1.ben buraya ait değilim

1.4K 69 23
                                    


Her şey buz gibi bir kış gecesinde, kendimi hiç olmadığım kadar yalnız hissettiğim o terasta başlamıştı. Üzerimdeki dekolteli, açık mavi renkli elbise rüzgardan dolayı uçuşurken derin bir nefes çekmiştim içime. Son zamanlarda canım ne zaman sıkılsa kendimi gökyüzüne bakarken buluyordum. Şu vardı ki, canım hep sıkkındı.

Bir ailem yoktu, beni koşulsuz seven biri, bana yol gösterecek kimsem yoktu, hiçbir zaman da olmamıştı zaten. Bir annenin sevgi ve şefkatinin ne demek olduğunu bilmiyordum ben. Bu tarz duygularla bana gelen olmamıştı hiç. Ama biliyordum ki bana bir adım atılsa, ben kilometrelerce koşardım.

Aslında belki de koşmazdım. O an, bunu asla öğrenemeyeceğim gerçeği aklıma geldiği için histerik bir gülüş atmaktan alamamıştım kendimi. Ne zaman şimdi olduğu gibi hayal kurmaya başlasam bir şekilde yere çakılıyordum. O kadar çok düşmüştüm ki, açık yaralarım iyileşemeden o kadar fazla düşmüştüm ki, yaralarımı saran kimsenin olmamasına o kadar çok ağlamış, o kadar üzülmüştüm ki; artık ruhsuz, duygusuz bir insan olmuştum. Yine de şimdiye kadar böyle yaşamayı başarmıştım işte. Bir amacım vardı çünkü benim. Okulu bitirmek(!)

Peki şimdi ne olacak, diye düşünmeden edemiyordum. Ne kalacak bir yerim, ne beş kuruş param vardı. Okul artık bana burs vermeyecekti. Başımın çaresine bakmam gerektiğini söyleyeceklerdi. Belki bir süre tökezlerdim ama toparlardım değil mi? İnsanlar yapıyordu, ben neden yapamayacaktım ki?

İsteksizce bir kez daha güldüm. İnsanlardan, sanki onlardan biri değilmişim gibi bahsediyordum yine. Kendime hak vermiyor değildim aslında. Dünya beni kendinden o kadar dışlamıştı ki ben bile kendimi ona ait hissedemiyordum artık. Toz bulutu olmak istiyordum, yok olmak.

Ne gerek vardı ki? Şuradan aşağı atlasam bir kişi bile yokluğumu fark etmezdi, gerçekten de bir toz bulutundan farkım kalmazdı.

Yalnızlığın tek arkadaşım olduğu bu dünyada yaşamak nasıl bir his, benim dışımda kimse bilemezdi. Bilmemeliydi de.

Biliyordum, ben buraya ait değildim, olmamalıydım. Bu dünyaya ait olan her şeyden nefret ediyordum.

Ben yıldızlara aşıktım. Dünyadan olmayan mükemmel ışıklara. Uzaklarda başka birileri olduğunu belirten, her biri birbirinden parlak ve diri ışıklara.

Bir insana neden yaşadığını sorsaydınız büyük ihtimalle sevdiklerim için falan derdi. Bana neden yaşadığımı sorsaydınız ben onlar için derdim.

Kafamı yukarıda, dik bir şekilde tutmamı sağlayanlar için. İlk, tek ve en değerlilerim için...

"Her zaman yanımda olan bir tek siz vardınız. Yalnızlığımın karanlığını ışığınızla bölüp, nefes almamı sağlayan bir tek sizler vardınız hayatımda. Sizinle büyüdüm, ağladım ve belki birkaç kere sizinle güldüm. Yıldızların kızı oldum ben. Şimdi konuşsanıza, yardım etsenize bana. Her anne ve babanın yaptığı gibi sahip çıksanıza bana!"

Yanaklarımdaki sıcaklığı hissettiğimde sesim de yavaştan yükselmeye başlamıştı. Tek başıma ağlıyordum yine. Kimsesiz olmak canımı hiç olmadığı kadar yakıyordu. Gücüm kalmamıştı artık. Nefes alamıyordum.

"Duydunuz mu? Nefes alamıyorum artık! Kalmadı gücüm! Yok olmak istiyorum! Bu dünyadan yok olup gitmek istiyorum! Orda birileri var biliyorum. Kimse yalnız olamaz. Yalnız olamam!"

Bağırmaktan ve ağlamaktan nefes nefese kalmış bir şekilde yere çöküyorum.

Hissediyorum, orada birilerinin var olduğunu iliklerime kadar hissediyorum. Ama ben artık pes ediyorum. Son kez kafamı kaldırıp bakıyorum onlara. Ve o an bir şey oluyor, bir yıldız kayıyor.

BİR YILDIZ MI KAYIYOR?!

"Bu dünyadan sonsuza kadar kurtulmak istiyorum! Bunu diliyorum!"

Sonlara doğru bağırmaktan kısılmış sesimle ekliyorum;

"Yalvarıyorum... Bundan sonra yalnız olmak istemiyorum."

Çünkü artık nefes alamıyorum.


-arissa

THE OTHER SIDE |JJKWhere stories live. Discover now