BÖLÜM ALTMIŞ DOKUZ ~ Gölgenin Gerçek Yüzü

147 14 40
                                    

Herabrienna'nın gözünden

Evet... Hunter tam karşımda hafif öne eğilmiş, dirsekleri dizlerinde, ellerini serbest bırakmış, ateşin çıtırtısı ve damlamaya devam eden suyun seslerini dinlerken, ben gol geçen kurtulmanın verdiği rahatlığı düşünüyordum.

Sahi gölge demişken...  Kimdi o?  Neden bizim peşimiden kolmuştu?

Bu soruyu Hunter'a birkaç defa sorunca kendine gelip, beni duyabildi ancak. Başını kaldırıp bana bakınca, ateşin yansımasıyla kırmızu ve turuncuya bürünmüş yüzünü görebildim. Solgun pembe rengindeki dudakları, aşağı doğru kıvrılmıştı. Kızıl gözleri, ateşin ışında daha da koyu bir renk almıştı. Fakat sesi, yorgunluğunun üstünden  attığının bir göstergesiydi.

"Bir  zamanlar-"

Sözünü yarıda kesen ses, benden kaynaklanan ufak  bir kıkırdama sesiydi. Mağarada bir su dalgası gibi yankılanarak, dalgalaraka ilerledi en sonunda ise kesildi. Kesilmesiyle Hunter'a  baktığımda tek kaşını  kaldırmış, olayı anlamaya  çalışır gibi bakıyordu bana.

"Komik olan birşey demedim."

Dedi hafif gözlerini kısarak.

"B-ben ona gülmedim Hunter. Sadece... Nasıl desem. Hikaye  anlatır gibi oldu. Anlarsın ya. Bir varmış bir yokmuş tarzı."

Hunter  bakışlarını  yere  çevirdi. Birşeyler mırıldandı. Birkaç kelime dışımda ne dediğini anlamadım. Buna rağmen o kelimeler bile yetti...

'Kimse, bana'

Su damlama sesi, onun  sesini  bastırmaya  fazlasıyla  yetti. Olayın  derinliklerine  inmeyi  düşündüğümde  ise bunun Hunter'ı sinirlendireceğini kanaat getirdiğimden yapmamaya karar verdim. Şu an ne yeri, ne de sırasıydı.

Hunter devam etti  konuşmasına.

"Entity'nin yanında çalışırdı bir zamanlar. Ama yaptığı  bir  ihanet ile terk etti onu. Kendi  yolunu mu ne çizecekmiş"

Birkez daha...

Dedim içimden.

Birkez daha baba demedi ona.

"Ve o bölgemsi yaratı-"

"Ya o, ya da onun adamından  biri. "

Diye tamamladı lafımı Hunter.

Ateşin sönmeye başlamasıyla  birlikte, mağaradaki soğukluk  tekrar kendini belli etti. Yosun  kokusu, tüm odayı sardı. Hunter ise, bir odunun  üstünde kalan ve sanki göz  kırpar gibi büyüyüp küçülen  küçük ateş parçasına dikmişti  gözlerini. Simsiyah kanatlarını  iki yana açmasıyla birlikte, arkadaki gri taştan duvarda  kocaman bir gölge oluşmuştu.

Siyah melek kanadı...

Aklıma yakın zamanda  gördüğüm rüya geldi. Ama  o  ses ile Hunter'ın sesinin  yakından uzaktan alakası  yoktu. O ses o kadar yarsıma  muhtaç, yaralanmış gibi  çıkıyordu ki, Hunter'ın sesinin  tam zıttıydı.

Hem Hunter benden yardım  istemez ki.  Kendini yardım  isteyecek duruma da getirmez. Bunu... Bunu sanmıyorum..

"O zaman..."

Diyerek tekrar başladı Hunter  lafına. Konuşurken bu sefer  vücudunu dikleştirmiş, dirseklerini dizlerinden  çekmiş, kanatlarını  toplamıştı. Ses  tonu  normal çıkıyordu.

Hunter ayağa kalktı.

"Bu konuşma burada bitiyor. Entity beni bulmazsa başıma  gelecekleri düşünmek istemem  bile."

Hayır.  Hayır bu sefer kendimi tutmadım.

"Hunter"

Ayağa  kalkmış, arkasını  dönmüş ,taş kapıya gidecek  olan Hunter, adını söylememle birlikte ateşin etkisini yitirmesiyle tekrar koyu kızıl olan gözlerini, benim beyaz gözlerimle buluşturdu.

"Sormamak için kendimi çok tuttum ama... Bir sıkıntın var gibi hissediyorum. Yani... Entity'e hep adıyla seslendin."

Hunter'ın normal yüz ifadesi,yerini soğuk, az da olsa sinirli bir ifade gördüğümde, keşke bu soruyu  hiç  sormasaydım diye düşündüm.

"Bu... Bu konu seni hiç  ilgilendirmez Herabrienna. Seni kurtardım ve bir iki  konuştuk diye arkadaş  olduğumuzu  sanma. "

İyide... Babalarımız düşman diye  biz  de  düşman olacağız  demek  değil  bu...

Aniden Hunter'a doğru isabet eden bir ateş topu olduğunda onu engelleyecek zamanım    yoktu, sanki atrş topu bana gelmiş gibi sinirlenmiş, bir o kadar da şaşırmıştım. Hayretler içinde yerde yatan ve acıkla sol  omzunu tutan Hunter'ın  yanına gittim. Yüzünü  burulturmuşken, acıyı belli  etmemek için çaba  gösteriyordu. Ama  yapamıyordu.

Arkamda parlak bir ışık ile, gölgem önümüzdeki taş  duvara büyük bir şekilde yansıdı. Arkamı dönüp oraya baktım...

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Where stories live. Discover now