(Bölüm 17)

11.5K 1.2K 130
                                    

*****

"Karşılığını alırsın!" Bunu derken ela gözleri kızın hafifçe şiş, hırpalanmış pembe dudaklarından aşağıya, göğüslerine kaymıştı. Genç kadın o bakışların altında hafifçe kızarırken farkında olmadan kollarını önünde çapraz bağlayarak isyan halinde dikleşmiş göğüs uçlarını kendince sakladı.

"Yiğit Sanver meğer bir mağara adamıymış!"

"Sayende!"

"Geri dönmek istiyorum." Bunu farkında olmadan ayağını yere vurarak emreden bir tonda söylemişti Alya.

Hemen cevap vermedi Yiğit, dudaklarını büküp karşısındaki kızı baştan ayağa süzdü; gördükleri hoşuna gitmemiş gibi bakışlarını koya çevirirken, "Anlaşmamıza bağlı..." dedi, ne kastettiği anlaşılmayan bir tavırla.

"Anlaşmamız belli!" Gittikçe sinirleniyordu genç kadın. "Evlendik ve Beylerbeyi'nde yaşayacağım..." Sözünün burasında durup derin bir nefes aldı, esintinin yüzüne düşürdüğü saçlarını alışkın bir hareketle arkaya atarken, "Ahh, bu arada..." dedi. "Pazartesi holdinge geleceğim."

Duyduklarıyla irkilip gözlerini ona çeviren Yiğit, "Holdinge mi, neden?" diye sordu, tahmin ettiği cevabı bir de ondan duymak istiyordu.

"Canım sıkıldı, biraz gezeyim diyorum," dedi Alya gülerek şımarık, küçük bir kız çocuğu gibi, sonra ciddileşerek ekledi. "Holding çalışanlarına yeni eş başkanı tanıtman için tabii ki!"

Eş başkan! Önündeki günlerin çok can sıkıcı ve sabır gerektirdiğinin farkında olmak, ne üzerindeki gerginliği ne de kapana kısılmışlık duygusunu hafifletiyordu. "İstersen tüm idareyi devralabilirsin, holding zaten senin," dedi Yiğit soğuk bir sesle, sanki umurunda değilmiş gibi.

"Gereksiz!" dedi Alya, yüzüne duygusuz bir maske geçirmiş, ne düşündüğü anlaşılmıyordu. Az önceki tutkudan eser kalmamış, buz gibi gözleriyle karşısındakini süzerken devam etti. "Varlığımı bilmeleri yeterli, Yiğit Sanver'in eşi ve yönetim kurulu başkanı sıfatıyla orada bulunduğumu, her sözümün emir telakki edilmesi gerektiğini..."

"Devam et!" dedi Yiğit, duraksayan genç kadına. "Beni satın aldığını, her şeyin sahibi olduğunu..."

"Bu detayı bilmelerine gerek yok!" Bunu ukala ve aldırmaz bir tavırla söylerken omuzlarını silkelemişti Alya. "Haftanın belirli günlerinde orada bulunacağım ve tüm işlerin yürütülmesinde son söz hakkı bende olacak!"

"Emredersin patron!"

Karşısındaki adamın alayla karışık iğnelemesine sadece gülümseyen genç kadın, içinden de, "Daha dur küçük bey, bu sadece başlangıç!" diye söyleniyordu.  "Ve..." diyerek ağzını açtı Alya. "Akşam da Beylerbeyi'ne geleceğim, seninle birlikte! Yeni ailemle tanışmak için..."

"Belanı arıyorsun," dedi Yiğit, sıkılı dişlerinin arasından.

"Belli olmaz kocacığım, belki çok mutlu oluruz."

Karşısındaki kadının eğlenen halleri genç adamı sinir etse de çaresizdi. "Annem..." derken sesi ister istemez yumuşamış, ricacı bir tona bürünmüştü. "Ne yaparsan yap, lütfen onu üzme..." Alya'nın kısılan gözlerini, yüzündeki ifadeyi görünce büyük bir hata yaptığını anladı Yiğit, resmen kedinin önüne ciğeri atmıştı. Lanet olsun, diye geçirdi içinden, aptalsın oğlum, duble aptal! Onu, planladıklarından vazgeçirmek için son bir hamle yaptı. "Hoş karşılanmayacaksın, hiç kimse tarafından!"

"Umurumda değil!"

"Ben dahil Alya!" dedi sesini yükselterek Yiğit.

"Fark etmez!"

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin