(Bölüm 30)

10.3K 1K 146
                                    

Alya'nın ağzından kısa bir bölüm...

Medyadaki şarkıyla okumanızı tavsiye ederim.

Alya

Bugün onun doğum günü! Bir insanın en mutlu günü olmalı değil mi? Benim için değil maalesef! Ve o, yirmi altı yaşında! Bazıları için belki çok büyük bir yaş, benim içinse... Hiç bir şey bilmiyorum artık, her neyse.

Sabah garip bir hüzünle uyandım, aklımda yine o vardı. Ne garip bir duygu, aşk! Adımını atarken, yemek yerken ve nefes alırken dahi onu düşünmek... Karşılık bulsa, nasıl da aklını başından alan, olağanüstü bir histir kim bilir! Ama benimki... Asla karşılık bulmayacak; o ihtimali kendi ellerimle yok ettim. Acı çekiyorum, çok fazla hem de, bunun kelimelerle tarifi yok. Bana bakan o ela gözlerinin nefretle kısılması, varlığımdan iğrenirmiş gibi davranması ve sanki bulaşıcı bir hastalık kapacakmışçasına benden kaçması tahmin edemeyeceğim ölçüde yaralıyor. Bir ay öncesine dönmek ve yaşanılanları geri almak mümkün olsa keşke ama değil! Tüm o saçmalıkları yapmamış olmayı dilemek bir fayda sağlamıyor ve pişmanım demek de... Her şey için çok geç! Sanver Holding şirketleri tek tek iflaslarını açıklıyor ve personelin yarıdan fazlasını işten çıkardık bile. Holdingin kapısına kilit vurup gitmek an meselesi, tüm alacaklılar kapıya yığıldı. Yiğit, hiçbir talepte bulunmadı, yardım etmeyeceğimi düşünüyor zira ve bir de bunu alçalmak olarak görüyor. Ne olacaksa olsun, al her şeyi bitsin tavrında. Sanırım tek istediği onları rahat bırakmam, bir de Cevat Sanver ile ilgili görüntülerin bilinmemesi...

Şimdi düşünüyorum da; nefret, tıpkı Fikret'in dediği gibi bir yılanmış ve öylesine ağır zehirlenmişim ki kişiliğim bile ağır bir komaya girmiş. Ben, Alya Celepoğlu, Nadide Sultanın biriciği... Kabul ediyorum yanlış yapmışım. O adamdan hala nefret ediyorum, evet! Ama yaptıklarının karşılığını ödeteyim derken yanlış üstüne yanlış yaptım. Ve kaderin bana reva gördüğü en ağır cezaya çarptırıldım; sevdiğim ve hayatım boyunca sevilmek istediğim tek erkek tarafından yanlış tanındım, üstün çabalarım sayesinde! Öyle kötü şeyler yaptım ki, onu belki de sonsuza kadar kaybettim. Yaşamım, bundan sonra bomboş bir rutinden ibaret kalacak, çünkü onsuz olacağım. Her sabah uyanacağım, bir robot gibi giyinip kahvaltımı edeceğim ve günlük işlerimi yapacağım, sonra hapishaneme geri dönüp yatacağım ve uyuyacağım. Nefes al, nefes ver... Yaşamım bundan ibaret artık, çünkü o, aşık olduğum adam olmayacak. Her şey bittiğinde, kalbimde tatlı bir sızı bırakan varlığını da göremeyeceğim, ayrılacağız; her şekilde ayrılacağız! Tanrıdan yardım isteyecek gücüm bile yok, çünkü ben bunu hak ettim.

Ve bugün... Yine holdinge gideceğim, aslında yapacağım bir iş de yok, sadece birkaç dakikalığına da olsa onu görmek için gideceğim. Ne zavallı bir durum değil mi? Bilse, nasıl da güler. Bir gün, bu kadarcık mutluluktan bile mahrum kalacağım, hem de çok yakında bir gün...

*****

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin