💜TELMAF.19.💜

49.8K 2.4K 463
                                    

Karakterime, karakterin fiziki ya da psikolojik herhangi bir özelliğine laf eden herkes, erişime engellenecektir. Karakteri hakaret derecesinde eleştirmek demek, yazara yapılmış büyük bir aşağılama demektir! Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.

Beğenmeyi unutmayın. ⭐

...

Bana 'Ne yaparsan haklısın' diyerek kendini büyük tehlikeye atmıştı. Öptüğü yetmez gibi, bir de sonradan teşekkür etmesi iyice sinirlerimle oynamıştı. Göğsünden hızla geri iterken, kaşlarımı çattım. Bunu nefen yapıyordu? Muhafazakar bir insan asla değildim ama ilişkim olmayan birinin öpücüğünü de kabul edecek değildim. Henüz hiçbir şeydik, samimiyetimiz öpüşecek kadar değildi.

Sinirlerim boşaldığından olsa gerek kahkaha atmaya başladığımda şaşırmıştı. Ne olduğunu çözmeye başlarken, biraz uzaktan bizi izleyen Eser'e doğru kafamı çevirdim ve elimi yumruk yaptım. Eser, hazırladığım elimi fark eder etmez dudakları aralanırken, onun hamlesi ile benim hamlem birbirine girmiş ve yumruğum hedefini bulmuştu.

''Ooov, acıttı!''

Eser kendinde hissetmişcesine elini yanağına koyup tepkisini verirken, Rüzgar kendini benden uzaklaştırdı. Oldukça hazırlıksız yakalanmıştı zira ve ikinci bir hamleye karşı kendini geri çekiyor olmalıydı.

Kaşlarımı yukarı kaldırıp, serseri bir tavırla başımı iki yana salladım. Elini yanağına koyup, gözlerini kapatıp açtı ve sabit bir ifadeyle yüzüme baktı.

''En azından tokat atsaydın bebeğim. Hani benimde canım yanabiliyor ya...''

Eser kendini tutamayarak gülmeye başladığında, yan gözle ona baktım ama Rüzgar onu duyar duymaz gözüne kestirdiği bir taşı eline almış ve ona fırlatmıştı.

''Gülme lan, ibne! ''

Rüzgar'ın attığı taş tam isabetle alnına çarpmak üzereyken son anda çekilen Eser gülmemeyi başaramamıştı fakat benimle gözgöze geldiğinde, yutkunarak gözlerini kırpıştırmış ve ifadesini toplamıştı. Ona karşı gülümsedim ama bu iyi niyetli değildi. Yumruğumun tadını iyi biliyordu.

Rüzgar bir bana, bir de uslu uslu bizi bekleyen Esere baktı ve inanamıyor gibi homurdandı. Hafif kızarmaya başlayan yanağına baktım, morarmayacaktı en azından. Daha fazla ona ve onun da benim tehlikeli tarafıma maruz kalmaması için arabama döndüm.

Arabaya bindiğim an, peşimden geleceğini bildiğimden hemen kapıları kilitledim. Eş zamanlı olarak Rüzgar kapıyı açmak için zorlamıştı. Gaza basıp, geldiğim yolu geri dönmek adına sürdüm. Bir türlü anlam veremiyordum, kalbim her seferinde sıkışıyordu. Ona bu kadar çabuk bağlanmış olmaktan nefret ediyordum. Doğru kişi, yanlış zamanda geldiğinde her zaman mahvolurduk. Doğru zamanı beklemeye de onun vakti yoktu belki de çünkü içimden bir ses, onun da hayatıma yanlış zamanda girdiğini bildiğini söylüyordu.

Sinirle daha sıkı kavradım direksiyonu ve biraz daha gaza bastım. Derin bir nefes alıp anlık olarak gözlerimi kapatıp açtım ve bu hakimiyetimi kaybetmeme yeterken ani bir frenle durdurdum arabayı. Kimden, neyden kaçıyordum?

Yüzleşmem gerekiyordu, artık bunu yapmalıydım. Kendimi rahatlatmak zorundaydım, en azından aklımı kurcalayan bir şeyden kurtulmalıydım. Yanımda onu tamamen hissedersem, üstesinden gelemeyeceğim bir şey olmazdı.

Kollarımı kırıp, direksiyona yasladım ve başımı da kollarıma koydum. Gözlerimi sıkıca kapatıp, bekledim. Geldiklerine emindim, arabanın sesini duyabiliyordum. Ne söylemem gerektiğini o gelene kadar zihnimde toparlamaya çalıştım ama doğaçlama yapmam gerekiyordu. Tam olarak cümle kuramıyordum an itibariyle.

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin