💜Özel Bölüm (2)

6.9K 307 126
                                    

    "Yapmam gereken tek şey yok olmak!" diyerek gözlerimi kapattım ve kafamı masaya yasladım.

"Abi 2 gündür dediğin tek şey bu! Kendine gel artık. Sen olmazsan geride kalanlar ne olacak?" diyen Murat'a baktım. Bizim korumalardan biriydi. Eser'in yerine geçmişti işte ama sadece görec olarak geçebilmişti. Hiçbiri Eser kadar değerli olamazdı gözümde. Yine de has çocuktu. Kafamı masadan kaldırıp gözlerine baktım.

" Lan anlasana beni! Ben oldukça onlar teker teker yok olacak. Ben ölüp, kurtulayım ki onlar yaşasın!" dedim hiddetle. Ayağa kalkıp masanın üzerindeki silahımı alıp belime yerleştirdim.

"Abi yapma. Mantıklı düşünemiyorsun" diyen Murat'ı es geçip yoluma devam ettim. Mekandan ayrılıp arabama bindim ve yağmurun kör ettiği yollarda sürmeye başladım. Hiddetli yağmurda göz gözü görmecek kadar sıktı damlalar. İçim gibi paramparça etmek istiyordu belkide her yeri.

Günlerdir ip ucu aramaktan, kendimi hırpalayıp bir yerden bir şekilde çıkar yol aramaktan bitkim düşüyordum ama kızımı bulmadan dinlenmek bana yasaktı. Kendi ellerimle kötülüğe teslim etmiştim ben huzurumu. Güzel kızım benim. Pamuk ellerini ellerime koyup "babamın kocaman elleri var" deyişi, yanaklarımı severken 'sakalların gıdıklıyor' diyerek gülüşü... Kalbimi titretiyordu şimdi. Onu kaybetmeye hazır değildim. Ne kızımı ne de Ezgi'yi. Ezgi... Gözlerinde kaybolduğum hatunum. Her şeyiyle ihtişamına hayran kaldığım karım.. Ona sarılmayalı, ellerini tutmayalı, gözlerine korkmadan bakmayalı uzun zaman olmuştu.

Düzelmeyecekti. Ben kızımı bulsam da bulmasamda düzelmeyecekti! O her zaman bana kızgın ve kırgın olacaktı. Gözleri eskiye dönmeyecekti. Bana sevgilim demeyecekti. Ben onu fazla kırmıştım. Kalbini, güvenini kırmıştım.

"Düzelmeyecek... Düzelmeyecek!"

Ne sanıyordum ki sanki. Kızımızı bulup getirdiğimde koşarak sarılacağını mı? Yüzüme bile bakmayacaktı. Kızımı da alıp benden gidecekti. Oğlumu da kızlarımı da!

"Ahhh!" Ellerimi direksiyona defalarca vurdum ve arabayı kenara çekip kafamı ellerimin arasına aldım. Şakaklarımı sıkıp kafamı ellerimin arasında ezmeye çalıştım. Düşünmek istemiyordum! Böyle olsun istemiyordum. Her şeyin eskisi gibi olmasını isterdim. Ezgi olmadan öncesi yada daha da geriye Emine'den de öncesine gitmeyi isterdim. Bu kadar yük! Bu kadar sorumluluk bana fazlaydı. Ben kaldıramayacak gibi hissediyordum. Daha da ileri gidemeyecektim.

Telefonun bildirim sesini duyduğumda gözümden akan yaşı elimin tersi ile silip telefonu çıkardım. Gelen mesaja tıkladım.

"Üzülmene daha fazla dayanamadım Rüzgar! Gel ve kızını kurtar!" mesajın anlamsızlığı karşısında kaşlarımı çattım. Çok geçmeden bir konum geldiğinde yutkundum. Gerçek miydi? Bu-bu gerçekti. Hızla konuma bastım. Arabayı çalıştırıp gaza yüklendim ve yolun gözümün önünde kaybolmasına izin verdim. Baba geliyor kızım. Bebeğim geliyorum.

Tuzak!

Her ne olursa olsun bu bir ihtimaldi ve ben artık ne olursa olsun razıydım. Yolun sonunda ölümde olsa gidecektim. Başka şansım yoktu. Ölmeyi bu kadar kabullenmişken ölmekten korkamazdım. Kızım için canımı verebilirim. Belki de Ezgi mutlu olsun diyeydi. Ezgi içindi! O mutlu olursa daha rahat olacaktım. O kızlarıma daha iyi bakardı. Oğluma çok iyi bir anne olurdu. Amcaları onlara bakardı ki. Teyzeleri de vardı. Onlar çok mutlu olabilirlerdi. Ben varken olamadıkları kadar mutlu olacaktı herkes.

*****

Konuma geldiğimde etrafa bakındım. Bomboş bir araziydi! Cidden mi? Sinirle ellerimi kafama vurdum. Boğazımdan çıkan hırıltılı sesleri bağırarak kesmeye çalıştım. İsyan etmek yok! İsyan etmek yok oğlum! Yaptıkları bu planı onların bir taraflarına sokacaksın. Şakayı onlara göstereceksin!

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin