26.bizim kalplerimiz rekabet halinde değillerdi

197 25 21
                                    


"Hadi, hadi, hadi Diana! Tekme at! Hayır! Hayır, öyle değil! Tanrım!"

Hemen yanımda oturan ve elindeki oyun konsoluna sıkı sıkıya sarılmış bir şekilde kahkahalara boğulan Jungkook'u umursamadan kazanmaya çalışıyordum. Film bittikten ve romantizmi doruklarda yaşadığımız kısa bir süreden sonra iki kişilik bir dövüş oyunu oynamaya karar vermiştik. Eğlenceli olacağını düşünüyorduk, öyle de olmuştu. Jungkook fazlasıyla eğleniyordu hatta. Eğlencesinin sebebi ise, bendim

"Tanrı aşkına, Raya karakterler seni duyamazlar biliyorsun değil mi? Düğmelere basman gerekiyor."

Jungkook'a doğru kısa ama öfkeli olduğunu umduğum bir bakış atmış ve önüme dönmüştüm. Oyunu 2-1 o kazanıyordu ve bu raunt finale kalıp kalamayacağım kesinleşecekti. Hadi ama, burada ciddi bir iş yapıyorduk!

"Beni aptal mı sanıyorsun sen? Kahramanımla arama girme lütfen, kendimi bu şekilde motive ediyorum. Bu düğmelerden birisi ile uçan tekme atılmıyor muydu?"

Jungkook bir kez daha kahkahalarla gülmeye başlarken Diana ile bahsettiğim o uçan tekmeyi Thony Stark'ın kafasına geçirmem ve bu raundu almam bir olmuştu. Eh, Wonder Woman beni asla yarı yolda bırakmazdı. 

"Kazandım! Evet, evet kazandım! Sana bu işte senden iyi olduğumu söylemiştim Jeon Jungkook."

Sonunda net bir şekilde fikir ayrılığına düştüğümüz bir konu bulabilmiştik. Jungkook koyu bir Marvel hayranıydı ve en sevdiği kahraman Thony Starkdı. Bense, ben en koyusundan DC'ciydim. En sevdiğim kahramansa tahmin ettiğiniz gibi Diana, nam-ı diğer Wonder Womandı. Takımımın adıysa kadın birliğiydi. Jungkook çelik yumrukları seçmişti ve kulağa hoş geliyordu ama konumuz bu değildi işte. 

"Hey hey hey! Hemen havaya girme bence. Önümüzde bir oyun daha var ve bu da demek oluyor ki henüz ortada bir kazanan yok."

Saçımı savurarak sevgilime dönmüş ve kocaman gülümseyerek eklemiştim. 

"Dediğin gibi, henüz."

Yüzünde eğlendiğini belli eden bir gülümsemeyle beni süzmüş, hemen sonrasında oyuna geri dönmüştü. Sanırım birbirimizin bu yüzüne daha önce hiç şahit olmamıştık. Yine de onu her geçen gün biraz daha tanıyor olmak hoşuma gidiyordu. Özellikte de farklı tarzlara sahip olan ilgi alanlarımızı bile bu şekilde bir araya getirebiliyor olmamız fazlasıyla uyumlu hissettiriyordu. Zıtlıklardan oluşan bir uyumdan bahsediyordum.

Jungkook son raunt için hazırlıklarını yapmış bir şekilde beni bekliyordu. Kelimenin tam anlamıyla kendimi parçaladığım için dağılmış saçlarımı tepeden bir topuzla sabitler sabitlemez bende onun gibi oyun konsolunu elime almış ve sevgilime rekabet dolu bakışlarımdan birini daha gönderdikten sonra oyuna çevirmiştim gözlerimi.

Son raunttu. Kazanmam gerekiyordu. Nedenini bilmediğim bir şekilde kendimi ona ispatlama gereği duyuyordum. -bu basit bir oyun dahi olsa-

"Kazananın ödülü ne olacak?"

Jungkook'un ortaya attığı soruyla tekrardan ona dünmüştüm. Bir ödül mü olacaktı? İşte şimdi her şey daha ilgi çekici bir hal almaya başlamıştı.

"Aklında bir şey var mı?"

Gözleri parlıyordu. Kesinlikle aklında bir şey vardı ve bu içten içe birazcık korkmamı sağlamıştı. Tabii ki bunu ona belli etmeyecektim.

THE OTHER SIDE |JJKWhere stories live. Discover now