54. aç gözlerini

99 14 14
                                    

Leah'nın anlatımından...

*Not: italik konuşmalar Taehyung'a ait. Pek iyi anlaşılamayacağını düşünerek bir kolaylık sağlıyorum.*

Zamansız atardı bazen kalbimiz. Atmaması gereken süreler boyunca, atmaması gereken kişiler için atardı. Sizin aklınız, sizin iradenizdi ama belki de bir tek kalbinize söz geçiremiyorlardı. Bir tek onunla güç savaşı veriyorlardı.

Aklım ve kalbim gelmiş geçmiş en büyük savaşı veriyorlardı.

Ama şimdi yetmezmiş gibi içimde yoğun bir his, bana her şeyin kötü olacağını söylüyordu. Daha kötü, en kötüsü. Belki de basit bir endişeydi ama hissediyordum işte. Kulaklarım bir başka uğulduyor, bir başka duyuyorlardı dışarıdan gelen sesleri.

Sanki dış dünyaya koparmaya çalışıyorlardı kendilerini, sadece içime, en içime odaklıyorlardı tüm ilgimi. Sanki bir şeyler için geç kalmadan ayağa kalk ve bir adım at diyorlardı. Yarının garantisi yok, elinde bir tek şu anın var diyorlardı.

Elinde sana ait ne varsa hislerden oluşuyor ve sen onları kendinle beraber gömüyorsun diyorlardı.

Hislerini öldürüyorsun, tıpkı kendin gibi.

Bu yüzden şu an burada, Taehyung'un tam karşısında dikilirken kendimi bir nebze de olsa rahatlatabiliyordum. Ona bakmak bana iyi geliyor, beni sakinleştiriyordu. Itiraf edemediğimiz ne vardıysa bizzat hissediyordum. Gerçek olmasından çekindiğim her bir hissi en derinlerimde hissediyordum.

"Yarın her şey son bulacak. İyi veya kötü."

Ve her şey bittiğinde bir daha onun yüzünü göremeyecekmişim gibi hissediyordum. Bizim için yarından sonrası yokmuş gibi.

Bu belki birbirimize olan tutumumuzdan kaynaklıydı, belki de...

"İyi olması için elimizden gelen her şeyi yaptık. Bundan sonrası iyi ve en iyi arasında gidip gelebilir sadece. Kötü, bir seçenek olmaktan çıktı bizim için artık."

Öyle miydi?

Neden içimde bir yerler bana bunun tam aksini iddia ediyordu? Neden kötü bir şeyler olacağına ve çok canımız yanacağına inancım tamdı?

Neden karamsarlık bir an olsun ellerini yakamdan çekmiyor, beni benimle baş başa bırakmıyordu?

"Umarım, umarım her şey, herkes için çok güzel olur."

Gözlerimi yummuş ve elim bileğini bırakmazken derince bir nefes çekmiştim içime.

"Taehyung, umarım her şey senin için çok ama çok güzel olur."

Umarım asla incinmez, asla hayal kırıklığına uğramaz, asla yalnız olmazsın. Umarım hep çok mutlu olur, her an huzurla gülümser ve elinden tutacak birine sahip olursun.

Umarım çok güzel yaşar, çok güzel anılar biriktirirsin.

"Umarım çok mutlu olursun."

Birlikte...

Birlikte mutlu oluruz.

"Leah..."

Gözlerimi daha da sıkı yummuş ve tuttuğum bileğini hafifçe sıkmıştım.

"Lütfen bir şey söyleme, bölme beni. Bir daha sana doğru bir adım daha atacak cesareti bulamayabilirim. Ben, bunu kaçırmak istemiyorum."

THE OTHER SIDE |JJKWhere stories live. Discover now