccüd, geniş mânâsıyla, uyku gibi insanın en muhtaç bulunduğu ihtiyaçlarından birini, Allah için terketme, kalkıp O'nun huzuruna koşma demektir. Böylece insan gerektiğinde Allah için en sevdiklerini fedâ edebileceğini göstermiş olur.

Gündüzün sıkıntılarından kurtulma, ertesi günün getireceklerine rûhî hazırlık mânâsını da taşıyan namaz, duâ, zikir, tesbih, kendini geleceğin mimarı kabul edenlerin dikkat etmesi gereken bir hususdur. Nefsin sesinin işitilmez olduğu, onun hesabına bütün esbabın sükut ettiği bu anlarda bir sonraki günün panoramasını yapmak, hizmetin stratejisini düşünmekle, gecenin feyzinden istifade yanında, en doğru, en hatasız hizmet taktiği ilhâm edilir.

Bu saatlerde kitap okumak, diğer vakitlerdeki zihni yoğunlaştıramamaktan meydana gelen kayıpların aksine oldukça verimlidir. Zira, ilâhî esintilerin baş üstünde dolaşıp durduğu bu kutlu vakitte, az bir gayretle pek çok şeyler yakalanabilir. Gece, nihayet bir zuhûr demidir. Ertesi günün getirecekleri, gün yüzünü o demde idrâk eder. İyi ve kötü adına pek çok şeyin zuhur anı o demlerdir. Bazı kavimlerin helâk vakti gece olduğu gibi, Mirac'ın vakti de yine gecedir.

Ruhun, nefsin prangalarından azâde kaldığı bu kutlu anları rûh hesabına kaydetmek, Ruh Mimar'larının şiarı olmalıdır.

Teheccüdün Mânâsı:

Teheccüd, namaz için uykudan uyanmaya denildiği gibi gece uyuyup uyandıktan sonra kılınan namaza da denir. Tabiîn müfessirler'inden Mücahid, el-Esved ve Alkame'den rivayet edildiğine göre, teheccüd kelimesi, kılınacak namaza teheccüd isminin verilebilmesi için uyuduktan sonra uyanmayı icab ettirmektedir. İbnü'l-Arabî ve İbn Berzah bu fiilin, uyuma ve gece uyanıp namaz kılmak mânâsına geldiğini söylemekle kelimenin ezdâddan (*) olduğunu kaydederler. Tefâul babı selb mânâsını da taşıdığından teheccüd uykuyu terketmek mânâsına gelmektedir. Bu durumda teheccüd uyanmak mânâsına" gelir. Ayrıca tefâul babı tekellüf mânâsını da ihtiva ettiğinden teheccüd meşakkatli uyanma mânâsına gelir. Bu son görüş tercih edilmiştir. (1)

Teheccüdün hükmüne gelince: Cumhur'a göre Efendimiz (sav)'e farz idi. Ümmetine ise sünnet-i müekkededir. Ancak bu mevzûda şu ihtilaflar vâki olmuştur.

a) "Nâfileten leke" ibaresi "diğer beş vakit namazdan gelir. Efendimize emredilen şeyleri, ümmetinin de yapması icabeder. Ancak burada olduğu gibi tahsis edici bir ifade olunca ümmetine farz olmaz. İmam Nevevî ve diğer Şafiîler, Efendimiz (sav) e fârziyetinin neshedildiğini söylemişlerdir. İbn Ebi Hatim, Dahhâk'tan şunu rivayet eder: Gece kıyamı ümmete de farzdı. Ancak hem ümmetten, hem de Efendimizden bu farziyet nesh olundu. Doğrusu da budur. (2)

b) Başlangıçta ümmete farz olan teheccüd nesh olunca Hz. Peygamber (s.a.v) o gece ashabının ne yapacaklarını öğrenmek için dolaştı. Gördü ki, her evden, bir arı kovanı gibi sesler yükselmektedir. Yediden yetmişe her ev halkı teheccüd nesh olunduğu halde Kur'ân okuyor, namaz kılıyor, duâ ediyor ve istiğfarda bulunuyordu.(3)

c) Nafile, ziyade mânâsına gelir. Bir görüşe göre Efendimiz (s.a.v)e beş vakit farzdan ziyade olarak teheccüd de farzdı. Doğru olan da budur. İkinci görüşe göre ise, herhangi bir günaha keffaret olmadığı için nafile addedilmiştir. Bu doğru değildir. Çünkü Efendimiz (s.a.v)ın farzlar ı da günaha keffaret için değildi. (4)

Şu neticeye varıyoruz: İsra sûresinin 78. âyeti müfessirlerin icmaı ile farz olan beş vakit namazı bildirmektedir. Hemen arkasından teheccüdün zikredilmesi kimine onun da farz olduğu hissini vermiştir. Ancak ister mensuh bir farz, ister sünnet olsun, farzlardan hemen sonra zikredilmesi en faziletli namaz olduğunu göstermektedir. (5)

İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ  ?[Tamamlandı]Where stories live. Discover now