(Bölüm 36)

10.4K 1.2K 284
                                    

*****

Alya ve Yiğit'imiz için kocaman kalplerinizi alayım litfeeen☺️

Sorma Kalbim okurları sesiniz çıksın biraz, hadiiii:D

Oy ve yorumlarınız yazarın motivasyonu, bunu da hatırlatayım çiçeklerim.


&&&

"Aslında, o kadar süre beklemeyi düşünmüyordum. Çok öncesinde holdingin iflasını isteyecek ve tüm malvarlığınızı satışa çıkaracaktım." Durdu ve keyifsizce gülmeye çalışırken, "Ama..." dedi Alya. "Baban tüm nakdi bitirmiş, gemiyi karaya oturtmak üzereydi. Ne kumarına ne seks partilerine yetişecek para kalmıştı, tefecilerden aldığı borçların da vadesi gelmiş, geçmişti. O borç senetlerini bir bir topladım, menkul, gayrimenkul... Hepsi birer birer teminat olarak rehin alındı, borç karşılığı! Artık tek bir harekete kalmıştı iş, bir hareket! Ve domino taşı gibi tek tek tüm şirketler çökecek, holding iflas edecek ve Beylerbeyi'ndeki yalıya varana kadar her şey satılacaktı. Derken, baban şeytanca bir planla durumu kurtarmaya çalıştı."

"Cansu..." dedi Yiğit, çenesindeki el artık avucundaydı ve göz gözeydiler.

"Evet! Bu arada otel odasında yaşadığı hızlı bir gece sonrası kriz geçirip hastaneye kaldırılmıştı, sonra... Felç olmasına sizden çok üzüldüm, ama farklı nedenlerle! Bizzat, eşit şartlarda karşılaşmak ve beş parasız ortada kalırken haline gülmek istiyordum. Olmadı! Ortada artık Mehmet Cevat yoktu, sen gelmiştin ve babanın dağıttıklarını toparlamak için delice bir uğraş içindeydin. Yapamayacağını biliyordum, holdingin de Sanverlerin de mali durumuna senden fazla vakıftım."

"O yaz..." dedi Yiğit, avucundaki eli sıkarken. "O da mı planının bir parçasıydı?"

"Hayır, evet..." diyen Alya kararsız bir sesle ekledi. "Seni yakından görmek istemiştim, Sanverlerin veliahdını! Babana benzeyip benzemediğini merak etmiştim."

"Sonuç?"

"Sen, Mehmet Cevat Sanver'in değil, Pervin Kırşen'in oğlusun!" Bunu sevgi dolu bir sesle mi söylemişti? Yiğit anlamak istermiş gibi kaşlarını kaldırmış, merakla ona bakıyordu. "Bu iyi mi, kötü mü peki?"

"Senin için iyi, benim için kötü!"

"Neden Alya?"

"Tüm Sanverlerden nefret etmek istiyordum Yiğit, Gülşen'den bile!" Kızın dürüstlüğü her ne kadar etkileyici olsa da söyledikleri bir taş gibi yüreğinde gittikçe ağırlaşmaktaydı.

"Ama olmadı!" dedi genç kadın, suçlu bir çocuk gibi yüzünü önüne eğmişti. "O yaz anladım bunu ama anlamak istemedim." Başını kaldırdı, gözlerinde yumuşacık bir ifadeyle ona bakarken alçak bir sesle konuştu. "O öpücük... Hiç aklımdan çıkmadı! Ne kadar inkar etsem de etkilenmiştim senden ve bu, beni çok kızdırıyordu. Düşmanımın oğlundan hoşlanmak... Lafı bile olamazdı!"

"Düşman..." diye mırıldandı Yiğit. "Ne kötü bir kelime!"

"O sıralarda öyle düşünüyordum. Senin Cansu Dayanç ile nişanlanman tüm planlarımı alt üst etmişti ve beni çok kızdırmıştı. Para için evlendiğini düşünüyordum ve babana benzediğini! Beni öyle öpüp sonra da başkasıyla nişanlanman... Sanırım senin aynı şekilde etkilenmediğini görmek, benim için bir hayal kırıklığı olmuştu."

