Bölüm 41

121 13 2
                                    

Merhabalar.

Geçtiğimiz hafta boyunca acılarımız biraz olsun azalmadı, daha da arttı. Acımızla birlikte öfkemiz de artmaya başladı. Yeni yeni fark ediyoruz bu yıkımın büyüklüğünü. Hepimizin içi acıyor. Ama artık bu acı ve öfke bulutunun arkasında birçok soru geliyor aklımıza. Neden? Böyle olmak zorunda mıydı? Engellemenin başka bir yolu olamaz mıydı? Çok şey söylemek istiyorum ama önce oradaki canlarımızın ihtiyaçlarının karşılanması ve tekrar hayatlarını kurmaları için yardım etmemiz gerekiyor. Her neyse yine çok konuştum.

İyi okumalar diliyorum, haftaya görüşmek üzere.





Önceki bölümde...

Elizabeth uykusundan ağır bir sancıyla uyandığında korkuyla gözlerini açtı ve hemen yanına baktı. Alec hala yoktu. Sakinleşmeye çalışarak derin derin nefesler aldı. Karnını okşayarak yatağında dikleşti. "Sakin ol bebeğim, daha çok erken... Daha çok vaktimiz var." Sancısı biraz daha hafiflediğinde yatağının yanındaki komodinin üzerinde olan sürahi ve bardağa uzanmaya çalıştı. Suyunu doldurduktan sonra tam bardağını ağzına götürüyordu ki öncekinden çok daha şiddetli bir sancı bardağının yere düşmesine ve Elizabeth'in bir çığlık atmasına sebep oldu. "Yüce Tanrı, nolur şimdi olmasın, lütfen şimdi gelme, çok erken." Gözlerinden yaşlar akarken vücudunun aşağısından gelen sıcaklıkla elini karnının altına götürdü. Elini tekrar yukarı çıkardığında bir kere daha çığlık atmamak için kendini çok zor tuttu. Eli kana bulanmıştı.







"Hay aksi şeytan!"

Sabaha karşı Sophie bir şeylerin yere düşmesinin çıkardığı gürültüyle gözlerini hafifçe araladı. Ezekiel bir elinde meşale diğer elinde de geniş bir çanta tutuyor, David de telaşla o çantanın içine bir şeyler dolduruyordu. Battaniyesini yavaşça iterek yatağında doğruldu. "Neler oluyor David?" Arkasından gelen Daniel'ın sesiydi. O da uyanmış, merakla ikisinin ne yaptığını izliyordu. "Yoksa kötü bir haber mi geldi? Doğru söyle David, abimlere mi bir şey oldu?" Sophie telaşla ayaklarını yatağından sarkıtarak ayağa kalkmaya yeltenirken David elindeki temiz bezleri temiz küçük bir çantaya koyup büyük çantanın içine attıktan sonra onlara döndü. Ezekiel bu soru üzerine telaşlı görünerek David'e baktı. "Beklenmedik bir doğumun gerçekleşmek üzere olabileceğinin haberini aldık. Kalenin dışındaki kulübelere gideceğiz. Sizi ilgilendiren bir durum söz konusu değil." Sophie'nin kaşları hala endişeyle çatılmıştı. "Ciddi bir şey yok ama değil mi? Annenin ve bebeğin durumu iyi?" David arkasını dönmeye gerek duymadan eşyalarını toparlamaya devam ediyordu. "Bilmiyorum, göreceğiz." Temiz bir beze sarılı eldivenlerini de çantanın içine yerleştirdikten sonra tekrar onlara döndü. "Sizi birbirinize emanet ediyorum. Ne zaman geleceğimiz belli olmaz. O yüzden kendinizi tehlikeye atacak ve yaralarınıza zarar verecek bir şeye kalkışmayın. Bu işin içinde bir de sizin kendinize zarar vermenizi istemiyorum." Onun bu çocuğuna öğüt verir gibi konuşan ses tonuna herkes alışmıştı. Sert ses tonunun ve çatılan kaşlarının altında yumuşacık bir kalbi olduğunu biliyorlardı. Daniel başını salladı. "Merak etme, ben Leydi McAlister'ın yanında olacağım. Eğer yardımcı olabileceğimiz bir şey olursa söylersin." David başını salladı. "Hadi gidelim Ezekiel." İkisi odadan çıkarken Sophie tekrar ayaklarını yatağına uzatarak üstünü kapattı. "Umarım ciddi bir şey olmaz, çok üzüldüm." Daniel da tekrar yatağına döndü. "Umarım." Bir süre devam eden sessizliği Daniel böldü. "Sana bir şeyler söylediğini biliyorum ama lanet olsun ki ne söylediğini bilmiyorum Sophie. Ben onunla nişanlanmak ve aylar önce senin çabalarına karşılık vermeyerek en büyük hataları yaptım. Ama yemin ederim daha fazlası değil, gerçekten değil. Sana söz verdiğim için ona hiçbir şey sormayacağım. Ama lütfen bana bir şeyler söyle. Aklında ne varsa söyle ki sana verebilecek bir cevabım olsun. Durup dururken bana bu söylediklerini kabullenmemi bekleme." Daniel'a cevap veren tek şey sessizlikti. Sophie elinin tersiyle gözyaşlarını silerek battaniyesini kafasının üzerine çekti. Son birkaç saat... Sonra bu işkence bitecekti.


Böğürtlen MevsimiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin