💜AŞKMAF/20💜

Start from the beginning
                                    

"Hani imkansız diye bir şey yok derler ya anne. Sadece biraz uğraştırır derler.  Ne kadar çok uğraşmam gerekiyor ellerine dokunabilmem için. Sana sarılabilmem için ne kadar uğraşmam gerekiyor.... İmkansız değil mi anne! Bu sefer gerçekten imkansız"

Elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim ama yerini yenileri zaman kaybetmeden doldurdu tekrardan.  Mezarında ellerimi gezdirip

"Nasihat vermen gerekiyordu, geçecek demen gerekiyordu ama hissediyorum. Sesini duyup, gözlerine bakamasam da yanımda olduğunu hissediyorum. Varlığını hissetmek çok güzel. İyi ki varsın anne..."

👤👤👤👤👤👤👤👤👤👤👤👤👤👤

Uzun süre annemle konuşmak iyi gelse de gözyaşlarım dinmemişti. Ara sıra sakinleşip tekrar tekrar ağlamaya başlıyordum. Babamla da konuşmuştum. Her şeyi söylemiştim. Ama ikisine de söylemediğim bazı şeyler vardı.

Babamın mezarından kalkıp iki mezarın ortasına diz çöktüm. Bir elimi babamın mezarına diğer elimi annemin mezarına koyarken tebessüm ettim.

Bir elimi babam tutarken diğer elimi annemin tutmasını her zaman sevmiştim... Her zaman da seveceğim gibi...

Yüzümde ki tebessüm buruklaşırken bir anneme bir babama baktım. Daha sonra kafamı gökyüzüne çevirdim. Daha yeni fark etmiştim etrafın karardığını. Çok fazla konuşmuş olmalıydım. Yıllar vardı ama daha anlatmam gereken.

Kafamı önüme eğerken

"Biliyor musunuz ben aşık oldum. Ellerimi ısıtan, gözlerine baktığımda hayran kaldığım, sarıldığında 'işte tam da huzurun tanımı' dediğim, kokusu her burnuma dolduğunda rahatladığımı hissettiğim, varlığıyla bana dünyayı unutturan bir adama hemde. Onu çok seviyorum Anne. Sende hissettiğim güveni onda da buluyorum baba. Onun yanındayken kendimi buluyorum sadece.

Ve ben bu mükemmel adamdan hamileyim. Karnımda aşkımızın simgesini taşıyorum. Çok güzel bir duygu annelik. Daha doğmamasına rağmen sanki kokusu burnumun ucunda gibi. Nefes aldığımda ciğerlerime dolacak...

Ama baba, anne bu duygular bana çok zor geliyor. AŞK, ANNELİK bunlar çok zor. Hem mutlu ederken hem can yakıyorlar gibi. Özellikle AŞK çok can yakıyor. Düşünsenize bağımlısı olduğunuz bir şey elinizden alınıyor. Öyle hissediyorum anne. Aşkımı elimden aldılar sanki. Canım o kadar çok yanıyor ki bana karşı her soğuk hareketin de...

Gözlerimi kapattığımda da geçmiyor bu korkunç şey. Size seslensem de geçmiyor" dedim ve ağlamamak için kendimi kasarken yutkundum. Derin ve titrek bir nefes alırken esen rüzgar vücudumu titretti. Kollarımı kendime soğuktan korunmak için sararken sırtımı babamın mezarına yasladım. Bakışlarım annemin mezarındayken beni ısıtan tek şey gözlerimden usulca akmaya başlayan sıcak gözyaşlarım oldu. Bacaklarımı kendime çekerken fısıldadım

Özledim...

Diye. Derin bir nefes alıp verirken gözlerimi kapattım.

"Düşünmekten yoruldum, eksik duygulardan çok yoruldum özellikle bir tarafım tamamlanırken diğer tarafımın parçalanmasından... Tek bir yolda gitmek istiyorum, bir sağa bir sola  dönmek değil. Sonunda sen olan siz olan o yere tek bir yoldan ulaşmak istiyorum... Yolların uzadığını fark ettikçe daha çok ÖZLÜYORUM..."

Kendi kendime öylece konuşurken hava daha da kararmış, soğuk olmaya başlamıştı. Annemi ve babamı bırakıp gitmek istemiyordum ama buradan. Onları yanımda hissediyorken bırakıp gitmek istemiyordum. Varlıkları iyi geliyordu bana.

Sabahtan beri etrafta benim sesim varken şimdi sessizlik konuşuyordu. Diyecek bir şeyim yoktu ki... biraz da onlar konuşmalıydı ama sadece yanımda olduklarını hissediyordum o kadar. Bu da bir şeydi yaşayıp da varlığını hissedemediğim insanlar varken...

Adım sesleri duyduğum da gözlerimi araladım. Kafamı hafif yukarı kaldırırken kulağıma dolan güvenliğin sesi ile rahatladım biraz.

"Burada efendim eşiniz. Öğlen vakitlerinde gelmişti kendisi" dediğinde tek olmadığını anladım. Adım sesleri iyice yaklaşırken sessizliğin hüküm sürdüğü mezarlıkta Rüzgar'ın

"Güzelim" diyen sesi duyuldu. Bakışlarım direk iki mezar arasında gidip gelirken

"Damadınız" diye mırıldandım tebessümle. Yerimden kalkmak gibi bir hamle yapmazken sesimi de çıkarmadım.

Elinde ki feneri bana tutan güvenlik ve Rüzgar yanıma geldiklerinde Rüzgar hızla yanıma eğilip üzerinde ki ceketi çıkarttı ve üzerime koydu.
Sıcak dudaklarını alnımda hissettiğimde gözlerimi kapattım. Elleri yanaklarımı bulurken

"Üşümüşsün.. Hadi gel evimize gidelim güzelim. Sonra tekrar gelirsin" diyen Rüzgar eskisi gibiydi. Sesinden ilgisi, sevgisi belli oluyordu. Böyle olması içten içe beni mutlu ederken eve gitmek istemediğim için kafamı olumsuzca salladım.

Ne olduğunu, ne değişipte tekrar böyle davrandığını merak etsem de düşünmeyecektim. Eskisi gibi oldu ya o bana yeter. İşte tek bir kelimesi ile tüm geçmişi unutturabilecek bir kişiydi Rüzgar.

"Lütfen! Hadi gel" dedi ve elini uzattı. Bir eline bir gözlerinin içine baktım. Kafamı tekrar önüme eğerken Rüzgar'ın derin bir nefes alıp verdiğini anlamıştım. Birden ayaklandı ve tekrar eğilip bu sefer beni kucağına aldı.

Hissettiğim sıcaklığı soğuk havayı yok ederken ısınmak için daha da sokuldum ona ve kollarımı boynuna doladım. Rüzgar ise saçlarımın arasına minik bir öpücük bıraktı. O yürümeye başlarken kafamı boyun girintisine yerleştirdim. Kokusu ruhuma kadar işlerken derin bir nefes aldım.

Arabanın kapısının açılma sesini duyduğum da mezarlıkran çoktan çıktığımızı anlarken beni kucağından indireceğini düşündüm fakat indirmek yerine yine ben kucağındayken arabaya bindi.  Sessizce

"Eser direk eve. Korumaları da ara şömineyi yaksınlar" dedi. Araba hareket etmeye başlarken Rüzgar kolları arasında ki bana daha da sıkı sarıldı. Huzurla kapattığım gözlerimi hafif araladım. Karanlık araba da kısa süren sessizlikten sonra Eser

"O iyi mi abi?" Diye sorduğunda Rüzgar'ın yutkunduğunu hissetmiştim. Biraz sustuktan sonra derin bir nefes alıp

"Bilmiyorum... Ama değil" dedi. Sesinde ki pişmanlık, kendini suçladığını bariz ortaya seriyordu.

Gözlerimi tekrar kapatırken benim uyuduğumu düşündüğünün farkındaydım. Sanırım bunun verdiği rahatlık ile tekrar konuşmaya başladı

"Kötü görünmüyor Eser. Ve hepsi benim aptal saptal s*kik laflarım, hareketlerim yüzünden. Kız ne zaman mutlu olduğunu hissetse ya ben ya da bir başkası içine ediyor. Kendimi geçtim hadi bu kızın rahatlamaya biraz da olsa mutluluğa ve huzura ihtiyacı var. Daha bilmediği o kadar çok şey var ki... Bazen hepsini söyliyeyim bir kere de hepsi için üzülsün bir daha üzülmesin istiyorum ama olmuyor. Mecbur susuyorum. Kız ne zaman mutlu olacak olsa ortalığın içine sıçıyorum ama. Kursağında kalıyor her seferinde."

Daha bilmediğim onca şey daha...

Hiç bir şey aslında bitmiyordu ki? Neden her seferinde bu sefer bitti diyorsam bende. Dalga geçer gibi daha onca şet vardı. Ve ben daha çook üzülüp çook acı çekecektim.

Sanırım her şeyin bittiği an kusursuz olduğu an ölümdü. O mezarlıkta saatlerce dururken bunu da anlamıştım. Biri gelip size bir şeyini anlatmadığı sürece bilmiyordunuz ki... yaşarkende öyleydi bu aslında benim için. Biri bir şeyler anlatmadığı sürece bilmiyordum. Öylece yaşadığımı sanarak geçiyordu zaman.

O zaman benim ölüden tek farkım mezarlıkta değil de hala daha sokakta olmamdı... dahası yok gibiydi....






İLK AŞK - TELEFON SAPIĞIM (2016)Where stories live. Discover now