💜AŞKMAF/2💜

30.4K 1.8K 227
                                    

Ben kararımı çoktan vermiş ve 1 hafta önce verdiğim saçma karar yüzünden kendime saydırıyordum. Cidden nasıl böyle bir karara varıpta İstanbul'dan ayrılıp Ankara'ya gelmiştim. Cidden deliyim sanırım. Çok düşüncesiz davranmıştım. Rüzgar kendini harap etmiş, Ecem ve İrem yemek yemiyor uyumuyor. Gerisi pekte önemli değil. Tamam hepsi önemli çok fazla hemde. Annem de önemli babamda. Ve kardeşim Eminede.

Bir dakika ya biz Emine ile kardeştik. Hani şu kardeşlerden. Lafın gelişi olmayan kardeşler. Kan bağı olan. Öz kardeştik. Bu ne kadar güzel bir şeydi şuan farkına varıyordum. Beynim kendine anca gelmişti sanırım. İçimde anlatılmaz bir mutluluk oluşurken yüzümde minik bir gülümseme oluştu.

Babam yaşıyor, Emine öz kardeşim. Babamın yaşaması bile çok güzel. Tabii ondan hesap sormayacağım anlamına gelmiyor. Krallar hiç tahtını bırakıp kaçar mı? Gerçi o tahta bir daha oturamayacak ama o benim yine kralım.

Oğlu vardı başkasından. Annem affetmezdi sanırım. Birde şu aldatma olayı falan filan ama onlar kendi arasında olacak iş. Kendileri konuşup anlaşırlar. O konuda elimden hiçbir şey gelmez. Zaten benim şuan öncelikli konum Rüzgar ve kızlardı.

Nedense Rüzgar öncelikliydi ama kızlarda önemli. Hepsiyle ilgilenmeye bakacaktım. İlk önce İrem'i uyutmam lazım. Sonra Ecem'e yemek yedirmem lazım. Emine nasıl bir fikrim yok ama o güçlüdür ne yapacağını bilir.

O yüzden ondan önce Rüzgar'la ilgilemeliyim. Ondan sonra Emine ve diğerleri. Gerçekten heyecanlanmıştım. Çok fazla hemde. Araba her ilerlediğinde özlemim azalıyordu. Onlara ne kadar yaklaşırsam o kadar rahatlıyor ve heyecanlanıyordum.

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı ama daha kararmasına çok vardı. Arabanın benzine ihtiyacı vardı bu yüzden yakınlarda bir yerde benzin istasyonu olsa iyi olurdu. Yarı yolda kalmak istemezdim. Bir an önce gitmek istiyordum İstanbul'a.

Acaba kim nerede kalıyor? Rüzgar ve Doruk bir arada ise ve Doruğun diğerlerinden haberi olduğuna göre aynı evde kalıyor olmalılar büyük ihtimal ama emin olmak için Doruk'a sorabilirim.

İlk önce arabaya benzin alayım arabaya benzin dolarken bende arardım. Zaten bir buçuk saate oradaydım. Fazla sürmez otobandan gideceğim için. Biraz hızlı gidersem sorun olmaz. Bir buçuk saati daha aza düşürmüş olurum. Aslında ne kadar erken gidersem onlar da o kadar erken toparlanır. Bir daha böyle bir saçmalık yapmayacağım. Kalbim ne derse o.
 

Kalbimin sözünü dinledim ve Rüzgar'a aşık oldum. Sevdiğim adamın kollarında huzuru hissettim. İlk öpücüğümü istemesem de ona verdim ama şimdi gelse ben direk onu öpeceğim. Birde ona söylemem gereken bir şeyler var sanırım. Çoktan demem gereken şeyler. Bu yaşanılanlardan sonra üzerine birkaç kelime de eklendi. Ve bu sefer daha güzel oldu.

Şimdi kalbimin sesini dinliyordum ve sevdiklerimin yanına geri gidiyordum. Bir de ben bu beyinle tıp okuyup doktor olmuştum. Beynime edeyim. Daha ne halt yiyeceğini bilmiyor. Onun yüzünden bende üzülüyorum acı çekiyorum.

Gerçi suç ona uyan bende. Neden beynime uyuyorsam. Koskoca kalp var burada siz kim köpek. Gıcık şeyler sizi. Kalbim olmasa, sizin elinize düşsem yandım. Yazık vallahi bana. İç sesim bile doğru konuştu ilk defa. Onu övdüğümü duyan iç sesim kendinden büyük egosuyla ortaya çıkarken

'Tabii doğru söyleyeceğim. İç sesim ben' dediğinde ona

"Kimin iç sesisin acaba. Benim istediklerimi söylüyorsun unutma" dedim ve kapak yapıp heri gönderdim. Bu onun susması için bir süre yeterdi. Başını aradan çıkarıp

'Bir buçuk saat boyunca canın sıkılsın da gör sen gününü' dediğinde göz devirdim ve yine cevapladım

"O bir buçuk saatin sonunda huzura kavuşacaksam, o kadar saatin sonunda sevdiklerim varsa sıkıntı da neymiş" dedim. Sinirle bana laf yetiştiremediği için geri giderken bende güldüm.

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin