48.anlamsız derecede doğruymuş gibi

140 19 72
                                    

Raya'nın anlatımından...

Ellerimi yaşlı kadına doğru kararsızlıkla uzatmıştım. Ihtiyaç duyuyordum belki tutunmaya ama içten içe de istemiyordum bunu. Hak etmediğimi düşünüyor, günah işliyormuş gibi hissediyordum kendimi.

Zamanı geri alamıyorduk. Onu istediğimiz gibi eğip bükemiyor, istediğimiz şekli veremiyorduk. Acılarımızın bir an önce yol olmaları için ileriye de saramıyorduk. En özgür olanımız bile bu gerçeğin kölesiydi işte. Şu anın, şu anımızın kölesiydik. Yine de hepimiz şu anı farklı değil miydi? Gördüklerimiz, duyduklarımız ve hissettiklerimiz farklı değil miydi?

Bizim hissettiklerimiz aynıydı. Aynı anda, aynı kabusta takılı kalmışdık. Ikimizin de birbirimiz dışında tutunacak tek bir dalımız yoktu. Kayıplarımız, hissettiklerimiz aynıydı. Düşmanımız da öyle.

"Tutun elimi."

Boş bakışları bir süre uzattığım elimde oyalamış, hemen ardından gözlerimi bulmuştu gözleri. Hiçbir şey ifade etmeyen ölü bakışları aklıma aslında hep orada olan ama gizlemeye, gömmeye çalıştığım suçluluk duygusunu getiriyordu. Ama ben şu an kaybedemezdim kendimi, daha fazla olmazdı en azından. Buradan çıkmamız gerekiyordu çünkü. Jungkook'un benim yüzümden yarım bıraktığı görevini tamamlamam ve bu kadını tekrar özgür bırakmam gerekiyordu. Bu özgürlük onun için hiçbir şey ifade etmeyecek olsa bile...

Jungkook için yapacaktım.

"Çıkalım buradan. Onun için, verdiği savaş için çıkalım. Bir hiç uğruna olmasın kaybımız. Sonra yine ruhlarımız gibi bedenlerimizi de bırakırız sonsuzluğa. Bunu biz yaparız ama, bir başkasının bunu bize yapmasına izin vermeyiz. Bayan Jeon, Jungkook'un başlattığı savaşı biz bitirelim. En iyi ben biliyorum bunu ne kadar arzuladığını, sizi kurtarmak için ne kadar uğraştığını. Kendini nasıl yiyip bitirdiğini en iyi ben biliyorum. Yalvarırım tutun elimi de düştüğümüz yerden şimdilik kalkalım. Yorgun olduğunuzu biliyorum ama son kez toplayın gücünüzü. Kaybeden bir tek biz olmayalım. Batarken yanımızda sürükleyelim karanlık kalpleri de. Kendimiz için değil Jungkook için."

Kadının boş bakışları tekrardan dolarlarken titreyen dudakları aralanmıştı. Bir damla gözyaşı yanağından aşağıya akarken ise güçsüz bir fısıltı çıkmıştı kurumuş dudaklarından.

"Kendimiz için değil..."

Başımla onu onaylamış ve havadaki elimi indirmeden tekrar etmiştim kendimi.

"Jungkook için."

Bayan Jeon'un elimi kavrayan güçsüz parmaklarını saran parmaklarımla derin bir nefes almıştım.

Yalnız değildim. Bir süre için.

Taehyung'un anlatımından...

"Olmuyor işte. Bize güvenmiyorlar. Bu şekilde bir yere varamayız. Üç gün oldu ve hala yerimizde sayıyoruz Leah. Bu insanların bizim tarafımıza geçmek gibi bir planları yok, görmüyor musun?"

Yorgun gözleri gözlerimi bulan Leah kendini kumlara atarken bıkkınlıkla konuşmuştu. Bitkin görünüyordu. Gözlerinin altı mor, hareketleri dengesizdi. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bu yorgunluğunun boşuna olduğu düşüncesi onu daha da çökertiyordu. Çabalarımız bir sonuca ulaşmıyorlardı. Kimse kurtarılmak istemiyordu.

THE OTHER SIDE |JJKWhere stories live. Discover now