BÖLÜM YETMİŞ ALTI ~ Sinir Bozucu Şarkı

132 7 18
                                    

Herobrine'ın gözünden

"Ali babanın çifliği var. Hiya hiya yo!"

Ne düşümdüğünüzü tahmin ediyorum... Saatlerdir kavrulan kumda yürürken ağrıyan ayaklarım, Herabrienna'ya hâlâ kavuşamamamla her geçen gün dahada da artan sinirim, çok dilememe rağmen bir türlü başımdan malesef eksik olmayan çakma Casper... Şimdi avazının çıktığı kadar çocuk şarkısı söyleyerek sinirimin sınırını zorluyordu. Fazkasıyla.

Kendimi yatıştırmak için göstersiğim bu çabayı, hiçkimseye gösyermiyırken limdi tüm sakin kalma haklarımı yarı-yaşayan ufak bir çıcuk için harcıyorum...

Diye düşğndüm içimden.

Ben ise, ne kadar 'sus, kapa çeneni' desem bile Casper inatla dinlemeyince artık fırtına öncesi sessizliği beklemekteydim...

"... Çifliğinde horozları var! Hiya hiya yo!"

Daha fazla kendime hakim olamadım. Suyun kuru olan tarafından, yanından geçerken durdum. Casper'a döndüm. Öfke patlamasıyla sesim son seviyeye ulaştı.

"Eğer böyle devam edersen bedelini de fazlasıyla ödeyeceksin!!"

Beklediğimden daha da fazla bağırmıştım. Söylediklerim  belirsiz bir sallantıyla birlikte, yankı oluşturarak ilerlerledi. Beb de o sırada Casper'a tüm ökfkemi belli edecek şekile çatık kaşlarımla bakarken, göz ucuyla ayak bileğimi geçmeyen, alçak su birikintisinin dalgalandığını gördüm.
Hayalet çocuğun hemen arkasımdaki sarı tuğlaların ördüğü, üzerinde de biraz yosun tuttuğu, çatlak duvara takıldı gözlerim.

Evet... Bu yer hiçte sağlam değilmiş.

Bir süre donakaldı Casper. Hiçbir şey demedi veya hareket etmedi. Korkudan küçük dilini yutar gibi yutkunduğunu gördüm, nefes alış verişlerimi tekrardan düzene sokmaya çalışırken. Kalbim fazla hızlandı. Her an göğüs kafesimdrn fırşayacak gibiydi. Sinirden yüzümün de kıpkırmızı kesildiğini, gözlerimin birazdaha parladığını tahmin ettim. Sıktığım ellerimden biri, arasındaki yuvarlak nesne yüzünden ağrımaya, kızarmaya başladığını hissettim. Nesneyi, lacivert renginin toz yüzünden solduğu pantolonumun sağ cebime koyup parmaklarımı serberst bıraktım. Hareket ettirerek kan akışını tekrar sağladım.

Casper'a baktım yeniden. Ellerini göğüs hizasında birleştirmiş, korkudan göz bebekleri minicik bir nokta olmuşken, büyütmüştü gözlerini. Bir süre sonra nefes almaya başladığını görünce o ana kadar tuttuğunu yeni anlayabildim.

"Ben..."

Başını eğerken zorla konuşabilirordu.

"Sana rahatsızlık verdiğimi bilmiyordum... Bak, neden bunu yaptığımın bile anlayamıyorum. Sanırım... Babamla geçirdiğim zamanlar geliyor aklıma. Bu yüzden de  kızını bulmak konusunda yardım etmek istiyorum sana. Bidaha hiçbir baba ve evlat ayrılmasın diye."

Konuşurken kendini toplamayı başarabilmişti. Hâlâ bir titreme olsa da sesi, öncekine göre daha da normal çıktı. Eğdiği başını kaldırarak gözletini gözlerime dikti.

"Özür dilerim. Herşey için. Ama en azından bir şans daha versen?"

O bu cümleleri kurarken aradan geçen zaman, zor da olsa kendime gelmeme yetti. En azından artık eskisi kadar sinirli değilim. Yine de ciddi, çatık olan kaşlarımla ifademi bozmadım.

"Son. Son kez"

Dedim neysneyi yeniden alırken. Sonuçta burada fazla yaşıyor gibiydi. Benden çok bilgisi olduğunu düşündüm. Buna örnek olarak ta, hâlâ elimde taşıdığım yuvarlak ve üsyünde 'Aeolus' yazan nesne verilebilirdi. Bunların dışında, bir şans daha vermemin geçerli başka bir nedeni daha olduğunu söyleyemem.

Ama benim de son dediğim konu cidden sondur.

Yürümeye devam ettik. Tozlu hava ciğerlerimi işgal ederken,  bu iş o kadar da kolay olmamaya başladı. Duvarlar ise değişmişti. İlk önce yılların geçmesiyle duvarda yosunlar olduğunu düşündüm. Ama bu fikirin üzerinde çok durmadan, bunların aslında arkalarındaki tuzak olduğunu tahmin ettiğim delikleri saklamak için olduğunu anladım. Ve eğer tuzak varsa, aktifleştiren bir mekanizma da var demektir.

Ve tabii birinin daha önce buraya geldiği.

Kafamın içinde düşünce fırtınası oluşmaya başladı. Malesef uzun zamandır tanıştığımızdan dolayı, bunların hepsinin Notch'un bir planı olduğunu geldiğim ilk zamandan beridir düşünmeye başlamıltım. Öncelikli olarak beni buz gibi soğuk olan Nether'a yollamasıyla başladı herşey. Çok geçmeden Nether'ın altındaki bu farklı yeri bulacağımı biliyordu.

Hatta belki de en baştan beni bütün insanlara canavar diye tanıtan ve düşman eden de oydu.

Her ne kadar onların bana hangi gözle baktığı umrumda olmasa da kızıma da aynı şekilde bakıyorlar, kötü davranıyorlar. Ve beni sinirlendiren asıl sebeb bu. Daha doğrusu tek neden.

Bu konuyu ona kesinlikle Bu konuyu karşılaştığımızda Notch'a soracağım. Ve hesabını ağır keseceğim.

Ben bu düşüncelere dalmışken duvarların içinden bir tıkırdama sesi duydum. Sanki bir tür mekanizma varmış gibi bir süre daha devam etti bu sesler.

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Where stories live. Discover now