BÖLÜM SEKSEN BİR ~ Cadı İle Bir Bağlantı

199 11 50
                                    

Herabrienna'nın gözünden

Şu an yaşadığım duyguların güzelliğini nasıl anlatacağımı inanın ki bilemiyorum...

Babamı görünce, istemsizce bir gülümseme oluştu yüzümde. Kendimi belli etmemek için çabalamama rağmen. Üstelik, yenik düştüğüm tek hareketim bu değildi. Toprağı ıslatan göz yaşlarım da mutluluğuma şahit oldu. Elimin tersi ile sildikten sonra bulanıklık gitti ve daha iyi görmeye başladım.

Karşımda babam, çattığı kaşlarıyla Null ile muhafızlara bakmaya devam ediyordu. Bembeyaz parlayan gözleri, geceye aydınlık oluyordu. Arkasındaki canavarlar ordusu, ağazından çıkacak tek bir emir ile her an saldırıya hazır gibiydiler. Babamın her zaman kullandığı ve sinirle kavradığından elindeki damarların belli olmasına sebeb olan siyah renk kılıcı vardı. Ucundaki damlayanı saymasak, üstündeki kırmızı lekeler de, akıttığı tek kanın Null'a ait olmadığı gösteriyordu.

Null demişken, o ise ellerinden destek almarak kalkmaya çalışıyordu. Ama sandığımdan da kötü durumdaydı. Elini başına götürdü. Çekip bakınca, bulaşan kanı gördü. Ardından o gözler sinirle babamı süzdü.

Bakışlarını anlayan muhafızlar hemen saldırıya geçti. İlk cesaretini gösteren muhafız, sağdaki oldu. Mızrağının ucunu babama dikleştirmiş koşmaya devam ederken, babM yerinden kımıldamadı bile. Sırıtması büyüdü. Birkaç adım sonrası muhafız yanına yaklaştığında ise, babam sağ ayağını yere sertçe vurdu.bir blok aniden havaya kaltı. Üstümdeki muhafız ise gökyüzü ile buluştu. Nereye düştüğünü göremeyeceğim kadar yükseğe çıkmıştı.

Sıra diğer muhafıza geldiğinde işler değişti. Artık tek bir muhafız yerine, en az canavarlar ordusu kadar olmuştu. Bir çeşit... Bölünerek çoğalma mıydı bunlar?

Son sorduğum sorudan mantık yürüttüm. Ve neler olduğunu hemen kavradım. Bunlar saf gölgeden oluşma. Ve gölge de isetdiği biçimi, şekli alabilme özelliğine sahip. Yani... Kendini böldükten sonra o parçalardan farklı muhafızlar oluşabilirdi.

Ama babam tabii ki de korkmuş görünmüyordu. Aksine, bu olaydan zevk almış gibi bir ifade vardı yüzünde. En sonunda kılıcını öne doğrulttu. Uzakta olduğumdan ne desiğini duyamadım. Ama okuduğum dudaklarından 'saldırın' dediğini tahmin ettim. Arkasındaki savaşmaya dünden hazır olan canavarlar, hızla onlara doğru koşarak hücuma geçtiler.

Birkaç saniye geçmeden iki taraf buluştu. Kimisi gölgelerin kafasını koparırken, kimisi ise kılıç düelosuna girmişti bile. Ama bazıları o kadar şanslı değidi. Kazanan taraftan çok, kaybeden olmuşlardı. Babamın canavarları canlandırma gibi bir yeteneği vardı. Ama o bile şu an bunu kullanacak durumda değidi. Üstüne doğru hızla hamle yapan Null'dan kendini savunurken, aynı şekilde onun hayati yerlerine hamle yaparak karşılık veriyordu. Yaralı olan Null, bir süre sonra saldırıdan çok, sadece savunma yapabilecek duruma geldiğinde, babam ritmini hızlandırarak üstüne daha çok gitmeye başladı.

Önüme düşen gölgeden dolayı sonrasında neler olduğunu anlayamadım. Her ihtimale karşı gözlerimi kapattım. Ama artık çok geçti.

"Numara yapmayı bırak artık akılsız kız. Seni gördüm bile"

Gözlerimi açtığımda hislerim beni yanıltmadı. Bu kişi, kollarını birbirine kavuşturmuş, sağ ayağı ile ritim tuttuğunu zanneden Linda'ydı. Sinirle bana bakmaya devam ederken, yüzünde alaycı bir sırıtma oluştu. Arkasında devam eden savaş seslerini bastırmaya çalışır gibi sert bir tonla konuşmaya başladı.

"Olayların bu hale gelmesi ne kadar hoş değil mi? En sonunda senden imtikamımı alabileceğim. Öldürdüğün ailemin ve arkadaşlarımın imtikamını..."

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin