💜ÖZEL BÖLÜM (1)

En başından başla
                                    

"Şimdi yiğenimi düşünelim biraz" dediğinde kafamı salladım. Sıkı sıkıya sarıldığım kollarımı çözüp biraz geri çekildim.

"Odaya geç ilaçlarını alıp geliyorum" dedi. Bir şey demeden yanından ayrılıp tırabzanlara tutunarak merdivenleri çıktım. Canım yanıyordu.

Rüzgar'dan.

Kağan Ezgi'yi odasına gönderdiğinde yapabildiğim tek şey ayakta zorla duran bedenimi Eser'e yaslamak oldu. Kolumu destek verircesine sıvazladığında derin bir nefes alıp verdim. Dayanamıyordum. Kızımın başına benim yüzümden bir şey gelirse kendimi affedemezdim. Ne bu evde yerim olurdu ne bu lanet dünyada.

Özür dilerim güzelim.. Sahip çıkamadım kızımıza..

"Hiç mi haber yok?" diyen Kağan'a olumsuzca kafamı salladım. Adımlarım içeri yönelirken ikisininde peşimden geldiğini biliyordum. Kağan her ne kadar Ezgi'nin yanında olmaya çalışsada işi gereği bazen yalnız kalıyordu sevgilim. Ne Eser'e ne de bana katlanabiliyordu. İkimizde gözünde aşağılık herifin tekiydik! Bunu hak ediyorduk. Hissetmiş gibi her defasında bizi uyarmasından anlamalıydım. Anneydi o sonuçta hissederdi!  Ara sıra geçirdiği sinir krizlerinin aksine karnındaki bebeğimiz için, sakin kalmayı başarabiliyordu. O çok güçlü bir kadındı. Karnında bebeği olmasa beni öldürecek kadar da kin dolu. Bana sarılmasını, göğsümde ağlamasını çok isterdim.. Defalarca kez özür dilesem bile bunu yapmayacağını biliyordum gerçi.

"Kağan" dedim oturduğum yerden yorgunluk ile ona bakarken. Ciddiyetle bana bakıp devam etmem için kafa salladı.

"Ona iyi bak. Ben kızımı bulana kadar bu eve gelmesem onun için daha iyi.."
 

"İyi olur!" Kağan'ın bu açık sözlülüğü sinirime dokunuyordu. Haklıydı ama sadece Eser'in yanımda olması yetmiyordu bana. Tüm aile düşman bellemişti beni. Yüzüme bakan tek tük insan vardı. Biri Eser biri de hiç beklemesem bile Emine. Kağan, kardeşinin yanındaydı çoğu zaman. Elini sürmezdi bizim işimize. Kendi dünyasını yaratalı çok olmuştu. Ecem yurt dışında kocasıyla fink atarken aklına bir kez Ezgi gelmiş miydi bilmiyorum. İrem Eser'i benim elimden kurtarmakla meşguldü ama Eser'e her ne kadar gitmesini söylesem bile yanımdan ayrılmıyordu. Yeni yeni uzayan sakallarımı okşadım. Kağan yanımızdan ayrıldığında Eser

'' Abi ben sana bir şey söylemek istiyorum '' dedi. Gözlerimi ona diktiğimde gergin olduğunu fark ettim. Elleri ensesine gittiğinde sabırla onu bekledim. Kısaca etrafa bir bakış attıktan sonra gözlerime baktı.

'' Abi- ben seni yalnız bırakmak istemiyorum ama '' cümlesinin devamını az çok biliyordum. İrem'e daha fazla dayanamamıştı belkide. Onun yanına gitmek en büyük hakkıydı. Zaten onu burada zorla tutmuyordum.

''İrem'in yanına  git Eser '' dedim ve oturduğum yerden kalkıp evin arka bahçesine ilerledim. İşte şimdi tek kalmıştın Rüzgar bey! Ellerin bomboş, kalbin korkuyla çırpınırken, sığınacak bir yerin yokken sürünmeye devam et. 

Sırtımı kırık taşlı duvara yaslayıp yere çöktüm. Bir dizimi kendime çekip dirseğimi ona yasladım. Ellerimle yüzümü kapatıp yaşlarımı saklamaya çalıştım. Düşündükçe deliren beynim, çaresiz kalmak canımı yakıyordu. Düşünmek istemiyordum. Zamanın geri akmasını ilk defa bu kadar çok istiyordum. Bir mucizeye ihtiyacım vardı. Gözyaşlarımı elimin tersi ile silip hıçkırıklarımı bastırmak adına yumruk yaptığım elimi ısırdım. Gözlerimi kapatıp bir çıkar yol aradım. Kimsenin olmayışı uzun zaman sonra yüzüme vurmuştu. Bu kadar olacağını tahmin etmemiştim. Bu kadarını kimse beklememişti. Ezgi'nin her seferinde kuruntu yaptığını düşünmüştüm oysa ki! Aptal kafam.

İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin