(Bölüm 46)

5.3K 593 122
                                    


Selam yavru kurtlar☺️ Haftaya yeni bölümle girelim istedim, bölümü seversiniz umarım, epey aksiyonlu zira.

Yorum ve yıldızlarınızı eksik etmeyin lütfen. Sizi seviyorum♥️

Onların odadan çıkışını izlerken genç kadının yüzünde düşünceli bir ifade vardı, masasında geriye doğru yaslanırken mırıldandı. "Kendi ayaklarınla geleceksin bana Azim Yolcu, tıpış tıpış hem de!" İstediği sonucu alamamanın verdiği can sıkıntısıyla yerinden kalkıp üzerindeki ceketi çıkardı, koltuğunun arkasına yerleştirdi, beyaz gömleğinin üstten bir düğmesini rahatlamak istercesine açtı. Tam o esnada kapının vurulmasıyla ceketine uzanmıştı ki eşikte beliren adamı görmesiyle yüzü aydınlandı.

"Aşkım... Seni beklemiyordum, ne güzel bir sürpriz!" derken ona doğru gelen kocasına yürüdü.

"Seni özledim bebeğim," diyen Yiğit, ona sarılıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştu. "Karımla bir öğle kaçamağı yaparız dedim?" Bunu söylerken hafifçe geri çekilip onun gözlerine bakmıştı gülerek, sonra aklına gelenle kaşları çatıldı. "Kimdi o çıkanlar?"

"Önemli değil sevgilim, atölye sahipleri..." dedi Alya, aceleyle kocasına sarılırken yalan söylediğinin anlaşılmaması için gözlerini kaçırmış, yüzünü onun göğsüne gömmüştü. "Şu öğle kaçamağına bir an önce başlasak mı aşkım?" derken hissettiği vicdan azabını bastırmaya çalışıyor ve bir yandan da dudaklarını onun boynunda gezdiriyordu.

"İyi fikir karıcığım!" Yiğit, hiçbir şeyden şüphelenmeden kollarındaki bedene sarılmıştı. Koridorda gördüğü, tiplerini tuhaf bulduğu adamları zihninin gerilerine iterken kızın kulağına fısıldadı. "Güzel bir yemeğe ve sonra da sinemaya ne dersin küçük hanım?"

Duydukları genç kadını rahatlatmış, az evvel olanları bir anlığına da olsa unutturmuştu. "Liseliler gibi diyorsun öyle mi? İşi ekip kaçıyoruz?" Bu düşünce hoşuna gitmişti.

"Aynen!" diyen Yiğit hafifçe geri çekilip elinden tutmuş ve gözlerinde yanıp sönen muzip ışıltılarla ona bakmıştı. Yüzündeki sevecen ifade Alya'yı neşeyle gülümsetirken ona sokuldu, cilveli bir sesle fısıldadı. "Hadi, ne duruyorsun? Kaçırsana beni!"

                               *****

Bazı insanlar, bir gün kaybedeceği endişesiyle mutlu olmaktan korkar. Bu, yaşadıkları acı tecrübelerin neticesidir. Alya, içten içe bu korkuyla yaşarken yine de cesurdu, aşkı için her şeyini ortaya koymaya hazırdı. Yıllar sonra kendisi olabildiği ve delice sevdiği adam, tekrar geleceğe umutla bakmasını sağlamıştı. Yaşamak istiyordu, sevmek istiyordu ve sevilmek... Aşk; annesinin ölümüyle uyandığı kabustan kurtulmasını sağlamıştı ve bir yere, bir insana ait olma duygusuyla kalbini doldurmuştu. Geçmiş yılları heba etmiş olabilirdi ama gelecek, işte o, artık en iyi şekilde değerlendirilmeliydi. Hepsini dillendirmese de bir sürü planı vardı; kendisine ve Yiğit'e ait, tabii bir de sonrasında aileye eklenecek yeni üyelere dair... Kocasının iş konusunda huysuzlanmasını geçici bir durum olarak görüyor, nasıl olsa bir müddet sonra sakinleşeceğini ve onun parasını kabul edeceğini düşünüyordu. Hem ne vardı ki bunda, onun olan her şey Yiğit'in değil miydi? Evlilik denen müessese, iyi ve kötü günde demiyor muydu?

Romantik bir gece sonunda, kocasının kollarındayken bunu dillendirdiğinde, Yiğit'ten hiç ummadığı bir tepki aldı genç kadın.

"Hayır aşkım!" demişti genç adam, biraz da sertçe. "Senin olan hiçbir şey benim değil!"

"Ama..." diyen kızdan hafifçe uzaklaşırken, "Evlilik öncesi imzaladığımız sözleşmeyi unuttun mu karıcığım?" dedi, sesi istemeden alaycı çıkmıştı.

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin