Bölüm 26

187 17 11
                                    

Merhabalaaar, ben geldiiim! Yine çok da erken yayınlayamadım bölümü, ama yazlıkları kaldırıp kışlıkları yerleştirmekle meşguldüm. Resmen kıyafetlerle savaştım amaaa sonunda bölümü düzenleyip sizler için hazırladııım. Bakalım Sophie ve Daniel tekrar karşılaştığında neler olacak?  Senga ile Sophie ne zaman karşılaşacak ve nasıl bir tanışma olacak? Bu arada bu bölümde isyanlarla ilgili minik bir gelişme de olabilir. Yorumlarınızı heyecanla bekliyoruum! Haftaya görüşmek üzere!



Önceki Bölümde...

"Sana da söyledim Elizabeth, o benim arkadaşım. Bana çok yardımcı oldu ve ilk defa benden bir şey rica etti. Onu kırmak istemedim. Ayrıca sadece klan toplantıları süresince böyle olacak. Bu kadar insanın ortasında da garip bir şey yapamaz ya!" Gözlerini devirme sırası Jenny'deydi. "Peki hiç düşündün mü herkes gittikten sonra sen burada kalınca kraliçe sana nasıl davranacak? Ya da ne tepki verecek? Burada kaldığın süreyi sana nasıl yaşatacak?" Sophie endişeyle ellerini ovuşturdu. "Evet, bu kısmı da düşündüm. Ama çok ciddi ve onu kızdıracak şeyler yapmayacağız ki... Basit şeyler..." Jennifer ellerini havaya kaldırdı. "Ben ve Lizzie sana olasılıkları anlatmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Artık tüm sorumluluk sende. Ama asla yapmanı istemiyoruz Sophie. Sana değer veriyoruz ve artık üzülüp zarar görmeni istemiyoruz." Sophie uzanarak ikisinin de elini tuttu. "Sizi çok seviyorum, desteğiniz için çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. İyi ki sizin gibi kız kardeşlere sahibim." Jenny ve Elizabeth de gülümsediler. "Biz de seni çok seviyoruz." Elizabeth'in bakışları kış bahçesinin girişine odaklanınca ikisi de o tarafa baktı. O kadar dolu dolu sohbet etmişler ve birbirlerini görmedikleri zaman boyunca yaşadıklarını paylaşmışlardı ki kapıya gelene kadar onları fark edememişlerdi. "Alec ve Ian geliyor. Ama arkalarındakini tam seçemedim. Sanırım o..." Kapının açılmasıyla üçü de içeri girdiler. "Daniel'mış." Sophie homurdanarak fısıldadı. Şu an görmek istediği en son kişi oydu.



"Bende çok sevgili karım acaba nereye kaybolmuştur diye düşünüyordum." Ian gülümseyerek ilerledi. "Tabi küçük cadı McAlister ve Leydi McAlister'la olcaktı!" Ona bilerek sinir olacağı şekilde sesleniyordu. Sophie gülümsedi ve ayağa kalkarak Ian'a doğru ilerledi. "Ah Ian, seni bile bu kadar çok özleyeceğimi düşünmezdim. İkisi birbirlerine sarılırken Elizabeth battaniyeyi ayaklarının üzerinden atıyordu. "Alec, sen kalenden çıkabiliyor muydun?" Alec gözlerini devirdi. "Ian'la bu kadar iyi anlaşmanıza şaşmamalı. Kocanla can sıkma konusunda yarışıyorsunuz resmen." Jenny ilerleyerek Alec'e sarıldı. "Ben de seni seviyorum Alec." Daniel ise o sırada ayağa kalkan Elizabeth'e odaklanmış durumdaydı. "Bana öyle bakma koca adam. Sen dünyaya nasıl geldiğini sanıyorsun?" Alec ve Ian kahkaha atarken Sophie ve Jenny de Daniel'ın komik görünen yüz ifadesine gülmeden duramadılar. "Ben bilmiyordum. Tebrik ederim Leydi McAlister." Elizabeth elini salladı. "Bu kadar resmiyete gerek yok. Artık bizim askerimiz olarak görev yapmıyorsun ne de olsa, değil mi Alec?" Alec omuzlarını silkti. "Sen nasıl istersen güzelim." Ian gözlerini devirdi. "Bu kadar sürede mi Alec? Evlilik seni çok değiştirmiş." Alec karısının yanına giderek belinden tuttu ve kendisine yaklaştırarak sarıldı. "Ne dersen de, umurumda değil. Karım mutluysa ben de mutluyum." Elizabeth gülümseyerek parmak uçlarında yükseldi ve kocasının dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Ian başını sağa sola salladı. "Hayal kırıklığısın dostum." Jennifer tek kaşını kaldırarak kocasına bakıyordu. "Hayal kırıklığı olan tam olarak nedir açıklamak ister misin kocacığım?" Ellerini beline koymuş, ciddi bir surat ifadesiyle kocasının cevabını bekliyordu. Ian ilerleyerek karısının yanına gitti ve onun saçlarını okşadı. "O da ne demek? Açıklamak isteyeceğim tek şey sana olan sevgim karıcığım." Daniel, Alec ve Ian'ın davranışları karşısında gözlerini devirdi. "İkiniz de hayal kırıklığısınız. Siz evlenmeden önce hiç böyle değildiniz..." Daniel'ın şaka yapmak ve arkadaşlarına takılmak için söylediği bu cümleler karşısında ellerini beline koyma sırası Sophie'deydi. "Doğru söylüyor, ikiniz de hayal kırıklığısınız. Çünkü sonu mutsuzlukla sonuçlanacak hırslarınızın peşinden gitmek yerine mutlu olduğunuz kadınlarla evlenmeyi ve birlikte huzurlu olmayı tercih ettiniz." Sophie sustuğunda herkesin yüzündeki gülümseme yavaş yavaş kaybolmuştu. "Leydi Sophie'ye daha fazla katılamazdım. Onun yaptığı gibi hırslarınızın peşinden gitmeli ve bu hırslar doğrultusunda karşınızdakini sevmeseniz bile sırf güçlü olmak için bir prensle birlikte olmalısınız." Sophie'nin bakışlarına yerleşen anlık hüzün hızla kaybolurken bunu fark eden Daniel, anında pişman oldu ve ayarı olmayan çenesine lanet etti. Diğerleri bir tepki veremeden kış bahçesinin kapısı hızla açıldı. "Ah nerelerdeydin aşkım? Sabahtan beri seni arıyorum!" Herkesin bakışı kapıya çevrilirken gelen kişi ilerleyerek Daniel'ın dudaklarına yapıştı.

Böğürtlen MevsimiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon