Bölüm 48

316 19 3
                                    

Merhabalaaar,

Ben bölümü düzenlemeyi tamamlayınca dayanamadım. Şimdi paylaşmak istedim. Belki çoğunuz uyuyorsunuzdur ama olsun. Bir ay sonunda hikaye yazınca böyle oluyormuş demek ki... Mail yüzünden buraya giremeyince açıkçası hiçbir şekilde yazasım gelmedi ve hikayeden koptum. Yazdıklarımı tekrar okuyarak toparlamaya çalışıyorum. Minik hatalarım olursa mazur görün. Hepinizi öpüyorum yazdığım uzuuun bölümle baş başa bırakıyorum. İyi okumalar. 



Önceki bölümde...

 Sophie yanında Daniel'la odasının kapısına geldiğinde duraksayarak ona döndü. "Neler oluyor Daniel? Ben açık bir şekilde seninle görüşmememiz gerektiğini, senin başka biriyle evleneceğini ve bu olanların Senga'ya saygısızlık olduğunu birçok kere konuştum. Neyi anlamıyorsun? Abimi nasıl ikna ettin?" Daniel hiç konuşmadan elini havaya kaldırdı ve Sophie onun yüzüksüz elini gördü. Soran bakışlarının farkında olan Daniel, Sophie'nin bir cevabı hak ettiğini düşünüyordu. "İzin verirsen içeride konuşalım. Burada konuşulacak şeyler değil." Sophie tedirginlikle etrafına bakındı. Uzun ve meşalelerle aydınlatılmış koridorda kimse görünmüyordu. En azından onlar izlendiklerinin farkında değillerdi. Sophie kapıyı açtı ve ikisi içeri girdiler. Loş odada ilerleyerek geniş oturma koltuğuna aralarında mesafe bırakarak oturdular. "Söze nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Her şeyi anlatmadan birçok şeyi sana anlatmam gerekiyor. Ben sadece ikimizi ilgilendiren şeylerden bahsetmeye çabalayacağım. Öncelikle Senga sana söylediği gibi hamile değil. En azından hamileyse de benim çocuğumu taşımıyor. Yani hem sana hem bana ayrı ayrı yalan söylemiş." Sophie'nin ağzı şaşkınlıkla açıldı. "Nasıl?" Daniel'ın gözleri odada yanan meşaleler ve mumların ışığında parlıyordu. "Tam olarak sana anlattığım gibi." Sophie'nin gözleri inanamaz bir şekilde bakıyordu. Daniel ayağa kalkarak onun yanına oturdu. Şimdi dizleri birbirine değecek mesafedeydi. "Biliyorum şu an sana inanması çok zor geliyor ama gerçekler bunlar Sophie. O aile hepimizin düşmanı ve bize bilerek zarar vermeye çalışıyorlar. David'in gözetiminde olduğumuz zaman birlikte uyuduğumuz bir gece vardı ya hani, ben tamamen seninle olmayı istediğimi ve her şeyden vazgeçeceğimi söylemiştim." Sophie yavaşça başını salladı. İnanmak istediği gerçeklerin bozulmasından o kadar çok korkuyordu ki nefes bile almaya çekiniyordu. "İşte o gecenin sabahında Senga bizi gördü ve sonrasında böyle bir şey planladı. Çok açık değil mi sence de? Sana hamile olduğunu söyledi ve bana söylememen için seni kandırdı. Çünkü biliyordu ki sen bana söylersen gerçekler ortaya çıkacaktı. Bir kumar oynadı ve neredeyse kazanıyordu. Ellerini tutabilir miyim?" Sophie korkuyla Daniel'ın ellerine baktı. Sanki onun ellerini tutarsa aynı şekilde ona inanacak ve kalbini avuçlarının içine savunmasız bir şekilde koymuş olacaktı. Aradan ne kadar geçtiğini fark etmediği bir süre sonunda çekinerek ellerini ona uzattı. Daniel, Sophie'nin ellerini sımsıkı tuttu. "Sana söz veriyorum, bir daha bu elleri asla bırakmayacağım." Ellerini dudaklarını götürerek bütün parmaklarını tek tek öptü. "Daha fazla bekleyemeyeceğim." Kendi kendine mırıldanmasına anlam veremeyen Sophie şu an yaşadıklarını da idrak etmekte zorlanıyordu. Bir daha Daniel'a güvenebilir miydi? Onu yarı yolda bırakmayacağından nasıl emin olabilirdi? Kendi canını hiçe sayarak önüne siper olduğu o an belirdi bir anda gözünde. Acaba gerçekten bu mümkün müydü? Daniel ile birlikte olabilme ihtimali var mıydı? "Beni bir daha klanın için, baban için ya da herhangi bir şey için bırakmayacağına nasıl güvenebilirim Daniel?" Daniel'ın gözleri adeta alev alev yanıyormuşçasına parladı. "Seni bir daha bıraktığım zaman ancak öldüğüm zaman olabilir Sophie. Babam, klan ya da herhangi bir şey umurumda değil. Senga ile ayrıldığımı babam da biliyor ve beni destekliyor. Ama eğer desteklemeseydi de benim için bir şey değişmeyecekti. Her şeyimi bırakıp gerçek ailemin yanına McAlister'a dönecektim, yemin ederim. Hatta bunu Alec ile de konuştum. Bana inanmıyorsan ona da sorabilirsin. Bana şimdi tam olarak inanmasan da seni anlayabilirim. Ama lütfen izin ver, o güveni tekrar kazanayım. Daha fazla beklemeyeceğim." Sophie kafası karışmış bir şekilde baktı. "Neden sürekli böyle söylüyorsun? Neyi bekleyemezsin?" Daniel aniden ayağa kalkarak Sophie'yi de ayağa kaldırdı. Eğilerek bir dizinin üstüne çöktü. "Sophie McAlister, ömrümün sonuna kadar seni görmediğim bir an olsun istemiyorum. Hayatımın neşesi de, rengi de, sesi de sensin. Bir ömür boyunca benim gibi huysuz bir adamla birlikte olmanı düşünmeni anlarım ama elimden geleni yapacağıma söz veriyorum. Sen aksini istemediğin sürece de seni asla bırakmayacağım. Seni çok seviyorum. Benimle evlenir misin?" Cebinden çevik bir şekilde çıkardığı annesinin eski yüzüğünü aşık olduğu kadına uzatarak heyecan ve korkuyla bekledi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 19, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Böğürtlen MevsimiWhere stories live. Discover now