(Bölüm 29)

9.3K 1.1K 219
                                    


Bölüme geçmeden önce güzel bir haber vereyim dostlar;

Aşk Sen Kokuyor kitap dosyasını bitirip 24.06.2020 tarihi yani dün itibariyle yayınevime gönderdim. Yani artık kitabımızı elimize alıp sayfalarını çevirerek okumak için geriye doğru gün sayabiliriz:) Garip ama sanki ilk defa kitabım basılacakmışçasına bir heyecan ve sabırsızlık içindeyim. Aylin ve Akın'ımı çok özlemişim, kitap dosyasını düzenlerken bunu fark ettim. Diğer evlatlarımın, İpek Böceğim ve Rüyamsın'ın yanına Aşk Sen Kokuyor'u da koymak için büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum. Sizin de bu heyecanıma ve sabırsızlığıma eşlik ettiğinizi biliyorum. Diğerlerini bilmem ama, benim okur kitlemin mutedil, nitelik açısından belirli seviyenin üzerinde, tolerans sahibi ve farklı açılardan hayata bakan insanlar olması en büyük artım. İster ev hanımı, ister öğrenci, doktor, avukat, bankacı, öğretmen olsun fark etmiyor; aynı ortak paydada, insan olma kavramında buluşuyoruz ve aşkta! Sizlere, böyle bir okur ailesine sahip olduğum için çok mutluyum, bunu söylemek istedim. Seviyorum sizi yahu❣️

*****

Yirmi Aralık... Bazılarının hayatında anlamlı ve güzel bir gündü, başta Sanver Ailesi için! Pervin Hanımın üzerine titrediği ikinci evladının, Yiğit'in doğum günüydü bugün. Son haftalarda onun gergin ve asık suratından yolunda gitmeyen şeylerin fazlalaştığını anlamıştı. Belki bugün, yani doğduğu gün, onun için güzel şeylerin de başlangıcı olacaktı, kim bilir? Böyle düşünmesinde, evvelsi gün yalıya uğrayarak konuşmalarıyla ona moral veren, umut aşılayan Cansu'nun payı büyüktü.

Geleceğini haber vermemişti kız. Pervin Hanım üyesi olduğu yardım derneklerinden birisinin çalışmalarından dönüp onu, Gülşen'in odasında bulunca şaşırmıştı. Yalıya ayak basar basmaz, Cansu'nun yaklaşık iki saattir yukarıda olduğunu kapıyı açan genç hizmetliden öğrenmişti. İlk tepkisi, "Allah Allah!" demek olmuş ve üzerindeki kürk mantosunu çıkarıp kıza verdikten sonra elinde çantasıyla merakla merdivenlere yönelmişti. Odanın güneş alan ferah köşesindeki masada, Gülşen'le oturmuş kutu oyunlarından birisini oynayan Cansu, açılan kapıdan içeri giren yaşlı kadını görür görmez yerinden kalkmış, "Pervin teyzeciğim," diyerek yüzünde sıcak bir gülümsemeyle ona doğru yürümüştü.

Pervin Sanver, doğal çıkmasına gayret ettiği bir sesle, "Cansu, geleceğinden haberim yoktu kızım?" dedi, onun sarılmasına karşılık verirken.

Onun imasının farkında değilmiş gibi davranan kurnaz kız, olabildiğince şirin bir ifade takınarak, "Gülşen'i çok özledim teyzeciğim, tabii sizi de..." dedi ve kadının koluna girerek masaya yürüdü. "Beylerbeyi'ne yolum düşünce size de uğrayayım dedim. Hem biz yabancı mıyız, öyle haberli gelip gidelim."

Cansu, muhatabını nerelerden yakalayacağını iyi biliyordu. Kafasındaki dahiyane planları uygulamak için o gün yalıya doğru yola çıkarken Pervin hanımın dernek çalışmaları için dışarıda olduğunu biliyordu. Annesiyle birlikte neredeyse aynı organizasyonlara ve faaliyetlere katılan kadının, üyesi olduğu derneklerin programını öğrenmek onun için çocuk oyuncağıydı. Ve istediği gibi Pervin hanım evde yoktu; kapıyı açan hizmetliyi rahatça saf dışı bırakıp Gülşen'i göreceğini söyleyerek yukarı çıkmıştı. Daha öncesinde sık sık yalıda bulunan eski gelin adayına, çalışan kız bir şey diyememişti doğal olarak. "Buyurun Cansu Hanım!" dedikten sonra hızlıca mutfağa koşturarak durumu Zübeyde Kalfa'ya haber vermişti.

"Bu gidiş pek hayırlı değil gibi geliyor bana ya, neyse..." diyen yaşlı kalfa, söylenerek elindeki işe dönmüştü.

Gerçekten de pek hayırlı bir gidiş değildi; zira Cansu, ilk önce Gülşen'inki yerine bir üst kata çıkmış ve bir zamanlar birlikte yaşayacaklarını düşündüğü Yiğit'in odasına girmişti. Bir hırsız telaşıyla etrafa göz attı önce, her zamanki gibiydi. Koltuklar, süs eşyaları, hatta masanın üzerine atılı dergiler bile aynı düzendeydi. Ne zaman buraya gelse tavaf eder gibi gizlice genç adamın odasını gezer, kendince hayaller kurardı. Bir gün, bu yalının gelini ve hanımı olacağını düşünmüştü hep! Şimdi hala bunun gerçekleşeceğine inanıyordu. Sonra hızlıca yatak odasına geçti, bir an büyük, iki kişilik yatağı görünce, "Zınk!" diye durdu. İster istemez içini büyük bir kıskançlık sarmıştı. O adi orospuyla bu yatakta mı yatmıştı Yiğit, yatmış ve...

SORMA KALBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin