BÖLÜM SEKSEN DOKUZ ~ Ses

120 6 23
                                    

Herobrine'ın gözünden

"kim var orada?!"

O soru sonrasında büyük bir patlama oldu. Kızımı korumak için üstüne kapandım. Parçalanan Obsidyen taşları sırtımı çizdi. Bir sıvının sırtımdan akmaya başladığını hissettim.

Sağ elimle oraya uzanırken Herabrienna'nın üstüne kapaklanmaya devam etsem de, patlama son bulmuştu.

"B-baba..."

Kızımın titrek sesinin geçmesi, onun rahatlaması için sakin bir tavırla konuştum.

"Birşey yok prenses. Sadece biri, bir şey duvarı kırdı. Bende gayet iyiyim. Sen?"

Diye fısıldadım ona. Yalan söylemek nefret ettiğim davranışların başını çekiyor. Ama sakin olması için başka çarem yoktu.

"Bende... Sayende baba. Teşekkürler."

Dedi aynı tonda. Sessiz kaldım. Teşeklür etmesine gerek yoktu. Ben onun babasıyım. Herabrienna'yı korumak görevimden ziyade yaşam amacım.

Gözlerim duvarla buluşurken orta, işaret ve baş parmaklarımun ucuna bulaşan kanı, pantolonuma sildim. Bu yer aynı zamanda arkada olduğundan başlıklı pelerinim orayı kapatıyor, Herabrienna da orayı göremiyordu.

Ellerimi iki yana açarak kızıma oluşturduğum koruyucu hattı bozdum. Ama hala yanıbaşımda kalmasını sağlayarak elinden tutuyor, korumaya bu şekilde devam ediyordum.

Bulunduğumuz bu yere, istemeden gelmek ve patlayan duvarın kızımın canıma kast etmesi zaten yeterince sinirlenmeme yol açtı. Birde Entity'nin oğlunu karşımda görmek ve bize doğru amaçdızca estirdiği rüzgar, bu sinir kaynağı ateşi sadece körükledi.

Öte yandan kızımın dediklerini düşümdüm. 'o, Entity'nin oğlu değil baba' bu sözleri onunla konuşmayı aklımın bir köşesine kazıyarak yazmıştım bile.

"Şu rüzgarı çek artık. Buraya sana zarar vermek için gelmedik. Aslına bakacak olursan, buraya gelmeyi bile istemedik!"

Dedi Herabrienna, üşür gibi yaparak. Ama kandırmayı başaran tek kişi Hunter olmuştu.

"Buraya neden geldiğiniz umrumda bile değil! Şu an karşımda Herobrine'ın durması, sinirlenmem için iyi bir sebeb!"

Dedi sert bir tavırla Hunter. Bu sadece benim sinirimin katlanmasına neden oldu. Eğer sesime dikkat edip yükseltseydi, istenöeyen başka birinin daha dikkatini buraya çekebilirdi. O hunu öncedenbbiliyormuş gibi dikkatli bir tonda konuşuyordu. Ben de aynı şekildeydim.

Gözlerini kızımın üstünden çekmesi, tam bunu yapması için onu uyarmak üzereyken açılan ağazımı kapattırdı. O hafif çattığı ciddi ifadesindeki kırmızı gözler şimdi doğruca bana bakıyordu. Ben ise, onun gibi kaşlarım çatık olmasa da karşılık veriyordum.

"Bu kişi abimi..."

O lafını tamamlamadan Rüzgar daha da esmeye başladı. Bu sefer esen rüzgarın rengi beyazdı. Ve aralarında, elmas gibi parıldayan toz şekilleri bulunuyordu. Soğuklukla birlikte bunun kış fırtınasının habercisi olan rüzgarı olduğunu düşüdüm. Herabrienna'nın rolünün gerçek olması, bunu doğruladı.

Etrafımızfa, deri gibi ince, parlak kırmızı bir ateş tabakası oluşturdum. Her ne kadar ince olsa da, oldukça sıcaktı. Bize doğru gelen kız rüzgarı, bu tabakaya değer değmez ilk su oluyor, ardından hızını alamayarak buharlaşıp yok oluyordu.

"Yine aynı konu ha?"

Dedim devamını tahmin ettiğimden. Ona birkaç adım yaklaşarak. Korkmuş gibiydi. Ama onun neler hissettiğini anlamak zordu. Aslında... Hislerini dokuz yaşındaki bir erkek çocuğu için oldukça iyi saklıyordu.

"Peki o zaman. Bu konun kapanma vakti geldi de geçiyor bile."

Yapacaklarımın akılsızca olduğunun, kendimi tehlikeye attığımun farkımdayım. Ama bu çocukta... Bu çocukta bişey gördüm. Her ne kadar sinirli kalmaya çalışsa da, ruhu ona isyan eder gibi tersini söylüyor, benim gerçekten de abisinin katili olmadığımı inkar ediyordu. Titreyen göz bebekleri bumların ifadesini çok açık bir şekilde belirtiyordu.

Kollarımı iki yana açarak ateş çemberinin kapsadığı alandan çıktım ve yaklaştım ona. Ama bu sadece birkaç adımla sınırlı kaldı.

"Buradayım işte. Karşındayım. Ne senden ne de yapacaklarından korkuyorum. Küçük bir çocuktan başka birşey değilsin sen ebnim için. Ama madem sen benim abimin katili de olduğumu düşünüyorsun."

Başıkmı santimlik farkla yukarı kaldırdım yine de gözlerim onun üstünden ayrılmıyordu.

"Buradayım işte. Bitir işimi."

Arkamdaki ateş çemberinde durmaya devam eden kızımın, birşeyler gevelediğini duyar gibi oldum. Onu iyi tanıdığımdan, gözlerinin de dolmuş olduğunu biliyordum. Buna rağmen sesini çıkarmadı, karşı gelmedi. Benim de kendime zarar gelmesine izin vermeyeciğimi, aklımdakilerin ne olduğunu bildiğini görünce, zekasından dolayı birkez daha gurur duydum kızımla.

Sessiz kaldım üstelik, rüzgarın soğuğu bedenimi esir almayı engelleyebilecek güçte olmama rağmen. Sadece soğuğun kollarına bıraktım kendimi.

Rüzgar, öncelikli hedefi olarak beni seçti. Etrafımdaki kristal gibi parlayan kar tanelerini uçuşturan rüzgardan dolayı kaynaklanan dondurucu soğuk, ilk önce ayak ve el uçlarım etkisini göstermeye başladı. Kollarıma ve bacaklarıma yayılarak devam ederken, hâlâ Hunter'dan ziyade kararımdam ve düşüncemden emimdim. Geri adım atmayacaktım.

Atmadımda.

Hunter'ın şahin gibi keskin bakışlı, kırmızı gözleri tam üzerimdeydi. Ne kadar sert bakarsa, rüzgar da o kadar sert esiyordu.

En azından Hunter, ne zaman aldığını görmediğim derin nefesini verip rahatlamadan ziyade pes edene kadar.

Kaybettiğim vücut ısımı telafi etmek için ateş gücümü kullanmama gerek yoktu. Nefes almam gibi, vücudum da yaşamamya devam edebileyim diye kendi kendini ısıtarak eski haline kısa sürede döndü.

Sessiz kaldı. Sadece rüzgarı geri çeklmekle yetindi. Ben de, çevremizde oluşturduğum ateş katmanını kaldırdım.

"Hemen buraya geliyorsun Hunter!"

Entity'yi bunları söylerkenn gözümde canlandırdım. O an içimden, yanına gidip, leş nefesinin çıktığı ağazına attığım yumrukla, sarı dişleri düşerken onları saymak geldi.

Hunter da pek farklı görünmüyordu. Kaslarının gevşemesi sinirinin geçtiği için değil, yorulduğu içindi. Yüzümdeki kin, sabitlenmiş gibi varlığını sürdürüyordu.

"Baba"

Dedi Herabrienna. Yanımda gelerek sarıldı. Olaylardan korktuğunu bana net bir şekilde belli etmişti. Özellikle Entity'nin sesini duyduktan sonra. Ben de ona sıkıca sarılarak, herşeyin iyi olduğunu göstermeye çalıştım.

"Yemin ederim eğer o cadı bozuntusu, Cassandra ile yine iletişime geçmeye çalışıyorsan, seni bu sefer cidden öldüreceğim kuş beyinli!"

Entiy'nin sesi daha yakından geliyordu artık.

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Where stories live. Discover now