(Bölüm 25)

9.8K 1K 284
                                    

*****

Kızın topuklarının üzerinde hızlıca dönüp gitmesini düşünceli gözlerle izledi Yiğit, sonra sıkıntıyla saçlarını sıvazlayıp masasına doğru yürüdü. "Bir kıskançlığın eksikti," diye söylenirken kalan işleri tamamlamak için yerine oturdu. İşin doğrusu, o akşam Emir ve Cem'e söze vardı. Eski günlerdeki gibi arkadaşlarıyla buluşup biraz kafasını dağıtmak istemişti. Hem bu bahaneyle evden ve dolayısıyla Alya'dan da uzak kalacağını ve biraz da olsa üzerindeki gerginliği atacağını düşünmüştü. Şimdi, onun bir ajan gibi sorgulamasıyla ne kadar isabetli davrandığına bir kez daha emin olmuştu.

O böyle düşünürken genç kadın çoktan plazadan fırlayıp arabasına binmiş, hızlıca binanın otoparkından ayrılmıştı. Şoförüne o günlük izin vermiş, ertesi gün holdinge gelmesini söylemişti. İçinde gittikçe büyüyen öfke ve kıskançlığa bir de ne yapacağını bilememe hali eklenmişti. Kaşları çatık, sıkışan trafikte uzanıp aracın konsolundaki ses düğmesini sonuna kadar açtı, sanki kulaklarında bağırıp duran şarkı düşüncelerini dağıtacak ve onu rahatlatacaktı. Düşündüğü gibi olmadı.

"Lanet herif!" diye söylendi sıkılı dişlerinin arasından, sonra dikiz aynasından kendi gözleriyle karşılaştı. "Fena çuvalladın kızım, itiraf et!" diyerek sinirli bir halde güldü. Bir süre dalgınca önündeki araç kuyruğunu izledi, aynı esnada aklından sayısız düşünce ışık hızıyla geçiyordu. Nihayetinde bir karara varmışçasına tekrar aracın konsoluna uzandı, telefon rehberinden aradığı ismi bulup tuşladı. Birkaç çalıştan sonra açılan telefondan kalın bir erkek sesi, "Efendim Alya Hanım," dedi.

"Bektaş bey merhaba, umarım iyisinizdir," diye söze giren genç kadın, "Müsaitseniz biraz zamanınızı alacağım," diyerek konuşmasını sürdürdü.

"Rica ederim, buyurun, sizi dinliyorum," dedi adam hafifçe genzini temizleyerek.

"İstanbul'da nerede ne var ne yok siz bilirsiniz..."

"Estağfurullah," diyerek konuşmasını bölen adama sabırsız bir sesle, "İşiniz bu malum, tevazuya gerek yok," diye karşılık verdi kız; sonra asıl konuşmak istediği mevzuyu çabucak dillendirdi. "Kadın ve erkek müdavimleri olan, elit bir striptiz kulübü var mı bildiğiniz?"

Karşı taraftan birkaç saniye cevap gelmedi, Bektaş Koçak'ın duyduklarıyla şok geçirdiğini ve hazmetmeye çalıştığını tahmin eden Alya, gülmemek için kendisini zor tuttu. İyi bir izlenim vermediğini biliyordu ve yaptıklarının nedenini açıklamadığı sürece karşısındaki adamın da kendisine deli ve ahlaksız gözüyle bakacağı kesindi. Umurunda mıydı peki, zerrece değildi!

"Öhömm..." Zaman kazanmaya çalışan dedektif, "Striptiz kulübü dediniz değil mi Alya hanım, yanlış duymadım?" diyerek onun söylediklerini teyit etmeye çalıştı.

"Doğru duydunuz Bektaş bey!" diyen Alya sesini, adamın bir an önce cevap vermesini beklediğini belirtircesine yükseltmişti.

"Var, var da..."

"Elit olacak, herkesin alınmadığı?"

"Anladım Alya hanım, öyle birkaç yer biliyorum."

Kısa bir sessizlik olmuştu şimdi. Genç kadın tekrar konuşmaya başladığında tekrar dikiz aynasında kendi gözlerine baktı; delice bir cesaret ve kararlılık vardı. "Öyleyse, akşam dokuz gibi sizi alıyorum, birlikte gidiyoruz. Yolda ne yapmanız gerektiğini anlatacağım."

Şimdiye kadar gayet yolunda giden görevi bir anda çok bilinmeyenli denkleme, müşterisi de az buçuk dengesiz olmakla birlikte normale yakın addedilebilecekken şimdi Çarli'nin meleklerinden birine dönüşen Bektaş Koçak, "Tamam," dedi. "Size adresi mesaj atıyorum."

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin