mevdudi-seyyid kutup

Start from the beginning
                                    

NEDEN SAPITTI?
Mevdudi bir din adamı değildir. Bir politika, siyaset adamıdır. Urdu dilinde akıcı bir kalemi vardır. Fakat kitaplarının günahı, faydalarından büyüktür.
Mevdudinin sapıtmasına sebep, din bilgilerini ehlinden öğrenmedi. Arabi ilimlerde maharet kazanmadı. Hakiki din alimlerinin sohbetlerine kavuşmadı.

İslamiyeti ehlinden öğrenmeyip, kendi felsefesini işin içine karıştırınca sapıtmak da kaçınılmaz oldu. Bu nedenle sebep olduğu şerler, hayırlarına büyük üstünlükle galiptir.

Bilhassa Urdu dilinde yazdığı kitaplarında, Ashab-ı Kirama dil uzatmakta, Halife-i Raşid olan hazreti Osman'ı lekelemeye çalışmaktadır. İslamiyetin ıstılahlarını ve ayet-i kerimeleri değiştirmektedir. Salef-i Salihine hakaret etmektedir.

"Sarra'" sahibi Kusaymi ve "Camiat-ul Medine" müderrislerinden Muhammed Zekeriyya da önce Mevdudi'nin yazılarını beğeniyordu. Sonra sapıklığını, delaletini anlayınca kendisine nasihat mektubu yazdı. Sonra onun bozuk fikirlerini bildiren risale neşretti. Doktor Abdürrezzak Hezarevi pakistani, bunu Urdu dilinden arabiye tercüme ve şerh eyledi. Bunu okuyanlar Mevdudi'nin fikirlerini iyi anlar.

Fikirlerinin bir kısmı fısktır. Bir kısmı bid'attir. Bir kısmı ilhaddir. Bir kısmı dinde cahil olduğunu gösteriyor. Çeşitli yazıları ise birbirini tekzip etmektedir.

BİRAZ MİSAL VERELİM
Mevdudi "İslam'da İhya hareketleri"kitabının birinci baskısında, İslam dinine ve Ehli sünnet alimlerine iftiralar yaptı. Pakistandaki doğru imanlı müslümanlar İslamı savunmaya başladılar. Onun iftiralarını vesikalar ile reddettiler. Bu haklı hücumlar karşısında şaşkına dönen Mevdudi, kitabına çeki düzen vermek zorunda kaldı. Yazılarının bir kısmını değiştirerek, bir kısmınıda cahilce tevillere kalkışarak yeniden bastırdı. Yiğitliğine leke sürdürmemek için de "yanlış anlaşılan yerleri tekrar gözden geçirip, kalp kırıcı tenkitleri önlemeye çalıştım" önsözünü de kitabın başına koydu.

Fakat bu kitabında da ehlisünnet alimlerine Müslümanlar tarafından sunulan "imam, Hüccetül İslam, Kutbul Arifin, şeyhul İslam" gibi saygın kavramlara dil uzattı.

Bu kavramları Müslümanlara layık görmez iken kendisi sapıklıkları delilleri ile ortaya konulan İbni Teymiyye(Tasavvufi) ve Abduhu överken isimlerinin başına imam, üstad gibi kelimeleri yazmaktan geri kalmadı.

"İslamda ihya hareketleri" kitabının baş tarafında: "İslam dini, dinsiz felsefeden büyük farkı olan, kendine mahsus bir felsefe ortaya koyar. Kainat ve insan hakkındaki bilgileri dinsizlerin bilgisena tamamen zıddır." Diyor.

İslam dininde felsefe bulunduğunu ve İslam âlimlerinin filozof olduğunu anlatıyor. Bu sözleri, Avrupa'lıların İslamiyeti dışarıdan görerek anlamalarına ve anlatmalarına benzemektedir. İslam âlimlerinin bir filozof derecesine düşürülmeleri, İslam âlimlerinin büyüklerini anlamamaktır.

Din bilgileri ikiye ayrılır. Din bilgileri, fen bilgileri. İslamın fen bilgileri müşahede, tetkik ve tecrübe ile elde edilmektedir. Avrupa ve Amerika'daki dinsizlerin kâinat ve insan üzerindeki fen bilgileri de böyledir. Bunları birbirinden tamamen zıt diyerek ayırmak, islamda fen bilgisi olduğunu inkâr etmek olur. Buda kaş yaparken göz çıkarmaya benzer. Yüce İslam âlimi İmam-ı Gazali hazretlerinin "cahillerin dine yardım etmeye kalkışması, dine fayda değil zarar verir" sözü ne kadar da yerindedir.

İNDİRİLEN DİN Mİ ? UYDURULAN DİN Mİ  ?[Tamamlandı]Where stories live. Discover now