46. biz yolumuzu kaybettik

143 19 60
                                    

Jungkook'un anlatımından...

Aşkın size nerede, ne zaman ya da ne şekilde geleceğini bilemezdiniz. En ummadığınız yerde çıkabilirdi karşınıza. En ummdadığınız zamanda, en ummadığınız şekillerde...

Kaybetmekten deli gibi korktuğunuz insanlar olurdu. Olmadığı bir dünyayı hayal bile edemeyeceğiniz kadar güzel insanlar, hayatlarınıza girer ve kalbinizle ruhunuza aynı anda dokunurlardı. Önce buna anlam veremezdiniz. Gerçeklerden soyut bir güvenli yerin olabileceğine inanmak istemezdiniz. Bir kez olsun kendinizi hayal kırılığına uğratmamak için görmezden gelmeye, yokmuş, yaşanmıyormuş gibi davranmaya başlardınız. Yalan söyler ve bu yalanların içinde kendinizi kaybederdiniz. Sıkı sıkıya tuttuğunuz elden kopar, uzaklara savrulurdunuz. Ölmek ister ama yaşamak zorunda bırakılırdınız. Kendiniz için değil, başkaları için çekerdiniz içinize o derin nefesi.

Onunla tanışana kadar bende başkası için yaşıyordum hayatımı. Güne bir başkası için kalkıyor, bir başkasının gözleriyle, bir başkasının görmemi istediği şekilde görüyordum dünyayı. Tek bir amaca hizmet ediyor, piyon olmayı umursamıyordum. Kendi hayatının ana karakterisin saçmalıkları ise bana hep komik geliyordu. Ne de olsa bir başkasının bizim için planladığı hayatı yaşamıyor muyduk?

Yaşamıyorduk. Yani belki de bu saçma kabustan uyanmanın vakti gelmişti. Ben hiçbir zaman başkası için yaşamamış, başkası için savaşmamıştım ki. Ne yaptıydam kendi mutluluğum için yapmıştım. Eksikliğiyle tehdit edildiğim insanların yokluğu en çok benim canımı yakmaz mıydı? Giden ne hissedebilirdi ki, kalanlar boşluk hissiyle yaşamak zorunda kaldıktan sonra...

Evet bir göreve aşık olmuştum. Tehlike diye adlandırdığım birisi benim güvenli yerim olmuştu. Kalbimin en derinlerinde onu korumuş, onun için savaşmıştım. Onun savaşı benim savaşım olmuştu artık. Biz olmuş, biz gibi hissetmiştik. Biz gibi yaşamıştık.

Şimdi düştüğümden daha sağlam kalkacaktım. Kalkanımı daha sıkı tutacak, kılıcımı daha güçlü çekecektim. Bu savaşı kazanacaktım. Hepimiz için verdiğim bu savaşı ben kazanacaktım, diğer herkesin bana verdikleri güçle, umutla, cesaretle ve en çok da sevgiyle.

"Taehyung'un yanına gideceksin. O olduğundan ve yalnız olduğunda emin ol. Söylediklerimi unutma, aptalca ve kendini riske atacak bir şey de yapma."

"Anladım Jungkook. İlk söylediğinde de anlamıştım. Herifin resmini de gösterdin, o olduğundan emin olacağım. Neden bu kadar panik yapıyorsun hala anlamıyorum."

Derin bir nefes vermiş ve gözlerimi kaçırmıştım gözlerinden. Panik mi yapıyordum? Sanırım biraz yapıyordum.

"Sadece," tekrar gözlerimi karşımdaki genç kızın gözlerine dikmiştim şimdi. Bunu her ne kadar sesli söylemekten korkuyor olsam da söylemeliydim. Benim için değerli olduğunu bilmeliydi.

"Seni de kaybedemem Lee."

Gülümsemiş ve tek elini yanağıma doğru kaldırmıştı. Baş parmağıyla dokunduğu yeri okşarken ise sessizce fısıldamıştı.

"Kaybetmeyeceksin. Söz veriyorum Koo, geri döneceğim."

Tekrar gözlerimi gözlerinden kaçırmış ve başımı sallamıştım. Öyle olacaktı, öyle olmak zorundaydı.

"Bu savaşı kazanacağız."

Yanağımdaki elini çekerken söylediği cümleyle aniden ruh halim değişmiş, gözlerimin içi alev almıştı.

THE OTHER SIDE |JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin