BÖLÜM İKİ ~ Beyaz Gözler

1.1K 77 29
                                    

Resim Herobrine'ın camda gördüğü yansıması

Herobrine'ın gözünden

Ev tamamen yıkılmıştı.

Şaşkınlığımın artmasıyla ağazımın açılmasına engel olamadım. Ama bir yandanda esen rüzgar, beni iyice üşütmeye başlayınca eve girdim.

"Rosie? Herabrienna? Burada mısınız?"

Ses yoktu... Yaşıyor olsalar bile bu, artık harabe olmuş evde yaşayacaklarınıda sanmıyordum zaten...

Evin içine girmek için kapıyu açmama gerek yoktu. Çürümeye yüz tutmuş, koyu renkli, tahta kapı, kırılmış bir şekilde girişin yanındaki duvarda duruyordu...

Kırılan ve eskiyen tek şey o değilide. Yavaşça başımı çevirdiğimde, tozlu ve yıpranmış koltuk takımını, kapaklatı kırılan dolap ve çekmeceleri, birkaç tahtası eksilen zemini, yarısı yıkılan duvarlarda oluşan örümcek ağları.

İlerlemeye devam ederken etrafıma bakmayada devam ettim. Ve birden kırık camda yansımamı gördüm..

Bembeyaz parlayan gözlerime hayretle bakıyordum...

Hadi ama Brine.. Bunların hepsi bir rüya olabilir. Git ve dinlen hadi...

İçimdeki sese uyarak, odama yöneldim. En azından bir zamanlar olan odama.

Tozlu yatağı iyice temiz bir hale getirdikten sonra, başımı yastığa koydum ve gözlerimi kapattım...

Sabah guruldayan karnımla uyandım. Ve karnımı ovaladım. Sanki yıllardır yemek yemiyor gibiydim. Yatağımın hemen yanındaki camsız pencereye baltığımda, evin tam önünde dotlayan ineği gördüm.

Daha nasıl yaptığımı anlamadan elimde ateş topu oluşturduğum gibi ona fırlattım. Sanki... Sanki bunu yapabildiğini biliyor gibiydim.

Hayretle elime baktım.

Ben... Ben bunu nasıl yaptım? Bana ne oldu? Neye dönüştüm ben?

Tekrar guruldayan karnım, aç olduğumu hatırlattı bana. Evden diari çıkıp yanarak öldüğünden, pişmiş inek etini aldım. Ve bir apacın altına oturup yemeye başladımm

Birden aklıma Notch geldi belki o bu olanlara cevap verebilirdi.
Her ne kadar savaştan sonra artık benim düşmanım olsada, en azından nefret ettiğim kardeşim olacak Steve'den iyidir değil mi!?

Ayağa kalkıp, üstümü temizledim ve yola koyulmaya başladım.

Yeşillikşerle dolu bir yoldan geçtikten sonra, kasabaya geldiğimde kalabalık olması moralimi bozmama sebeb oldu.

Evet, geçmişte yaşadığım bazı olaylar nedeniyle insanları sevmiyordum. Pek sosyal biride olduğum söylenemezdide.
Ama kafamın içimde dönüp durarak beni her geçen saniye dahada rahatsız eden sorulardan kurtulmam şarttı.

Kimseye bakmadan başım önde bir şekilde, kalabalığın arasına karıştım. Ve Notchun sarayının yolunu tuttum. Vardığım zaman kapıdaki iki muhafız, uzun, mızrağa benzer, silahlarını kapının önüne getirerek, geçmemi engelledi.

"Sende kimsin? burada ne işin var? ve neden yüzünü saklıyorsun!"

Sinirli bir şekilde ard arda gelen soruyu, soğuk kanlılıkla cevapladım.

"Sadece Notchla konuşmak istiyorum.."

O da ataycı bir tavırla karşılık verdi bana.

"sence öyle her isteyen konuşabiliyormu onunla? Kaybol!"

Son kelimeyi söylerken sesini dahada yükseltti ve beni ittince, yere düştüm. Sinirli ve sadece Benin duyacağım bir şekilde, yere bakarken döküldü kelimeler dudağımdan.

"Aa... işte bunu yapmayacaktın!!"

Herobrine'ın Kızı Herabrienna-Minecraft'ın Küçük Efsanesi Where stories live. Discover now