"Haklısın!" Sesi üzgündü genç adamın, hafifçe geri çekilirken, "Haklısın!" diye tekrarladı. "Para için Cansu ile evlenmeye karar verdim! Holdingi, ailemi kurtarmak için! Babama benziyorum, kendini para için satan rezilin tekiyim!"

"Hayır!" diye haykırdı Alya, uzanmış, tek parmağını onun dudaklarına koyarak susturmuştu. "Hayır, asla! Sen, annesini ve kardeşini kendinden çok düşünen, kalbi merhametle, sevgiyle dolu bir insansın! Onlar için kendini feda edecek, susacak ve her şeye katlanacak kadar güçlü bir adamsın. Sana yaptığım onca şeye tahammül edişini gördüm, anneni ve Gülşen'i sahiplenişini, birbirinizi nasıl sevdiğinizi..."

"Nedenler sonucu değiştirir mi Alya?" dedi acı bir sesle Yiğit, dudaklarındaki eli çekerken.

"Değiştirir!" dedi kız ve onun elini tutup öptü. "Ben değiştim baksana, her şey değişti, anlamıyor musun?"

"Kafam allak bullak, ne düşüneceğimi bilemiyorum, ne hissedeceğimi..."

"Sadece bize bir şans vermeni istiyorum Yiğit, tıpkı benim gibi!"

"Düğünü basman..." dedi genç adam, kızın öpüşünden etkilenmemeye çalışıyordu. "Daha öncesinde gelip konuşabilirdin, bir rezalete neden olmadan!"

"Sana düşünecek zaman ve kaçacak yer bırakmak istemedim! Elimdekilerle seni şok edecek ve teslim olmanı sağlayacaktım."

"O görüntüler..." dedi Yiğit, hatırladıklarıyla yüzü gerilmişti. "Kabul etmesem medyaya servis ettirecektin!"

"Hayır!" dedi Alya, ateşli bir sesle. "O bir blöftü, aslında o görüntülerin çok önce haberlere düşmemesi benim sayemdedir. Hepsini toplattım, çok yüksek paralarla! Şantaj, evet, yaptığım buydu! İstediğimi öyle veya böyle elde etmeyi kafama koymuştum. Söyledim ya, çok normal bir psikolojide değildim."

"Ya şimdi Alya?" Sorguluyordu Yiğit. "Şimdi nasılsın? İntikamından neden vazgeçtin? Holding bugün yarın iflasını açıklayacak ve diğer taşınmazlar da haraç mezat satılacak. Yalı..." Lafının burasında durdu ona baktı. "Tüm bunlar aslında annemindi, babamın değil, biliyorsun!"

"Biliyorum, hepsini biliyorum!" dedi Alya pişman bir sesle. "Hepsini telafi edeceğim, söz!"

"Nasıl?"

"Gerekli nakit akışı sağlayacağım ve tüm o rehin ve hacizler kaldırılacak..."

"Hayır!"

Yiğit bunu öyle sert bir sesle söylemişti ki, Alya şaşkınlıkla duraksayıp ona baktı. "Hayır mı?" diye sordu ürkek bir sesle.

"Hayır, istemiyorum Alya! Yapmayacaksın, Sanver Holdinge ait ne varsa batacak, bitecek, tıpkı planladığın gibi!"

"Ama..." diyen kızı yine sert bir sesle durdurdu adam.

"Senin paranı istemiyorum! Tek istediğim huzur, anlıyor musun? Senden tek ricam yalıya dokunma; o, annem için mukaddestir, ailesine ait bir hatıra... Elinden alınırsa kahrolur."

"Yiğit..." dedi Alya yalvaran bir sesle. "Lütfen izin ver, böyle yapma!"

"Hayır!" dedi genç adam, ela gözlerinde öyle kararlı bir ifade vardı ki, ne derse desin onu vazgeçiremeyeceğini anladı Alya. "Her şeyin nedeni para ve ben, artık bunun bir son bulmasını istiyorum. Annem ve Gülşen'in düzeni bozulmasın, üzülmesinler, başka bir şey istemiyorum."

&&&

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin