💜TELMAF.17.💜

58K 2.4K 652
                                    

Karakterime, karakterin fiziki ya da psikolojik herhangi bir özelliğine laf eden herkes, erişime engellenecektir. Karakteri hakaret derecesinde eleştirmek demek, yazara yapılmış büyük bir aşağılama demektir! Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.

Beğenmeyi unutmayın. ⭐

...

Bir tepki verebilmek istedim. Olumlu ya da olumsuz herhangi bir şey diyebilmek istedim ama yapamıyordum. Öyle yanlış bir zamanda hamle yapmıştı ki, zihnim ona vakit ayıramayacak kadar doluydu ve durumu algılamakta oldukça güçlük çekiyordum. Ki, ne olduğunu idrak edebildiğimde de yaptığım bir şey olmamıştı.

Sadece hissetmiştim, ne kadar beklentili olduğunu ve içimde kırılan güveni. Beklemiyorum, Rüzgar'dan böyle bir hamleyi hiç beklemiyordum. Bu hamle, beni biraz ondan uzaklaştırmıştı. Anlayabiliyordum, belki de aklımı karıştırmaya çalışıyor ve beni düşüncelerimden uzak tutmaya çalışıyordu. Bu yanlış bir yöntemdi, kendini başkaları için feda etmemeliydi. Şimdi ne diyecektim ki ona?

Elimi kaldırdım, yavaşça yanağına yasladım. Gözlerim aralanırken, gözlerine bakmaya çekinerek yüzünü uzaklaştırdım. Dudaklarımızın bağı koparken, zorlukla konuştum.

''Rüzgar...gitsen iyi olur.''

Burada durmamalıydı, verdiğim tepkinin gelecek fırtınasını hissetmeliydi. Gözlerimi, yüzüne çevirebildiğimde ifadesine karşı kaşlarım hafifçe çatıldı. Bana karşı ne zaman hamle yapsa, ondan kaçtığımı biliyordum ama o da her zaman ona açık bir kapı bıraktığımın bilincindeydi. Şimdi, git diyordum fakat bu kovmak değildi. Bu, beni benimle bırak, demekti. O varken, düşünemezdim. Aklım bir şekilde ona kayardı ama Rüzgar'dan önce düşünmem gereken şeyler vardı. Hayatım iğrenç ilerliyordu, şuanda mutlu bir aşka yelken açmaya niyetim yoktu.

''Ezgi ben...''

"Sadece git."

Biraz daha kalırsa şimdiki sakin ben olmayacaktım. Elimi onun yanağından çekerken hala gözlerine bakıyordum.

Belki de bağırmalıydım, tokat atmalıydım bilmiyorum ama ona daha fazlasını yapamazdım. Kızmaya gönlüm el vermiyordu, sadece gitmesini istiyordum. Ben sakinken gitmeliydi, böylece daha fazla zarar görmezdik ikimizde.

Gözyaşlarım hızını arttırırken, başımı eğdim ve kendimi ondan saklamaya çalıştım. Annem bir yana, Rüzgar bir yanaydı şimdi. Hangisi için ağladığımı kestiremiyordum bile.

İçimdeki güven eksikliğinden, ilk defa bu denli nefret ediyordum. Tek sorunun güvenim olmamasından da öyle.

Bir süre daha yüzüme baktı, bana doğru hamle yaptı birkaç kez ama hepsi yarıda kesildi. Ardından, dediğimi yapmak için yanımdan ayrılırken, boğazıma bir yumru oturmuştu. Ciğerlerimi titreten bir nefes çektim içime, dudaklarımı birbirine bastırırken.

Belki de bu sefer bana karşı çıkmalıydı, karşımdaki adamın bir mafya olduğunu bana hatırlatmalıydı. Bana karşı tavizlerinden vazgeçseydi ve gitmeseydi onun gözlerine bakarken, onun kokusunu solurken aşkın ne olduğunu bana anlatabilirdi. Ama o öyle farklı seviyordu ki, ne dersem yapardı.

''Senin burada ne işin var?''

Kulaklarıma dolan amcamın sesi, irkilmeme neden olurken hızla gözyaşlarımı sildim ve koşar adım kapıya giderken, kendimi biraz olsun toparlamaya çalıştım. Buraya neden gelmişti?

Rüzgar bir şey demeden, öylece amcama bakarken yanındaki yerimi aldım. Ona kısa bir bakış attım, oldukça sakin gözüküyordu. Amcama karşı bile, sakin kalabiliyorsa içindeki yıkımları anlayabilirdim.

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin